Her defasında haksız insanların bir şekilde kendisini haklı bulduğu o küçük ayrıntı altında ezilmekten gerçekten çok yoruldum. Diyorum ya, ben bu devre ait olamadım hiç.
158 syf.
8/10 puan verdi
·
5 günde okudu
AÇLIK , Knut Hamsun
Açlık
Açlık
(The Hunger -1890) Haddini aşan ‘’
Açlık
Açlık
’’a haddini bildiren adam:
Knut Hamsun
Knut Hamsun
. Açlığın haddini aşması ne demektir? Açlık onu değil; o açlığı terbiye etmiştir. Peki bu nasıl mümkün olabilir? Açlığın son raddesine erişmiş bir insanda ölüme yaklaşma hissi nasıl bir travmatik his bırakır? Böyle bir travma yaşamış insan için hayatın ne gibi
Açlık
AçlıkKnut Hamsun · Varlık Yayınları · 201728,4bin okunma
Reklam
Özsevgi, Ene ve itidal üzerine
modern psikolojideki terapilerde maalesef terapiye yön veren üslup ene'yi kabartmak üzerine kurulu. bir süre ene'si kabaran insan kendini daha iyi hissedebiliyor. ama sonrasında kalbin asıl ilacı kibir olmadığından fıtrat bunu reddediyor tekrar bir boşluğa düşülüyor. bunu kendim de deneyimlediğim için çok iyi gözlemleyebiliyorum. peki
Cemal Süreya Darphane’de müdür. Paranın yerinde şair müdür. Bütün yolsuzlukları tespit edip, rapor eder, Ankara’ya gönderir, mükafat bekler, ama ses yok. Bir daha yazıp bir daha gönderir. Çok geçmeden zamanın bakanı Darphane’yi teftişe gelir. Gelir ama Cemal Süreya’nın elini bile sıkmaz. “Bu kapının arkasında ne var.!” diyerek bütün odaları dolaşır. Cemal Süreya’ya hiç muhatap olmaz, yardımcılarına sorar. Bu kapının arkasında ne var, burada ne var… İki saat dolaşır ve gider. Giderken Cemal Süreya der ki, Bir kapı var ki, onu size hiç açmayacağız.'' ''Hangi kapı, ne kapısı'' der bakan. ''Gönlümüzün kapısı.!'' Bakan gider, bir rapor hazırlar. Darphaneyi gezdim, çok pis buldum. Müdür Cemalettin Seber’i (Cemal Süreya) görevden alıyorum. Cemal Süreya bu yazıyı alınca bir basın toplantısı düzenler ve der ki, Bakan haklı, gerçekten de o gün şanlı Darphane, tarihinde ilk defa kirliydi. O da Sayın bakanın burada teftişte olduğu saatlerdi.. Sunay akın
Cemal Süreya anıları ....
Cemal Süreya Darphane’de müdür. Paranın yerinde şair müdür. Bütün yolsuzlukları tespit edip, rapor eder, Ankara’ya gönderir, mükafat bekler, ama ses yok. Bir daha yazıp bir daha gönderir. Çok geçmeden zamanın bakanı Darphane’yi teftişe gelir. Gelir ama Cemal Süreya’nın elini bile sıkmaz. “Bu kapının arkasında ne var.!” diyerek bütün odaları dolaşır. Cemal Süreya’ya hiç muhatap olmaz, yardımcılarına sorar. Bu kapının arkasında ne var, burada ne var… İki saat dolaşır ve gider. Giderken Cemal Süreya der ki, Bir kapı var ki, onu size hiç açmayacağız.'' ''Hangi kapı, ne kapısı'' der bakan. ''Gönlümüzün kapısı.!'' Bakan gider, bir rapor hazırlar. Darphaneyi gezdim, çok pis buldum. Müdür Cemalettin Seber’i (Cemal Süreya) görevden alıyorum. Cemal Süreya bu yazıyı alınca bir basın toplantısı düzenler ve der ki, Bakan haklı, gerçekten de o gün şanlı Darphane, tarihinde ilk defa kirliydi. O da Sayın bakanın burada teftişte olduğu saatlerdi..
George Orwell, kendisine totalitarizmle ilgili bir soru yönelten Noel Willmett’e yazdığı bir mektupta tam olarak 1984’ü neden kaleme alacağını anlatıyor: “Sevgili Willmett Bey, Mektubunuz için gerçekten teşekkür ederim. Totalitarizm, lidere tapmak ve benzerlerinin gerçekten yükselişte olup olmadığını sormuş ve güncel olarak bu ülkede veya
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.