Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

224 syf.
9/10 puan verdi
Nice Alim dediğimiz kişiler var ki kalıplaşmış arkaik şeyleri sürekli tekrar etmekten başka bir şey yapmazlar. Ağır bir din dili kullanıp, üst perdeden nasihat buyuran, samimiyetsiz ağır bir üslupla hitap etmeye çalışmış ve daha kötüsü belirli bir kitle yakalayabilmişlerdir. Dini kitaptan değil de, “İnsanlar”dan görerek araştıran ve inanan insanların daha da uzaklaşmasını sağlayan yegane kişiler maalesef. “İnsanlar” aslında sorgulama adı altında sadece kullanıyor bana göre. “İslam ülkeleri bu durumdayken İslam nasıl hak bir din olur? Eğer İslam buysa Müslümanlar neden Batı’nın gerisinde kaldı? Kimilerinin ağzında pelesenk olan, kimilerinin inansa da inancını zedeleyen durumlar… Gazali, İbn Arabi ve Geylani gibi milyonlarca insanı etkileyebilen büyük mütefekkirler bugün belki yok ama onların geriye bıraktığı eserler bugün halen benzersiz kaynaklar durumundadır. Kur-an’ı derinden anlayabilmek ve yorumlayabilmek için Mektubat, Ihya-u Ulumid-din, Riyazu’s Salihin gibi kitaplar yegane kaynağımız olması gerekir diye düşünüyorum. “Eğer gerçekten inanmışsanız, üstün gelecek olan sizsiniz." (Âl-i İmran, 3/139) ayeti Müslümanların geri kalmışlığını adeta özetler nitelikte. Müslümanlar olarak gerçekten inanan toplumlar olamadığımız için bir Gazali çıkmıyor içimizden, böyle olduğu için Dini insanları gözlemleyerek anlama yanlışına düşüyoruz. Görüyoruz ki açlıktan ‘ağlayamayan’ çocuklar ve onları görmezden gelen, hiçbir mülteciye kapı açmayıp, bir robota vatandaşlık verebilen körfez babaları var. Ve bu Aptallar furyası ile İslam’ı bağdaştırarak lekeleyen bilinçsiz güruh toplulukları var. Öğrenmek ve gerçeğe gözlerini kapatmak istemeyen için ne kadar sınırsızca şey var aslında! Yeter ki kibirlenmeden görmek isteyelim. Yeter ki samimiyetine, üslubuna güvendiğimiz, nasihatlerin hayatımıza dokunmasını sağlayacak kişileri bulabilelim. Amerika’da yaşayan Müslümanların üslubuna güvendiğim ve feyz aldığı bir Alim var: Nouman Ali Khan. Nasihatlerin hayatlarımıza yansımasını sağlayan, durum küçümsemeyen, aksine anlayan samimi ve bilge bir üslup. Kuran ayetlerinin damıttığı kıymetli dersleri ihtiva etmesiyle Kur’an’ın harikulade üslubuna daha da yaklaştıran bir anlatımı var. Duayla ilgili bir yanılgıdan bahsediyor öncelikle. “Nasıl olur da benim duamı kabul etmez?” Duanın kabul edilip edilmemesinin bizim için mutlak doğru olduğunu bilmediğimizi Hz Eyyub’un Hastalıktan kırılmış halde ettiği şu duasıyla anlayabiliyoruz: “Ey Allah’ım zarar bana dokundu.” Hastalığı için Allah’tan isteyeceği şifanın onun için doğru olup olmadığını bilemiyor. Şer dediğimiz ve bir an önce geçmesini istediğimiz şeyler bizim için hayır olacak güzel bir vesileye dönüşebilir. Hz. Eyyub'un bu olağanüstü kadere teslim ve inayetinden bunu anlıyoruz. “Size verdikleri için müteşekkir olduğunuzda dertlerinizle bizzat Allah ilgilenir." İnsanların yapmaktan hoşlandıkları diğer bir şey: Eleştiri. Birini tenkit ederek kendisini yücelten insanlar... Bir eleştiri kültürü alıp başını gidiyor, bilen bilmeyene herkes şikayet üzerine proglamlanmış