Ingeborg Bachmann (1926-1973) en önemli Avusturyalı kadın yazarlarından, felsefe, psikoloji ve Alman filolojisi üzerine çalışmlarını yoğunlaştırmış ve ikinci dünya savaşının etkilerinin fazlasıyla yaşamış biri. Çevirmenimiz
Ahmet Cemal önsözünde "Duyarlığı dilin en uç sınırlarına dek genişleyen bir proto-feminist klasik." belirtiyor.
Bu kitap hakkında çok fazla konuşmak isterim. İncelememde ise diğer incelemelerde işlenmemiş ya da farkedilmemiş bir konu hakkında yazmak istiyorum. Savaş düşüncelerini, faşizme bakış açısını ya da karamsarlığı hakkında bolca yazılmış. Kitap hakkında araştırma yaptığınızda herkeste farklı duygular ve algılar oluşturulduğu konuşulmuş ama bunun bilgi eksikliğinden ve kitabı sadece 'roman' olarak ele alındığından olduğunu düşünüyorum.
Kitaptaki karakterler üzerinden yapılan incelemeyi bir de benden dinleyiniz. Daha doğrusu
Carl Gustav Jung un "anima ve animus" kavramlarıyla bakınca her şeyin nasıl da oturduğunu görmüş olacaksınız. Öncelikle Jung'tan daha okumam olmadı
Kurtlarla Koşan Kadınlar okuduğumda içinde geçtiği için araştırma yaptım sadece, anima ve animus kavramları hakkında ve sonra hayatı vs... Özellikle Malina karakterin gerçek olup olmadığı, şizofreni dünyasında oluşmuş olabileceği vs düşünülmüş ama bu kavramlarla işleyince
Ingeborg Bachmann ın neden proto-feminist olduğu da ortaya çıkmış oluyor açıkçası.
Kısaca bahsetmek gerekirse: Anima: erkeğin içindeki dişil kişileşmesi, Animus: dişinin içindeki eril kişileşmedir. Kitabımızda adı olmayan bir ana karakterimizin iç dünyası özellikle aşk hayatını karakterin kendi bilinci dolasıyla okumamızı yapıyoruz. O yüzden bakıldığında olaylar yok kitapta, bir kadının ruhsal, psikolojik değişimi var. Ivan sevgilisi - ya da sevdiği ama adam tarafından sevgili olduğu tam düşünülemeyen- ile ilişkilerinde davranışlarını bir kadın ve Malina olarak bakış açısını görüyoruz. Malina ise karakerimizin animusu aslında ve bunu bize kitabın her yerinde gösteriyor. #225130951 bu alıntıda direk ismini veriyor aslında ama baştan beri biz Malina yı farklı bir karaktermiş gibi görüyoruz. #225152092 ise kadın olup olmadığını sorgularken yaşadığı dilemmayı hissediyoruz. #225150934 burada kadın zihniyle düşünülen erkek ve gerçek hayatta karşılaşılan erkeklerin farklılığı. #225148576 bu alıntı ise onu sonradan ortaya çıktığına dair... Kitabın her kelimesi, her cümlesi, her sayfasını bunu gösteriyor açıkçası. O yüzden Carl Jung'un bu kavramları ile okumak yapbozu tamamlıyor.
Malina karakteri Ivan'ın olduğu hiçbir yerde karşımıza çıkmaz Kadın sadece dişi olarak erkeğinin yanında duruyor, içinden söylemek istediklerini Malina olsa söylerdi diyerek hep içine atıyor. Erkeğinin istediği (ya da toplumun yarattığı kadın figürü) veya isteyebileceği şekilde davranmak zorunda kalıyor. Ivan'a istediği veya hissettiği gerçekleri söylediğinde onu terk edebileceğini düşünüyor. Psikolojik olarak her çöküşünde
Malina tarafı onu kurtarıyor. Eril olan mantıklı kısmı... Ya da ikinci bölümde babasıyla yaşadığı taciz olayları olsun, travmalar olsun sadece Malina'nın onu kurtarabileceğini düşünmesi, "Kadın" olarak babasının hasta yardıma muhtaç olduğunu düşünüp yanında kalması gerektiğini düşünmesi... Malina'nın onu kurtarmaya geldiğinde arabada olmaması... hepsinin aslında
Malina nın Kadının kendi benliğinin bir parçası olduğunu gösteriyor.
Kitabı sonunda da bu etkiyi görüyoruz (spoiler alarm), Ivan'ı artık unutması terk etmesi gerektiğinde artık kadın yok oluyor ve Malina kalıyor sadece. Kitabın son cümlesi "Cinayetti" diyerek anlatıyor.
Ingeborg Bachmann bunu otobiyografik bir roman olduğu sorusuna; 'olaylar olmadığı için otobiyografik demek ne kadar doğru ya da bu duyguları yaşayan herkes olabilir' diyerek yine kitaptaki sürümcemenin devam ettirmiş aslında. Evet bu olayları yaşamadan bile bu duyguları, düşünceleri -özellikle kadınların- yaşamış olduğumuz gerçek. Böyle şaheserler tanıdığımda dil bilmemenin ne kadar kötü bir şey olduğunu tekrar tekrar yüzüme çarpılıyor. Genç yaşta kaybedilen ve eserlerini sadece okuyanların yorumlarıyla anlamaya çalışmak zorunda kalacağız. Ayrıca çevirmen
Ahmet Cemal kitabı ilk çevirmeye başladığında kendi eksikliğini farkedip 12 yıl sonra dönüp tekrar çevirmiş. İlk basımı 1971 yılında okuyup etkilenen ve diğer kitaplarını da okumuş olduğu halde kendini yeterli görememiş, çok takdir edilesi bir davrnaış...
Ingeborg Bachmann birkaç röportajını dinledim, keşke hep konuşmaya devam etse diye düşündüm. Ülkemizde daha çok bilinse, tüm konuşmları ya da
Ingeborg Bachmann hakkında yazılan tüm yazıların çevirisi yapılsa keşke.
İyi okumalar dilerim...
MalinaIngeborg Bachmann · Yapı Kredi Yayınları · 2022638 okunma
Ayuzawa Kaichou Kitabı güzel tahlil ettik, kabul et. 3 saatlik konuşmamızdan çıkardığım sonuç: okuduğumuz her kitabı ikimiz konuşmalıyız. Tatmin doluyum. 🌟🌟🌟🌟🌟
Carl Gustav Jung gibi bir psikologdan kavramlarla açıklama girişimini başarılı bulduğumu söyleyebilirim. Kitaptan alıntılar verilerek anlatımın içine katılması insanı mest ediyor adeta. Kitabınızı incelemenizden yola çıkarak merak ettiğimi söylersem yanlış olmaz. Eğer bu kitabı okuyacaksam bu kesinlikle sizin inceleme yönlendirmeniz sayesinde olacaktır.