Hep şunu söylerim: "Zulme uğrayanlar tanımı gereği iyi insanlar değillerdir. Zulme uğramışlardır." Godard'da şunu söylüyor: "Evet, Yahudiler zulme uğradılar ama iyi insanlar değiller, bugün onların Filistinlilere yaptıklarına bakın."
Golda Meir ile Adolf Hitler arasında görüntü üzerinden yapılan ve Nazilerin Yahudilere yaptıklarının aynısını İsraillilerin Filistinlilere yaptıklarını ima eden meşhur karşılaştırma bu filmdendir. İşte Godard'ın radikal Filistin yanlısı ve antisiyonist tavrı: bugün Filistinliler, vaktiyle kurban olanların kurbanları.
Godard'ın, kendi hikayesinin üstesinden gelmek için her türlü devrimci mayayı sahiplenen birisi olduğunu işte o dönemde anladım. Godard'ı anlamak istiyorsanız bunu iyi anlamak lazım: bütün hayatı kendi köklerine karşı. 68 isyanında ve Maoculukta onu büyüleyen budur, ona göre, mümkün olan en radikal şey olmalıydı. Entelektüel düşüncesi de sinematografik düşüncesi de bu şekilde işler. Yeni Dalga, nitekikli fransız sinemasının radikal eleştirisiydi. Godard, tarafı ne olursa olsun, hep en radikal pozisyonu alır.
Jean-Luc Godard montajın modern hayatın esası olduğunu söylüyordu: hayatımız, kentlerimiz, sınai üretimimiz, edebiyatımız, her şey modern hayatta ve ileri kapitalizmde montajdan başka bir şey değildir.
"Kendimi bir deneme yazarı olarak görüyorum, ama ben yazmak yerine film çekiyorum. Sinema dünya yüzünden kaybolacak olsa, kağıt kaleme geri dönerim," demiş daha 1962'lerde Jean-Luc Godard.
Denemesi de, sineması da sürüyor, ne güzel!
"kaybolmuş gibi yapmazsam, kaybolacağım. bence herkesin bir ideali vardır. ama herkes bir şeyi atlıyor: tanrı’nın ideali yok." der godard küçük asker filminde.