Kadın olmak demek tam da bu demek olduğu için çoğu zaman. Hak ettiğin yeri hak etmediğini söyleyenlere, orayı gerçekten neden hak ettiğini anlatmaya çalışırken bir ömür tüketiyormuşuz gibi geliyor bazen. Size de oluyor mu?
Bir alt katta başka bir zaman ve mekanda yaşayan bir kadın, bir üst katta yine başka bir zaman ve mekânda yaşayan bambaşka bir kadın.
Hayatlarımız birbirine bazen çarpışıyor. Bazen uzaklaşıyor birbirinden. Çoğunlukla ana meselemiz ise hiç değişmiyor. Kadın olmanın bize kazandırdıkları ve kaybettirdikleri.
Bana edebiyatın asla kendini tekrar etmemesi gerektiği söylendi ama ben hep aynı hikâyeyi yazmak istiyorum, baştan bir daha, bir daha, bir daha yazmak istiyorum, onun gerçekliğine ait parçalar görünebilir olana kadar aynı hikâyeye dönmek, ardında gizlenenler sızmaya başlayıncaya kadar onu delmek istiyorum.
Bana edebiyatın duyguları vitrine çıkarmaması gerektiği söylendi, ben de bedenin ifade edemediği duygular fışkırsın diye yazıyorum.
Bana edebiyatın asla bir siyasi manifestoya benzememesi gerektiği söylendi, bense şimdiden cümlelerimin her birini bir bıçağın ucunu sivriltir gibi sivriltiyorum.
Çünkü artık biliyorum ki edebiyat adını verdikleri şeyi, onunki gibi yaşamlara ve bedenlere karşı inşa ettiler. Çünkü artık biliyorum ki ona dair ve onun yaşamına dair yazmak, edebiyata karşı yazmaktır.
Hiç dalgalanmayan bir deniz isterdin. Herkesle anlaştığını, kimseyi rahatsız etmediğini, kimseden hiçbir şey istemediğini öne sürerdin. Ama denize coşmama emrini veremezsin.
Her yer değiştirişimde derin bir hüzne kapılırım.
Anıların, acıların, hazların birbirine dolandığı bir yeri ardımda bıraktığım için dertlenmem aslında. Beni sarsan, değişimin kendisi; vazonun içindeki suyun sallanıp bulanması gibi.
*Italo Svevo
Kendini tanımak "dıştan içe" sessiz bir yolculuktur, anlatılması ve paylaşılması zor, bazen sadece kokusu alınabilir. Akmakta olan bir ırmağın, aynı zamanda kaynağına doğru yolculuk edebilmesini çağrıştıran bir süreç, kaynağa ulaşılamasa da yolculuğun kendisine değer.
Son bir kez emeklediğin günü bilemezsin mesela. Son bir kez emekleyip sonra ayağa kalkıverir insan. Son bir kez kaydıraktan kayar ve bunun da son olduğunu bilmez. Bir arkadaşıyla son kez sokakta saklambaç oynar ılık bir yaz akşamı ve aslında son saklambacıdır bu oynadığı ama…
Bilmez işte bilemez…