Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
-Şuan nerede olmak isterdin? +Tabii ki de Cennetde. -Oraya ölünce varılır ancak +Ben de onu diyorum ya.. -Nasıl yani? +Ölsem de, Cennete gitsem. -Cennete gideceğinden emin misin? +Olmak istediğim yeri sormadın mı? Ben de istiyorum işte, o da mı Yasak?
Kitabsever
Kitabsever
06.02.2023 04.17
O geceyi anlatmaya çalışmak ne kadar doğru bilmiyorum, ya da ne kadar kendimi ifade ederim onu da bilmiyorum. Bazı acılara sözler anlam yüklemiyor, tesirsiz kalıyor. 2022'de Haziran ayında öğleleyin yatak alttan üstte doğru sıçradı tabi bu durum bana normal gelmedi. Herkesin dilinde bi maraş depremi vardı zaten, hep ne zaman olacak
Reklam
Yüzleşme
Rüzgârı arkama alıp terminale doğru yürümeye başladım. Sigaramı yaktım ve dumanını havaya üfürdüm. Duman, rüzgârın etkisiyle yalpalayarak gökyüzünde dağılıp gözden kayboldu. Mutlu oldum. Böyle küçük şeylerden mutlu olurdum. Küçük şeylerden mutlu olan insanlar, küçük şeylerden mutsuz da olabilirdi. Yürümeye devam ettim. Terminal yakınında bir çay
Ömrümün Defteri Böyle Kapansın
Bu iletimi değerli https://1000kitap.com/osmanyalciner ' e ithaf ediyorum. Bu fukara sadece edebiyat değil, sinema hastasıdır aynı zamanda. Dolayısıyla artistlerin de. Evini bilmediğim artist çok azdı bir zamanlar. Bayramlarda evlerini ziyaret eder el öperdik. Zeki Müren’e Cağaloğlu yokuşunda rastlamıştık. Arabasının önüne attık
İlk öykü denemem :) Yorumlarınız değerlidir benim için
TURUNCU Soğuk bir kış gecesiydi. Doğa; yeni yılı beklemiş gibi biriktirdiği en sert ve soğuk rüzgarını üzerimize fırlatıyor, dişlerimizin gıcırdamasına yetecek kadar donuk bir hava dağıtıyordu. Rüzgarın uğuldayışı boşlukta süzülüp aceleyle yüzümü yalayarak geçiyor ve sırasını sonraki hava akımına bırakıyordu. Oldum olası bu sert ve kuru havadan
“Merhaba hanımefendi,işaret parmağınız ne güzel. Dip boyası gelmiş saçlarınız, çıkartıp kenara attığınız kalbiniz ve siz komple sezon boyunca ardı ardına yaptığı bütün maçları kazanmış barcelona kadar güzelsiniz. Sizi izlemek ve kombine bilet almak için 3 kişi bıçaklayabilirim. kırk numara ayaklarınız ve parmak arası sandaletiniz gördüğüm andan
Reklam
Hanımefendi, serçe parmağınız ne güzel. Dip boyası gelmiş saçlarınız, çıkartıp kenara attığınız kalbiniz ve siz komple sezon boyunca ardı ardına yaptığı bütün maçları kazanmış Manchester City kadar kadar güzelsiniz. Sizi izlemek için kombine bilet almak için 3 kişi bıçaklayabilirim. Kırk numara ayaklarınız ve parmak arası sandaletiniz gördüğüm
#01:54#
Çok Uzak Diyarlarda Öldürdüğüm Aşığa, Her şey bir rüya gibi, bir masal gibi başlamıştı. Çokta güzel gidiyordu belki mutluluğa doğru. Günlerden bir gün, ayrılığın, bizim de kapımızı çalacağını nerden bilebilirdik. Gerçi sen her zaman bunların olacağını söylerdin ve ben de sana bunları söylediğin için her zaman kızardım. Çünkü bunların olma
İstanbul Üniversitesi'nde öğrenci olduğum sıralar, okul duvarında bir ilan gördüm: "Avrupa'ya talebe yollanacaktır. " Allah Allah, dedim! Ülke yıkık dökük, her yer virane, Lozan yeni imzalanmış, bu durumda Avrupa'ya talebe... Lüks gibi gelen bir şey... Ama bir şansımı denemek istedim. 150 kişi içinden 11 kişi seçilmişiz. Benim ismimin yanına Atatürk, "Berlin Üniversitesi'ne gitsin." diye yazmış. ...Vakit geldi, Sirkeci Garı 'ndayım; ama kafam çok karışık. Gitsem mi, kalsam mı? Beni orada unuturlar mı? Para yollarlar mı? Tam gitmemeye karar verdiğim, geri döndüğüm sırada bir posta müvezzi ismimi çağırdı. "Mahmut Sadi! Mahmut Sadi! Bir telgrafın var." "Benim" dedim. Telgrafi açtım, aynen şunlar yazıyordu: "Sizleri bir kıvılcım olarak yolluyorum, alevler olarak geri dönmelisiniz." İmza Mustafa Kemal Okuyunca düşündüklerimden olağanüstü utandım. "Şimdi gel de gitme, git de çalışma, dön de bu ülke için canını verme." dedim. "Düşünün 1923'te o kadar işinin arasında 11 öğrencinin nerde, ne zaman, ne hissettiğini sezebilen, ona göre telgraf çeken bir liderin önderliğinde bu ülke için can verilmez mi?" Çok başarılı oldum. Ülkeme alev olarak döndüm. Önce Istanbul Üniversitesi Genel ve Beşeri Fizyoloji Enstitüsü'nü kurdum. Kürsü başkanı oldum. Daha sonra ülkemin başbakanlığını yaptım. Ben kim miyim? Ben sadece iki satırlık bir telgrafın yarattığı bilim adamıyım.. ORDİNARYÜS PROFESÖR Dr. SADİ IRMAK
Sanadır benim hitabım Mela!.. Kalbimi sana, birkaç tel saçımı toprağına bıraktım. Olur ya birgün belki bir toprağa dokunmak istersin, Bir parça toprağın kokusunu içine çekmek istersin; Parçalanan saç tellerim dökülsün avuçlarından Mela. Ne yapsam diye hayiflanirken küçücük bir pencerenin soğuk pervazına ilişmişken gözlerim Düşündüm yıkıp mı gitsem ki seni kahreden bu şehri Döküp mü gitsem kuşları özgür bırakıp seni bir kafese hapseden gökyüzünü.. Ah ruhum bir yağmur altında birbirine dokunan iki kalbin sızısında Ah kalbim titreyen bir ses süzülen bir damla yaş ıslaklığında Kalbim, Dayanılmaz cümlelerin zindanı Ulaşılmaz hayallerin yangını Dokunulamayan bir bulutun gölgesinde. Yerimden etmeyin beni limanlar ve insanlar Ben doğduğum yere ait değilim Ben öldüğüm toprağın seherindeyim.. Ben bıraktığım bir parça şefkat bir parça merhametin celladı Ben dengesiz bir zamanın feleği Ben bir yıldızım gökyüzünde.. Önce kendimi temizlemem gerek belki de.. 15 Temmuz - 01:06
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.