Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
31 Mart Yerel Seçimleri Bağlamında Marksizmin Tarihsel Doğruluğu Üzerine
Bilindiği gibi “Yüzyılın Felaketi” AKP iktidarı, devlet gücünü bütünüyle elinde tutmasına rağmen 31 Mart Yerel Seçimlerinde ağır bir yenilgi tattı. Bir ABD-İngiltere-İsrail yapımı proje partisi olan AKP, emperyalist efendileri tarafından iktidar koltuğuna oturtulduğu 3 Kasım 2002’den beri ilk kez bu kadar ölümcül, tedavisi çok zor bir yara almış
Kadın, saçı uzun aklı kısa mı adın?
Türklerde Kadın Saçı Uzun Aklı Kısa mıydı? Değildi. Ne oldu da bizim Türk kadınları böyle hakarete layık oldu? Kadın, saçı uzun aklı kısa mı adın? Kadınların saçlarını da dine alet ederek bir bez parçasının içinde saçlarını uzattılar. Aklını örten her kadın o örtüyü kaldırabileceği bir donanıma sahip olmadığı için sömürüldü erkek egemen
Reklam
İnsan Dini inşa eder, Din insanı değil. Başka bir deyişle Din henüz kendini bulamamış veya zaten kendini tekrar kaybetmiş insanın öz bilinci öz hissiyatıdır. Fakat insan dünyanın dışında ikamet eden soyut bir varlık değildir. İnsan insanın dünyası, devleti toplumudur. Bu devlet, bu toplum, Dini bu tersine dönmüş bilinçliliği üretir, çünkü bu tersine dönmüş bir dünyadır. Din, bu dünyanın genel bir teorisidir, onun ansiklopedilik bir özeti, popüler bir form içindeki mantığı, onun ruhsal onur meselesi, coşkusu, onun manevi müeyyidesi, ciddi tamamlanışı, teselli ve haklılaştırımı için evrensel bir zemindir. İnsanın özünün fantastik bir gerçekleştirimidir. Çünkü insanın özü hakiki bir gerçekliğe sahip değildir.Bu yüzden dine karşı olan bu savaş dolaylı olarak öteki dünyayla olan savaştır, dinin ruhsal bir koku kattığı dünyaya karşı dinsel ızdırap aynı zamanda gerçek ızdırabın bir ifadesi, gerçek ızdıraba karşı bir protestodur. Din, bastırılmış varlığın müşahadesi, kalpsiz bir dünyanın kalbidir, tıpkı ruhsuz bir dünyanın ruhu olduğu gibi. Din insanın afyonudur. *KarlMarx
Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Halis Dokgöz’ün yazdığı “Kusursuz Cinayet” kitabı çıktı… Kusursuz Cinayet var mıdır, yok mudur? Kusursuz cinayetlerin peşinde adli tıp ve adli bilimler… İnsan vücudu ilk ne zaman kesilerek incelenmeye başladı ve otopsinin tarihsel gelişim süreci? Rembrant’ın Dr.Tulp’un Anatomi Dersi tablosunun esrarı… Yürüyen
Mustafa Kemal Atatürk'ün Söylediği 75 Söz | Atatürk Sözleri ve Anlamları Cumhuriyetimizin kurucusu, başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk, yaşam şekli ve üstlendiği görevleri gereği çok yönlü bir liderdi. Verdiği demeçler, söylediği sözler, aktardıkları ve daha nicesi hayatın her alanında önemli tavsiye, fikirler ve sözleri içeriyor. Spor,
Bu bir pipo mu?
...ortada iki pi­po var. Aynı piponun iki deseni var demek, daha doğru olmaz mı? Yoksa bir pipo ve bir piponun deseni mi var? Ya da her biri iki ayrı pipoyu canlandıran iki desen mi? Ya da biri bir pipoyu canlandıran öteki canlandırmayan iki desen mi söz konusu? Ya da biri de öteki de bir pipo olmayan ve bir pipoyu canlandırma­ yan iki desen mi? Ya da bir pipoyu değil bir başka deseni can­ landıran bir desen mi söz konusu ve bu ikinci desen, bir pipoyu "tablonun altındaki cümle neye ilişkin?" dememi gerektirecek kadar iyi mi canlandırıyor? "Karatahta üzerinde bir araya gelmiş şu çizgilere bakın hele; yukarıda göz önüne serilene tıpatıp ben­zemeleri boşuna, sakın aldanmayın, pipo yukarıda, bu çocuksu karalamada değil". Ama cümle belki de bu aşırı boyutlu ve yü­zer gibi görünen ideal pipoya ilişkin ve bu, bir piponun hayali ya da tasarımı sadece. O zaman şöyle okumamız gerekecek: "Yuka­rıda bir gerçek pipo aramayın sakın, bu bir pipo rüyası, ama tab­ lodaki sağlam ve şaşmaz desen, evet apaçık bir hakikat olarak kabul edilmesi gereken işte bu desendir".
