Dün ne halt ettim? Gelin bi' göz gezdirelim (Kendi kendime konuşuyorum).
Arkadaşımın yanına ofise gitmiştim. Akşama doğru çıkmaya yeltendim. Merdivenlerden indim ve çıkışa doğru giden o koridorda ilerlemeye başladım. Akşamları koridor karanlık oluyordu ve herhangi bir ışıklandırma yoktu. Tam çıktığım esnada, çıkışın solundan içeriye doğru bir
Merhabaaaa
Spoiler var
Öncelikle kitap birtık kopyaladı bence çok güzel bir kitap kaliteli bazı yerlerde edebi şeylerde içeriyor şaşırtıcı bir şekilde ama yarala Sara birtık fazla benziyor gerçekten yazar güzel yazmış ama yarala sar‘dan bayağı bir de benziyor yani hani bu az sanacak gibi değil bence çünkü kitabı okurken durmadan aklıma
Gerçekten de günümüzde kendini beğenmişlik ve kibre karşı vaazlar vererek bir kitle edinmek çok kolay, zira insanların çoğu kendilerini öyle boş ve değersiz hissediyorlar ki, onları suçlayan biri çıktığında haklı olduğunu kabullenmeye hazırlar.
Kadın olmak gerçekten zor. Bunun tek sebebi acaba erkeklerin egemen olduğu toplum düzeni mi?
İlk bakışta evet gibi gözükse de bunun cevabı ben sadece o olduğunu düşünmüyorum.
Öncelikle erkeklerin egemen olduğu yani ataerkil bir toplum düzeni içinde yaşıyoruz ve eğitim seviyesi düştükçe ataerkillik artıyor toplumda. Neler neler çıkıyor ortaya daha
Dobrolyubov’un 25 gibi çok genç bir yaşta hayatını kaybetmesi üzücüyken bir de daha 23’ünde böylesine nitelikli bir eleştiri sunması hayatını kaybetmesiydi kim bilir ne kadar değerli yazılar yazacağını yüzümüze çarptığı için insan ister istemez bir acı duyuyor. Oblomov üstüne yazılmış belki de en güzel incelemeyi kendisi yapmış. Zaten Gonçarov’un
Ben bu değerli eser hakkındaki incelememi yapmayı reddediyorum aksine o muazzam insanın sizlere önsözünü aktarmak istiyorum ama şunu bilin okurken hiç sıkılmadığım aşkı, tutkuyu, merhameti, devrimi, mecburiyetti ve o insanların yaşamlarının sadece masum çocuklar için harcamasının konusunu aldığını söylemek isterim. Neyse çok fazla konuşup eser
Say Yayınları'nın baskısı özelinde konuşmak gerekirse kitabın anlaşılabilmesi(!) konusunda kafayı yemişler. Kitaptan önce uzunca bir giriş vardı. Ütopya fikrinin geçmişinden, dönemin olaylarından falan bahsediyordu. Bu tarz girişleri seviyorum, kesinlikle faydalı oluyorlar. Yalnız bu sefer, belki de kitabın içeriği gereği aşina olmadığım
Aslında bu adamların gerçekten anlayamadığım, daha doğrusu erkeklik gururuna yakıştıramadığım ve sonradan, iktidarsızlıktan kaynaklanan bir cinsi sapık türüyle müşterekliklerini yakaladığım bir yanı var: Devletin haklı veya haksız himayesini arkasına almış üç beş adam, dışarıda hesabı malûm şeklide sorulur korkusuyla bilinmeyen bir mekânda bir adamın gözlerini bağlayarak, malûm usûllerle sorguluyorlar... Pekâlâ!.. Ama bunu sanki şahsî gücüymüş gibi kendilerine yormaları, bu hâllerini aksettiren o cakalı öfkeleri yok mu, en çok buna içerliyorum...
Bu kitabı en çok kendimi sorgulamama neden olduğu için sevdim. Duygu Asena ile ilk defa bu kitapta tanıştım ve açıkçası romanlarından önce düşüncelerini açıkça yazdığı bir kitabı okumak ve yazarı görebilmek hoşuma gitti. Bugüne kadar nasıl da keşfetmemişim?
Tabii genel açıdan evlilik üzerinde durmuş. Evlilik, kadın erkek. Kadınların çektiği
Bu kitap okunmayı çok hak ediyor. O kadar haklı bir kitap ki!. Emile Zola'nın okuduğum ikinci kitabı ama ben bunu asıl kitabı olarak görüyorum.
Bir kitap bu kadar haklı olamaz. Paris'in kenar mahalleleri, yoksulluk, işçi sınıfı tamamen alt tabaka işlenmiş. İşlemiş yazarımız. Hem de ne işlemek resmen yaşadım okurken. Çoğu yerde içim
Unutmaya yönelik korkularımız yalnızca yaşlanmaktan veya Alzheimer’dan değil, aynı zamanda belleğimizin veya hatırlama yetimizin herhangi bir kısmını yitirmekten korkmakla da ilgilidir.
Hafıza, işleyişimizin ve kimliğimizin o kadar merkezindedir ki unutkan olmaya başlamanız; kelimeleri hatırlayamamanız; anahtarlarınızı, gözlüklerinizi,
Siz hiç tarih okudunuz mu?
Hayatımız boyunca hepimiz az ya da çok tarih okumuşuzdur. Ben çok severim tarih okumayı yani uzun bir süredir tarih okuyorum. Peki tahmin edin hepsinin ortak noktası ne? Çok zor bir tahmin olmasa gerek. Muhtemelen herkes benzer bir cevaba ulaşmıştır yani "Savaş". Evet gerçekten savaş, insanlık tarihine