Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

888 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
OKUDUĞUM EN İYİ KİTAP
Ne desem ki, nasıl anlatsam ki bu kitabı? Dünya edebiyatının zirve kitabını. Dünya edebiyatının en zor romanı olarak nitelendirilen roman. Belki üstüne bir daha bir eser yazılamayacak, bir daha bunun gibi bir eser gelmeyecek dünyaya. Türk edebiyatına bile ilham olmuş bir eser. Yani
Tutunamayanlar
Tutunamayanlar
'a . Bu kitap okuduğum en iyi romandır:
Ulysses
Ulysses
Ama tabii bu kadar büyük bir kitap zamanında anlaşılmayıp eleştirildi bile. İngiliz edebiyatının en önemli kalemlerinden biri olan Virginia Woolf, Ulysses için şu cümleleri sarf etti: “Bay Joyce’un Ulysses’teki münasebetsizliği bana öyle geliyor ki nefes almak için illa da camları kırması gereken çaresiz bir adamın bilinçli ve hesaplı münasebetsizliği. Yer yer camlar kırıldığında muhteşem, ama ne gerek vardı bu kadar enerji harcamaya!” diyerek kitabı eleştirdi. Sadece 200 sayfa okuyarak 9. bölümün sonunda kitabı yarım bıraktığı söylenir. Bazen Woolf'e hak verdiğim yerlerde olmadı değil ama yine de severek okudum. Şimdi sorabilirsiniz bu kitabı neden çok sevdin, ne anlattı da bu kitap hayran oldun? Bir şey diyeyim mi aslında çok normal şeyler anlattı bu kitap. Yani dışarı baktığınızda herkesin normal yaptığı şeyler anlattı. Bloom, Stephen, Molly ve diğer bir çok karakter o kadar hayatın içinden, sıradan kişiler ki ve yaptıkları o kadar sıradan ki. Peki o kadar sıradan şey varsa nasıl hayran kaldın ki? Gelin anlatayım. Kitap sıradan insanların, sıradan olaylarını, sıradan olmayan tarzdan anlatan bir eser. Nasıl yani? Üç ana bölüm ve 18 alt bölümden oluşur. Ve sadece 18 saati anlatır. 16 Haziran 1904 gününü ve her sene Dublin'de kutlanır. Sadece kitap adına kutlanan gündür bu eser. Peki neden bu gün? Eşi Nora Barnacle ile Dublin'de yürüdüğü ve ona aşık olduğu gündür bu gün. Aşka bak be. Bu 18 saatte, ciğer alırız, okula gideriz, Dublin'de yürürüz, eczaneye gideriz, kütüphaneye, geneleve, publara... Yani kısacası Dublin'in her tarafını gezip tozarız. Ama işin biçim tarzına gelince işler allak bullak olmaya başlar. İlk bölümlerde başlayan normal anlatım ve bilinç akışı ile devreye giren kurgu ilerleyen sayfalarda daha farklı anlatım tarzları ile okuru etkilemeye devam edecektir. Bunları biraz detaylı olarak incelemeden önce, üç önemli karakterimize bakalım: Leopold Bloom: Kendisi bir reklamcıdır, eserin büyük bir çoğunluğunda kendisi vardır, Yahudi olduğu genellikle fazla sevilmez, karısı aldattığını düşünür, bir sevgilisi vardır.
James Joyce
James Joyce
'un yetişkin halidir. Stephen Dedalus:
Sanatçının Gençlik Portresi
Sanatçının Gençlik Portresi
kitabının baş karakteri olan, şair, tıp öğrencisi, okulda eğitim veren zatı muhterem kişidir. Kitabın ilk bölümlerinde fazlaca görülür.
