Giriş Bölümü'ndeki bir örneği hatırlatmak istiyorum. Bir şeyin üzerine tırmanmaya çalışan çocuklara yardım etmeden duramadığımızdan söz etmiştim. Üç dakikalık bir çabadan sonra bir koltuğun üzerine tırmanabilen bir çocuk, bu durumu zevk verici bir başarı olarak algılayacaktır; muhtemelen kendisiyle gurur duyacaktır. Oysa bizler Koruyucu Anababa tavrımızı takınıp çocuğu koltuğun üzerine koyuverdiğimiz zaman, onun bireyselliğine önem vermemiş oluruz; aynı zaman da onu bir işi başarma zevkinden de mahrum etmiş oluruz.Bir zorunluluk yokken çocuklarını merdivenlere, koltuklara çıkaran anababalar, çocukları rahatlıkla becerebilecek yasa geldiğinde bile onlara yemek yedirirler, tuvalet temizliklerini yaparlar. İş bununla da bitmez, ödevlerine yardım ederler, üniversiteye girişte yapacakları tercihlere yardım ederler, iş ararken yardım ederler, evlenirken yardım ederler, boşanırken yardım ederler. Bu yüzden Çocuk-Anababalar toplumunun bağımlı üyeleri için Yetişkin rolü pek tanıdık değildir. Çocuk-Anababalar, anababalarının kendilerine uygun gördüğü Çocuk rolüne ya da onları gözleyerek öğrendikleri Anababa rolüne uygun davranırlar.