aynanın arkası a’raf
l
bütün leylakları düşünmeden öldürüyorlar
yeşermeden sınır dışı erguvanlar bu bahar
sustum o sırlı kapılarda içimin en kadınına
küfür etmeyin diyor ya inandığımız kitaplar
yalandan ağıtlarla dolu ve tekin değil sokak
bak; omuz omuza korkak cesetlerle tabutlar
insanlar aynalardan neden bu kadar korkar
neden çırılçıplak sığındığımız kahramanlar
ey içinden geçtiğim gürültülü cümle söyle
cellatlar ne zamana kadar acımadan susar
ll
büyürken canın acıyacak dememiştin anne
ellerimdeki dikenleri toplamıyor masallar
açılmıyor oynadığım sahnelerde asla perde
bensiz başlıyor bensiz bitiyor o sihirli rüyalar
lll
susmuyorum aslında bakma bana öyle
yağmursuz gün yok sanki gök’yüzümde
ne kadar bağırsam da geceye ve güne
sesim ulaşmıyor artık gökteki meleklere
yoksa benim de mi ellerim kirlendi anne ?
Serinin ikinci kitabı olmasına rağmen birinci kitap olan Geceye Fısıldanan Dilekler ile hikayedeki ana karakterlerin dilek tutması dışında hiç bir bağlantı yok. Ancak bu kitaptaki hikaye birinciye göre çok daha güzel ve doğaldı. Anlatımın ve konunun da harika olması okuyucuyu sarıp sarmalıyor. Kitaptan biraz tüyo verecek olursam aşk, gizem ve polisiye karışımı hikaye , çok güzel kelimelerle harmanlanmış ve roman haline getirilmiş.Zevkli bir okunuşu var yani...
Bir şeyden haz aldığı zaman o hazzı uzatmaya çalışır insan.
Daha önemli soruları daha sonraki mektuplarıma -başka bir geceye- saklayacağım, çünkü akşamım 'eskidi' ve size 'eskiyen' bir gecenin gölgelerinde yazmayı arzulamıyorum.
AŞK
Vara sığan
Varlığa sığmayan
Sırrını çözemediğim
Resmini çizemediğim
Kimse sana doymuyor
Seni kimse doyurmuyor
Güzele üç öğün aşsın
Dört mevsim
Meyve veren ağaçsın.
Dünya koca bir yürek
Sen içinde kansın
Arayan seni bulur
Her yerde varsın.
Hoyrata tek damlan yük
Aşığa
Okyanus kadar büyüksün.
Güneş tek başına güne
Ay, yıldızlarla beraber
Sığıyor geceye
Ey! Aşk denen şey
Bilmem ki
Nasıl sığdın tek heceye?
06.01.2012
Lida’ya Mektup
Bize karşı iyi davranan
Karanlık serince yorganını
Ve itince geceye zaman
Ağır aksak yelkovanını,
Mutluluk içerisinde yüzen
Aşk, uykusunu yitirince,
Dilsiz zindanımın hemen
Duvarını terkederim ben de…
Uçup gidince dakikalar
Üzüntüye düşerim boş yere,
Ne ki bekçiler uyurlar
İnanarak hayın kilitlere,
Senin konutundayım artık ben…
Artık hızlı adımlarımdan,
Tutku dolu sessizliğimden,
Yankılanan soluğumdan,
Cesur ve titrek ellerimden,
Ve ateşli dudaklarımdan.
Tanı bu sevgiliyi; geldi,
Benim coşkum, mutluluğum bu!..
Lida, şayet ölüm gelseydi
Mutluluk ve aşktan üstün olurdu.
1817 /Aşk Şiirleri / Çeviri : Kanşaubiy Miziev-Ahmet Necdet
Güzel bir dua..
Ey istediğini istediğine istediği anda veren ve istediği anda alma kutretine sahip olan yüce ALLAH’ım,
Ey dualara icabet eden, bize şahdamarımızdan daha yakın olan, esirgeyen, bağışlayan, lütfeden ALLAH’ım.
Ey yerleri ve gökleri yaratan, gizli ve açık her şeyi hakkıyla bilen, mülkün ve saltanatın ve bütün varlıkların sahibi,
UYARI! Film tavsiyesi içerir...
İzlediğim filmler arasında ilk beşe girdi. Bu senaryoyu yazan yönetmenin beyni yanmıştır hiç kuşku yok. Bir paradoksa konu olmuş veya ilhamını paradokstan almıştır kararsızım. Bkz>#5774327
Konusuna gelecek olursak ana tema zaman yolculuğu üzerine kurulu. Zaman yolculuğu yapmanın ne gibi tuhaflıklara (paradokslara) sebep olduğunu bir daha anladım. Hani bir paradoks vardır zaman makinesi icat edilse ve geçmişe gidip dedemi öldürürsem ne olur. Eğer dedemi öldürürsem ben gelecekte nasıl var olacağım ve geçmişe gelip dedemi nasıl öldüreceğim yada dedemi öldürdüğümde ben hiç var olmamış olacağım için böyle bir olay hiç olmamıştır gibi gibi... Neyse filme dönelim filmde 4 ana karakter var yada öyle sanılabilir. Olaylar fiyasko bombacısı olarak bilinen bombacıyı bulmak için uğraş veren bir özel kuruluşun geçmişe gidip bombacıyı öldürerek geleceği kurtarma fikri üzerine gelişiyor. Filmde yok yok :) aşk, intikam, aldatma, aksiyon vs.
İzlemeniz şiddetle tavsiye edilir.
İyi geceler 1000kitap. :)
imdb.com/title/tt2397535