Her sabah uyandığımızda, unutuşun içimizde dokuduğu yaşanmış hayat halısının tamamlanmamış birkaç örgü ucunu tutarız elimizde, çoğu zaman mecalsizce, gevşekçe. Ama gün içindeki amaçlı edimlerimiz, en çok da amaçlı hatırlama çabalarımız, unutuşun ağını ve nakışlarını söker durur. İşte Proust da bunun için sonunda günlerini geceye çevirmiş, bu ince ve ayrıntılı bezemelerin hiçbirini kaçırmamak için bütün zamanını yapay ışıkla aydınlatılmış perdeleri çekili odasında kesintisiz çalışmaya adamıştır.
Bir insana inanmak ne demek biliyor musun
Kapının önündeki ağaçlarla birden çiçeğe duruyorsun
Sokaktaki kedi bacaklarından önce boynuna dolanıyor
Gidip ilk gençliğin uykularına boyanıyorsun
Yağmur öyle gamzeler açıyor ki baktığın yerlere
İlan-ı aşk makamından bir ürperti dudaklarının neminde
Unuttuğun mavilik gövdeni bahar dalına çeviriyor.
Ne demek biliyor musun bir insanı sevmek
Birden dünyada kötü insan kalmıyor
Puhu kuşları saka kuşlarının şarkısını söylüyor geceye
Bütün erkekler kadınların önünde inceliğe dönüşüyor
Tanrı, çocukların sevgisiyle iyileştiriyor dünyamızı
Sular yıldızlar çimenler bahçeler güneş salkımları
Hepsi günde bin kez sonsuzluğundan doğuruyor bizi.
Yalnızlık öyle bir arzuyla bakıyor ki hayata
Bütün ölü zamanlar bizimle konuşmaya başlıyor.
Şükrü Erbaş/ Otların Uğultusu Altınd
geceye Avni Anıl’dan şiir bırakmak hasıl oldu..😊gözlerin bir aşk bilmecesi sorar gibi,
bakışların eski günleri arar gibi..
ben sana her şeyini geri vermedim mi?
öyleyse neden kalbin hâlâ yanar gibi?
muhabbetle kalın..
I. AŞK VE ÇİLELER
Monna Rosa, siyah güller, ak güller;
Gülce'nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister;
Ah, senin yüzünden kana batacak,
Monna Rosa, siyah güller, ak güller!
Bahtiyarlık
Bahtiyarlık ne zafer kısrağına binmektir;
Ne yaşarken bir dünya uçmağına inmektir.
Şekli olmaz, rengi yok, belirsizdir ve tektir.
Bahtiyarlık: Ömründe bir kere sevinmektir.
Bir karanlık geceye akıyorken bu varlık
Bulunur mu dünyada ebedi bahtiyarlık?
Mükafatın, yapsan da en yüce bir yararlık
Nihayet zafer adlı bir kısrağa
Seveni alıyor da, kalbimi acıtıyor dünya
Bu nasıl bir rüya?
Ciğeri yakıyor (ciğeri yakıyor)
Günümü güneşimi geceye zifiri yapan dünya
Gideni geri yolla, yarayı sarıyor (yarayı sarıyor)
Issız duvarlarda yankılar var
Kendimi unuttum, sen de bırak
Bana bir el uzat ki solmasın aşk
Güvendim, döndüm, sırtımda bıçak
Issız duvarlarda yankılar
Sonra El Mitra, bize Aşktan Söz Et, dedi. El Mustafa da başını kaldırdı, halka baktı ve o anda halkın üzerine bir sükûnet çöktü. El Mustafa gür bir sesle dedi ki: Aşk sizi çağırdığı zaman, onu izleyin…Yolları zorlu ve dik olsa da.
Kanatları sizi sardığı zaman, ona teslim olun. Tüyleri arasına gizlenmiş kılıç sizi yaralayacak olsa da. Hem aşk