İncelemeye başlamadan önce, Jung'u böyle bir kitabı yazmaya iten sebepleri açıklamaya çalışayım. Jung'un hayatından ve diğer eserlerinden öğrendiğimiz kadarı ile: Jung'a tedavi için gelen şizofreniden muzdarip bazı hastalarda, Jung ilgisini çeken bir şey keşfetmişti: Şizofrenlerin gördüğü bazı sanrılar geçmiş mitlerde ve doğu mistizminde yer alan simge ve sembollerdi. Jung yaptığı araştırmalar neticesinde hastaların bu sembolleri daha önce görmediklerini, sembollerin tamamen bilinçdışından (bilinçaltından) geldiklerini analiz etti. (Vücut kimyasıyla alakalı sebeplerle görülen sanrılar konu dışıdır)
Yine klinik çalışmaları sırasında akli rahatsızlıkları olan hastalara resim çizmeleri için kalem kağıt dağıttığında, hastaların doğu mistizminde yer alan "mandala" şekillerine eş şekiller çizdikleri de ayrı bir teşhis konusuydu. jung'a gelen kadın bir hastası karnında bir yılanın oturduğunu anlatmakta idi. Jung bu duruma şaşırmadı çünkü; bu sanrı hindu mistizminde yer alan "kundalini" idi. Jung bu hastasını konuşarak tedavi etmiştir. Toplam on seans süren tedavi süresince yılan aynı Hinduizm'de anlatıldığı gibi şakra yolunu takip ederek ağızdan çıkmıştır. Konuyla alakalı Freud, bu tip imgelerin bilinçaltından gelen yoruma muhtaç bilgiler olduğunu söylese de, Jung bizzat hakikatin kendisi olduğu kanaatine varmıştır.
Yukarıda bahsettiğim örnekler neticesinde Jung, doğu mistizmine daha fazla kayıtsız kalamadı, zaten kendisininde küçük yaşlardan itibaren deneyimlediği spiritüel deneyimler vardı. Bu sebeple Hindistan, Çin'de dahil olmak üzere uzakdoğu seyahatine çıkarak konuyu yerinde tecrübe etti. Freud'un "arketipsel kalıntı" adını verdiği olayların gerçek yüzü yazara göre bu seyahatler ve araştırmalar neticesinde ortaya çıkmıştır. Kitap, bu tecrübeler neticesinde Jung'un kafasında şekillenen fikirlerini anlatmaktadır.
Kitap genel olarak farklı başlıklar altında: Hinduizm, Zen Budizm, Taoculuk gibi konuları ve bu inançların kendi psikolojik bilgileri ışığında izahını içermektedir. Ying&yang gibi temel karma felsefeleri dahil olmak üzere Mistik öğelerin arketipsel izdüşümleri incelenmiştir.
Jung'un eseri yazarken faydalandığı ve kitapta da oldukça söz ettiği üç eserden bahsetmek isterim. İlki aynı zamanda Jung'un arkadaşı da olan Richard Wilhelm'in yazdığı 
I Ching Ya Da Değişimler Kitabı: Yorumlar dır. Jung bu kitapla tanıştıktan sonra hem kendi üzerinde hem de hastalarında İ Ching uygulamalarını denemiş, hastaları kendisini ziyaret etmeden önce ezoterik durumlarına bakmıştır. Diğer bir yardımcı eser, 
Upanishadlar dır. Upanishadlar'da bahsedilen fikirler ve yoga felsefesi kitabın ana merkezinde yer almıştır. Jung diğer eserler kadar ağırlık vermese de "Bardo Thödal" olarak bilinen 
Tibet'in Ölüler Kitabı na da değinmiştir. Bardo Thödal için ölüm kadar soğuk bir kitap dersek sanırım yanılmış olmayız.
Kitapta Jung'un son bölümlerde "anima mundi"ye dahi değinmesi şaşırtıcı olmamıştır. Jung, anlaşıldığı kadarı ile "satori" kavramından yola çıkarak "kendini gerçekleştirme" nin yollarını aramıştır. Budist öğretilerden yardım almış, mistizm ve ezoterizmi içselleştirmiştir. Kitabın sonunda ise açıkça:
"bir doktor olarak, Budist öğretilerden aldığım derin yardımı ve teşviki beyan ediyorsam, beşerî düşüncenin tarihinde binlerce yıl geriye giden bir çizgiyi takip ediyorum."
Demiştir. Kitap Jung'un takibini yapan okurlar için son durak mesabesindedir. Keyifli okumalar dilerim.
··
465 görüntüleme
Ben geçen haftalarda İnsan Ruhuna Yöneliş adlı eserini okudum,bana Freud ve ya Adler kadar bilimsel gelmedi tezleri.Yine de "ruhsuz ruhbilim"i eleştirmesi hoşuma gitti.Size tavsiyem bahsettiğim kitabı farklı bir yayınevi basmadan asla almayın.Çevirisi berbat Say yayınlarının.Umarım farklı bir yayınevi de basar.İncelemeniz de sitede görmek istediğim türden bir inceleme olmuş.Elinize emeğinize sağlık.
Teşekkür ederim hocam. Şahsi kanaatime göre Jung gelmiş geçmiş en büyük ruhbilimcidir. Kimsenin girmeye cesaret edemeyeceği konulara girmiş, metafizik konuları bilimsel alana çekmiştir. Bazı konularda da tam tersini yapmıştır.
Bu semboller gerçekten de bilinçaltımızdaki izlerden kaynaklanıyor. Aslında DNA ve genden daha fazlası aktarılıyor çeşitli şekillerde, ama bu konu hala araştırılmaya devam ediyor. Sembollerin çeşitli doğu mistik inançlarında bulunuyor olmasının hakikati yansıtması değil de zaten bu inançların insan yaratımı olmasından dolayı bu sembollerle süslenmiş olması daha akla yatkın. Jung'un spiritual deneyimi bilimsel bilginin üzerinde tutması sorunu hakkında ne düşünüyorsunuz hocam?
Jung, kollektif bilinçaltı kavramını önermiş ve buna inanmıştır. Yani varolmuş ve varolan tüm akıllar birbiri ile bağlantılıdır. dolayısıyla her bilinç iki milyon yaşındadır der. Bu akılların geldiği kaynak, aynı zamanda bilimi üreten insan aklıdır da... Bilimsel bilginin deney ve gözleme dayanan esaslarını Jung inkar etmemiş hatta pek çok konuda kural koyucuı bir otorite olmuştur. Ama insan psişesini açıklamada bilinçdışı kavram ve simgeler (mistik) bilimsel planda açıklamıştır. Kimi mistik öğeleri de bilimsel bir dil ile inkar etmiştir.
8 sonraki yanıtı göster
Hocam sayenizde Jung'ın ilgilendiği alanları farklı yönleriyle, öğretileriyle bana görme fırsatı veriyorsunuz, ben çok faydalanıyorum belirtmeden geçmek istemedim, inceleme için elinize sağlık..
Emeğinize sağlık Gökhan hocam. İncelemeniz sayesinde ilgimi çekti bu eser. Bir de Jung merak ettiğim bir yazar, başlangıç olarak hangi kitabını önerirsiniz ?
Teşekkürler hocam. Kişisel fikrim, doğu metinlerine psikolojik yaklaşım Jung'la alakalı en son okunmalıdır yoksa diğer eserlerini okurken spoiler almış gibi oluyorsunuz :) Başlangıç olarak ise; 
Dört Arketip , 
Keşfedilmemiş Benlik , daha sonra da 
Feminen ve 
Maskülen derim :)
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.