James Joyce
James Joyce
'un gençlik halidir. Molly Bloom: Leopold Bloom'un eşidir. Son bölümde (bana göre en iyi bölüm) kendisinin bilinç akışı görülür. Son bölüm dışında fazla görülmez. Şimdi karakterlerimizi tanıdığımıza göre şimdi bölümlere ve anlatım tarzına bir bakalım bence. Kitap dediğim gibi ilk 6 bölüm kolay okunan bölümlerdir. Bilinç akışı ile harmanlanmıştır, çok severek okuduğum bölümlerdir. 7'de başlıyor gariplik. Bu bölüm matbaada geçer ve bölüm gazete manşetleri ile oluşmuştur, sonra 9. bölüm
William Shakespeare
William Shakespeare
'den bahsedilir. Hayatı, eserleri falan ama en çok da
Hamlet
Hamlet
'ten bahsedilir. 10. bölümde bir caddede yürüyüş yirmi kişi ile okura aktarılır. 11. bölüm bir barda müzik eşliğinde ilerler. Bu arada her bölümde bilinç akışı var. 12. bölüm yine bir bar ama bu sefer bilmediğimiz bir anlatıcı anlatır ve 30 tane makale falan vardır bölümde. 13. bölüme ayrı bir başlık açmak istedim çünkü bir çok ülkede kitabın yasaklanmasına sebebiyet veren bölümdür kendileri. Bu bölümde üç kız deniz kenarına gelmişlerdir. İlk başlarda bölüm Gerty'nin zihninden geçtikten sonra Bloom'a kayarız. Sonra onun çok güzel bir bilinç akışı ile devam ederiz ama. Kitap Amerika ve birçok ülkede mastürbasyona teşvikten dolayı yasaklanmıştır. Bloom'un mastürbasyonu bilinç akışı ile 15-20 sayfa sürer. 14. bölüm bence yazara en fazla alkışlamamız gereken bir bölümdür bana göre. Burada bir doğum evindeyiz. 40 paragraftan oluşur. Bu da 40 haftalık hamilelik süresi ile ilişkilendirilir. Ve her bir paragraf farklı bir yazarın yazım tekniği kullanılarak yazılır. İngilizcenin başından şu andaki haline göre ilerler bölüm. 15. bölüm bence kitabın en eğlenceli bölümdür. Kafası güzel olan Bloom ve Dedalus geneleve giderler. Burası 175 sayfa süren bir tiyatro metindir ama asla sahneye koyulamaz, peki neden? Burada olmayan şeyler görür Bloom ve Dedalus. Halisülasyon görürler baş karakterlerimiz. Ondan dolayı asla sahneye konulamaz ama çok eğlendirici bir bölümdür. 17. bölüm ise soru cevap şeklinde ilerler ve çok güzel bir bölümdür ama 18. bölüm kadar değil. Bu bölümde aşırı müstehcen yerler var bunu söyleyelim. Yani Molly'nin düşünceleri zamanında hem eleştirildi hem de cesurca bunları yazdı diye tebrik edildi. Zaten kitabın içerisinde epey bir şekilde müstehcenlik ve argo kelime var. Ve bunları cesurca ortaya koyduğu için bence dünya edebiyatının en iyi kitaplarından biri. Ama bence bu kitabı bu kitabı zor yapan şey kesinlikle bilinç akışı değil. Bu işin kolay kısmı.
James Joyce
James Joyce
bu kitabında epey farklı anlatım denemiş, bulmacalar koymuş. Bir olay epey zaman sonra karşına çıkıyor ve kafan allak bullak oluyor. Bunlar zorluyor bence. Zaten kimse bu kitabı kesinlikle tamamen anlayamayacak, tabii bir robot değilse :) Peki bu kitabı okumadan önce neler okunabilir? İlk olarak bu kitabın uyarlandığı eser olan
Homeros
Homeros
'un
Odysseia
Odysseia
okuması gerekebilir. Ama bence
James Joyce
James Joyce
'un eserleri okunmalı mesela: 1)
Dublinliler
Dublinliler
öyküleri var, yazarı tanımak açısından önemli 2)
Sanatçının Gençlik Portresi
Sanatçının Gençlik Portresi
bu kitabında baş karakteri olan Stephen Dedalus'un çocukluğu. Bu kesinlikle okunmalı bana göre. 3)
Sürgünler
Sürgünler
tiyatro metni. Bence güzel bir metin okunabilir. 4)
Oda Müziği
Oda Müziği
şiirleri var onlar da çok güzel. Ve son olarak da
Hamlet
Hamlet
eseri kesinlikle okunmalı çünkü bir bölüm komple bu eserle alakalı. Ve bana göre en önemli konu ise: Çeviri. Zaten en fazla bu konu üzerine konuşuluyor. İlk olarak
Nevzat Erkmen
Nevzat Erkmen
Yapı Kredi Yayınlarından çevirdi, sonra
Armağan Ekici
Armağan Ekici
Norgunk yayınlarından çevirdi, en son olarak da
Fuat Sevimay
Fuat Sevimay
Kafka kitaptan çevirdi. Ben
Fuat Sevimay
Fuat Sevimay
çevirisinden okudum ve çok da memnun kaldığımı söyleyebilirim. Bence en iyi çeviri bu, çünkü hem kitabın altındaki dipnotlar hem anlaşılır bir çeviri hem de sözlük olmadan okunabilen tek çevir. Zaten kendisi sadece 9 dile çevrilen
Finnegan Uyanması
Finnegan Uyanması
kitabının da çevirmenidir. Zaten bütün
James Joyce
James Joyce
eserlerini de çevirdi. O yüzden seçtim ve iyi ki de seçtim. Ne kadar söz desem de az kalacak, kimse bunu eseri tamamen anlayamayacak bir de bu eseri okumadan kimse
Ulysses
Ulysses
'ın tadına varamaz. Keyifli okumalar.
Ulysses
UlyssesJames Joyce · İthaki Yayınları · 20231,066 okunma
·
93 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.