Arafta doğanlardanmış o. Bir tarafında hayat, diğer tarafında ölüm ırmağının aktığı bir köprüde dikilip neyi beklediğini bilemeden geçmiş ömrü, iki tarafa da meyledemeden. İkisinden birinin coşkun sularına atlayamadan.
Özyıkım arzusu dediğim şey intihar değildi. Yavaş yavaş mahvolmaktı. Kendini ağır ağır, her cezadan acılı bir zevk alarak bitirmekti. Benim hayatıma anlam veren tek şey buydu.
...hayatı anlamaya çalışmanın boşuna bir çaba olduğunu hissetmiş. Anlaşılacak bir şey yokmuş. Hayat varmış işte. O kadar. Bu his ilk kez benliğini sarmış. Ansızın. Aydınlanma gibi bir şey.