Bu Bir Pipo Değildir
Bu Bir Pipo Değildir
Sf.20
Reklam
Renklerden renksizliğe kaçış...
İçimde dışarı çıkmak için uygun fırsatı kollayan anlamsız bir öfke var. Ya da kırgınlık. İnsana, insanlığa, yaşama, yaşantılara... Adını ne koyar sınırlarını nasıl belirlerseniz artık... Belki de alelade bir depresyondan kaynaklanıyordur bu söylemler, bil(e)miyorum. Ancak eşkaza fırsat bulur ve dışarı çıkarsa bu öfke, işte o zaman gerçek manada
ERKEK TİPOLOJİLERİ Kişilik sorunu, otuz yıllık mücadele tarihimizin en temel sorunu olarak süregelmiştir. Kürt toplumsal gerçekliğinin karmaşıklığı, dış güçlerin baskıcı-asimile yöntemleri ile ortaya çıkan kişilik gerçekle- ri, her boyutuyla içinde bulunduğu çıkmazı derinleştirmiştir. Kürtlük bilincinin kişiliklere parçalı yansıması, ağırlıkta da
SANA ULAŞABİLECEK ŞİİR
Kalbim susmuyor ki, Bundan şikâyetçiyim. Sana olan aşkımı sustukça, Kalbinin derinliklerinde yaşayan bir divaneyim. Bilmem ki sen kabul olan dualarım olsan, Senin karşında, sana nasıl dayanırım bana anlatsan... Rüyalarımda ki gibi nasıl öperim dudaklarını? Nasıl sevebilirim saçlarını? Yürek kaldırabilir mi senin bal olmanı? İşte senden başka hiç
Bugünü Yaşama Arzusu
#Schopenhauer *Yazar #Aldığımız her nefes bizi sürekli etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker... Nihal olarak zafer ölümün olacaktır, çünkü doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce onunla yalnızca kısa bir süre için oynar. Bununla birlikte, hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve
Reklam
Rainer Maria Rilke
Birinci Ağıt Kim duyar, ses etsem, beni melekler katından? Onlardan biri beni ansızın bassa bile bağrına, yiterim onun daha güçlü varlığında ben. Güzellik güç dayandığımız Ürkü'nün başlangıcından özge nedir ki; ona bizim böylesine tapınmamız, sessizce hor görüp bizi yok etmediğinden. Her melek ürkünçtür. Kendimi tutar bu yüzden, yutkunurum.
Yıkıklar altında kalmış masumlara rahmet neden ulaşmadı sorusunun bir cevabı yok. Bilhassa ilahi rahmeti ve sonsuz merhameti günlük dilde bir annenin çocuğuna şefkati anlamıyla çerçevelediğimiz sürece bu tereddütten bir çıkış bulamayacağız. Bu meyanda metafizikçi düşünürler öteki din anlatıcılarına göre daha gerçek bir dili arar. Onlar için Tanrı'nın Rahman oluşu asıl bakımından yaratmak ve var etmek demektir. Bir insan için var edilmekten daha büyük, daha değerli hiçbir lütuf düşünülemez. Günlük hayatın sıradanlığı ve doğal alışkanlıklar insana bir lütuf olarak yeryüzünde bulunduğunu unutturmakla hayatı ve var oluşu sıradanlaştırır, hayatın değer derinliğini kaybettirir, lütuf olanı unutturur, hakikati belirsizleştirir. İlahi rahmetin anlamını yitirdiğimiz temel nokta burası, yani var olmayı unuttuğumuz noktadır. İnsan sıkıntı hallerinde 'yok olsaydım keşke' der; bu söz bile var olmaya duyduğumuz büyük aşkı, var olmak ile aramızdaki en güçlü bağı anlatır. Hayatın sıradanlığı, günlük dilin işleyişi dahilinde kaybettiğimiz merhametin anlamı işte budur. Dindarlık çelişkilerde, Tanrı'yı tanımada, sabırla yürüyebilmek demektir. Rahman olan Tanrı dünyada veya ahirette kullarını cezalandırabilir, yarattığını yakar, yıkar, bozar, tekrar yapar. Bütün bunlar olurken rahmetin gerçek ve asıl anlamı bâkidir. Ekrem Demirli-
1.018 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.