Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gelişmek istiyor musun? Gelişmenin ne olduğunu kendine sordun mu? Hayattan arzu ettiğin şeylerin ne kadarı gerçekten sana ait? Başkalarının hayallerine hayalim demeyi ne zaman bırakacaksın? Bir başkasının kurduğu düzene itaat etmek istiyor musun? Sorduğun sorulara verdiğin cevaplar seni huzursuz ediyor mu? Dünyayı gezmek istiyor musun gerçekten? Ya da çok başarılı olmak... Sen asıl isteklerini kendine itiraf edebiliyor musun? Cevap verme bir düşün sadece.
Oğuz Atay dan extantaneler
sıkıcı bir saç demetidir, ben de akılsız bir robotum. uyuyakaldı. -- 6. papatyaları çok iyi hatırlıyordu. -- 7. turgut, içinde ifade edemediği tatlı bir duygunun varlığını duyarak direndi: "hayır, sen gene anlat selim, sen başka türlü söylersin." -- 8. "bizim için hüküm hep aynıdır. kısa bir hükümdür: beklediğimiz ve inanamadığımız
Reklam
"Hiç ilk defa duysan da ve sözlerini bilmesen de müziğinin gerçekten tanıdık geldiği bir şarkı duydun mu ?" Tamamen orijinal bir şarkıyı ilk defa duysan da müziği bildiğin bir şarkı?" Dönüp ona baktım. "Sanırım. Yani bütün şarkıların ortak noktaları vardır. Bir ritim, bir akort, bir sıra, ortak bir ses perdesi ya da tını. Beynimiz o küçük şeylerin hepsini kaydediyor gibi görünüyor, o yüzden bir şey duyuyoruz ve aşinalık hissediyoruz, buna rağmen nereden geldiğini çözemiyoruz. Niye sordun ?" "İşte sen o şarkısın. Sözlerinin hiçbirini bilmiyorum ama melodi öyle tanıdık ki."
Sayfa 172Kitabı okudu
Günaydın herkese. +"Ben ben ben ben... hiç karşındaki insanı sordun mu? Önemsedin mi gerçekten? Hepimiz kendi şeytanlarımızla savaşıyoruz, hepimiz psikolojik darbeler alıyoruz, bunları yaşayan bir tek sen değilsin, o yüzden sus artık." -"Madem sen de bu kadar zor şeyler yaşadın, neden anlatmadın o zaman?" +"Ah tabi, egonla dolu dünyanda hatırlamazsın tabi ki. Anlattım da ne oldu? Hanginiz umursadı? Cehennemin dibini gördüm lan ben. Ölüyordum. Yardım istedim herkesten. Küçümsemekten başka bir şey yapmadınız. Kendi dertleriniz arasında kaybettiniz beni." Titreyen ince parmaklarıyla başını gösterdi. "Sen hiç burada boğuldun mu? Nefes alırken nefessiz kaldın mı? Lütfen sus artık. Lütfen."
Bilmem ki, Sordun mu aşkı kendine? (..) Bilmem ki, Hiç sevdin mi gerçekten? Bir sor kalbine..
Ho Ho Ho!
“Amirim, bu şahsı sokağa çıkma yasağı varken dışarıda yakaladık. Üzerinden kimliği çıkmadı. Yanında şüpheli bir de paket taşıyordu. Mukavemet etmeye kalkınca da aldık getirdik.” “He, ne?” “Amirim, bu şahsı…” “Onu anladım olm, zaten yılbaşı gününe nöbet kilitlenmiş, kafam kazan gibi, bir de bu eksikti. Getirin bakiim şu herifi!” “Geç lan içeri,
Reklam
Kendine en özdeki soruyu sordun mu: Gerçekten problemler var mı? Yoksa onları sen mi yaratıyorsun? Ve sen onları yaratmaya ve onların arkadaşlığına çok alışmışsındır ve eğer problemler olmazsa kendini yalnız hissedersin. Hatta sen mutsuz olmak istersin ama boş olmak istemezsin. İnsanlar ıstıraplarına dahi tutunurlar ama boş olmaya hazır değillerdir.
Geçen sene bu zamanlarda düşünmüştüm bunları: En ideal olarak gördüğümüz şeyler; bazen bize içten içe dayatılan, kendimizle hiç alakası olmayan bizden uzak gerçeklikler olabilir. Sen mi bu alanda uzmanlaşmak istedin yoksa insanlar tarafından sorgusuzca ve meraksızca en ideali sanıldığı için mi bu yola girdin? Sen mi bu işi yapmak istedin yoksa paranın ve havanın bu meslekte olduğunu sanan güruhun zavallıca fikrine mi aldandın? Sen bu insanla gerçekten evlenmek mi istedin yoksa toplumun, ailenin, dindaşların, gelenek ve kültürün dayattığı özellikleri mükemmel sandığın için mi ona evet dedin? Senin idealin hangisi diye hiç sordun mu? biraz düşün şimdi..
“Ahrete gerçekten inanıyor musunuz? Cennete, cehenneme?” “Cüretkar bir soru mu sordun, bana mı öyle geldi?” “Pardon, haddimi aştım sanırım.” “Cevaplamak istiyorum: Cennete ve cehenneme inanıyorum, çünkü ikisi de bu dünyada mevcut.” “İlginç.” “Evet. Bu nedenle, mezar taşıma *Hayat devam ediyor’ yazdıracağım.”
Kahramanlar can verir Yurdu yaşatmak için... Peki biz ne yapıyoruz? Bir yazı, bir şiir,  bir söz  paylaş,  biraz rahatlat kendini, başımız sağolsun de biraz daha rahatla, şehitler ölmez vatan bölünmez de daha da rahatla... Ve sonra da unut... Her şeyi unut! Tekerrürden ibaret olan şu hayatta aynı şeyleri yaşamak için bekle yine. Sadece bekle hiçbir şey yapmadan... Şehitler ölmez mi gerçekten, sordun mu evinde oğlunu  bekleyen anneye, sordun mu babasını bekleyen bebeğe, ölmez mi gerçekten şehitler diye? Başımız sağolmasin, onlar sağ olmadıkça bizim de başımız sağ olmasın!
116 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.