Gençlik nimetine bir şükür olarak o tatlı nimeti iffette, istikamette sarf etmek lazım ve elzemdir
Sanki gençliğimiz geçip gitmiş de,giderken bize bir yığın borç takmış gibi.Haksız sayılmazdık,hem gençtik,hem alacaklıydık elbet hayattan.Sorun şuydu ki,hayatın bize borcunu ödemeye hiç niyeti yoktu,ülkemizin de.
Sayfa 219 - Can yayıneviKitabı okudu
Reklam
Ve mâdem helâl dairesi keyfe kâfidir. Ve madem haram dairesindeki bir saat lezzet, bazen bir sene ve on sene hapis cezasını çektirir. Elbette gençlik nimetine bir şükür olarak o tatlı nimeti iffette, istikamette sarf etmek lâzım ve elzemdir.
Sayfa 20 - Rnk Neşriyat
Ve madem her güzel, güzelliğini sever Ve elinden geldiği kadar muhafaza etmek ister ve bozulmasını istemez. Ve madem güzellik bir nimettir. Nimete şükredilse manen ziyadeleşir. Şükredilmezse değişir, çirkinleşir.
Bu dünya, bir misafirhanedir. Ebedî hayatı isteyenler, misafirhanedeki vazifelerine dikkat gösterdikleri nisbette memnun edilirler. Demek ki şimdi en esaslı vazifemiz; bataklıktan kurtulmak isteyen ehl-i dinin, karanlıktan usanmış, gıdasız kalmış kalblerin yardımına koşmak, kendimizden başlayarak Nur'un dellâllığını yapmaktır. Bilhâssa ve bilhâssa şurası çok ehemmiyetli ve pek mühimdir ki, en başta ve en evvel Risale-i Nur'u dikkat ve tefekkürle devamlı olarak okumak ve o muazzam eser külliyatındaki Kur'an ve iman hakikatleriyle kendimizi teçhiz etmek ve bu esas ve şartlarla, o hârika eser külliyatını bir an evvel ikmal etmektir. İşte bu nimet-i uzmaya nâil olan her genç ve herkes; bire yüz, bin kuvvetinde, kendine, vatan ve milletine faideli olur. Vatan, millet, gençlik ve Âlem-i İslâm çapında hizmet edebilecek bir vaziyete gelebilir.
Bir olayın, bir yaşantının, bir örneğin ötekini kovup yerine geçmesi, gençlik yıllarındaki doymak bilmezligin ve atılganlıgın geregidir. İnsan bu yıllarda coşkuludur, hep daha geniş ufuklara açılmaktan yanadır; bir şuna, bir buna el atar, kendine bir put yapar ve ona başka her şeyi dışlayan bir tutkuyla bağlanır. Ama bu puttan ötürü düş kırıklığına uğradığı anda da, onu bulunduğu yükseklikten indirip hiç düşünmeksizin parçalar; adil olma isteği yoktur insanda, çünkü put, o ana dek o insan için çok büyük anlamlar taşımıştır. Eskilerin yıkıntıları arasına yeni bir put yerleştirilir. Yerleştiren, o putun burada tedirgin oluşunu pek umursamaz. Putlarına karşı keyfinin istediği gibi davranır insanoğlu, onların neler duyduklarını sormaz; bu putların varlık nedeni, yüceltilmek ve yıkılmaktır; birbirini izleyen putların sayısı, insanı şaşkınlığa sürükleyecek kadar kabarıktır; ve bu putlar gerek çeşitlilik, gerek birbirleriyle karşıtlık oluşturma ba­kımından o denli alacalı bir görünümdedir ki, birisi bunların tümüne birden aynı zamanda bir göz atmayı düşünse, herhalde dehşete kapılır. Bu putlardan biri ya da öteki, bir tanrı olmayı başarır; o zaman süreklilik kazanır ve esirgenir, ona el uzatan çıkmaz. Tanrılaşmış puta artık insanların kötü niyeti değil, yalnızca zaman zarar verebilir. Böyle bir tanrı zamanın aşındırmasına uğrayabilir ya da yumuşak toprağa gömülebilir, ama ne olursa olsun sağlam kalır ve biçimini yitirmez.
Reklam
775 öğeden 401 ile 410 arasındakiler gösteriliyor.