gibi. Çuvaldan yapılan bir eleştiri hakkı gözetmez. Asr suresindeki “Vetavasav’bil Hak”ı gözetmez. Peki yapıcı bir eleştiri? Bunu sadece sevdiğin kişiye hakkı gözeterek yapabilirsin. Tabii o da “Dur bakalım, sen kime nasihat veriyorsun?” demezse eğer. Khan’a göre eleştiri, hakkı gözeterek sevdiğin kişi üzerine olmalıdır. Aksi halde başkasına yaptığın bir eleştiri yerini bulması zordur ve yanlış anlamaya açıktır. Bunun aksine bazen de hakikati gizliyoruz. Ya onu incitirsem korkusu yüzünden. Bu sevmek değil, bu kendimizi aldatmak. Gerçeği iyi olsun, kötü olsun sevdiğimiz kişiye açmayarak ona kötülük etmiş oluruz. Bunlarla beraber eleştiri ve öğüt birbirine paralel. Öğüt alabilmek tevazu gerektiren bir şey... Kitaptaki bir kıssa Hz. Ömer’in derin tevazusunu gözler önüne sermekteydi. Ömer bir gün yolda yürürken, bir evde içki içen bir adam görmüştü, eve girdiğinde adamı böyle yaptığı için ayıplayınca, adam şu cevabı verdi Hz. Ömer’e. “bire üç!” Hz. Ömer “Ne demek istiyorsun?” deyip anlayamadı. Adam, “Bire üç günah! Önce evime baktın ki bir Müslümanın başka bir Müslümanın evine bakması haramdır. Sonra içki içtiğimi iddia ederek zanna düştün. Ve yine bir Müslümanın evine izinsiz olarak girdin, haber vermedin. Hz. Ömer makamın ayrıcalığı olmasına rağmen “dur bakalım, kime, ne diyorsun?” demedi çünkü tevazu sahibi ehil bir kişiydi, Vetavasav’bil Hak’ı gözeten büyük insanlardan biriydi. Acaba günde kaç yüz kez zanda bulunuyoruz? “Zannederim ki öyle yapmıştır. Onun öyle olduğundan emin değilim ama göreceksin sonucunu. Kesin öyledir bundan eminim. Bu işi kesin yapamamıştır. vs vs. Bir şey hakkında zanda bulunuluyorsa o şey hakkında emin olunulmaz . Kesin bir bilgi yok. Kötü olan bunun varsayım olmaktan çıkıp yargımızın kesinliğine inandığımız bir noktaya ulaşmasıdır. İnsanlar hakkında zanda bulunmak ile ilgili büyük bir kısım ayırmış eserinde Nouman Ali Khan. Toplumsal ve bireysel olarak yüzleşmemiz gereken, unuttuğumuz bir takım şeylere epey yer vermiş. Okurken konferans konuşması dinlemiş gibi oldum, konuşmasıyla yazısı arasında hiçbir fark yok. Dili çok dostça, bunu hep söylerim. Amerika’daki birçok Müslüman kitleye hitap etmeye devam ediyor kendisi. Bu arada Zakir Naik’i de unutmayalım, o da Abd’de yaşayan büyük bir alimdir. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın diye bir laf vardır. Ne egoistlik ama! Bugünkü toplumun en çok benimsediği şey bana göre. Ve en tiksindiğim şeydir aynı zamanda. Yoksullar şöyle bir yana, bunun yüzlerce örneğiyle karşılaşmıyor muyuz? Sokakta ve caddelerde ağlayan bir çocuk görmek normal oldu. Bir şiddet olayıyla karşılaşıldığında hemen cep telefonuna sarılıyoruz, sosyal medyadaki bireylerin görmesi ilk tercihimiz. Bilgisayardan bütün haksızlıklara verecek cevabımız var aslında, ama gerçekte yok, çünkü korku var “Başıma iş açarım” korkusu hakkın önüne geçti. Bir kişi herhangi bir yerde haksızlık görse kendisinin başına gelmediği için umurunda olmuyor. “Kendin için istemediğin şeyi mümin kardeşine yapma” hadisinin ehemmiyeti kayboldu artık. Haksızlık karşısında dilsiz şeytan olmamalıyız. Birinin kandırılmasına göz yumuyorsak insanlığımızdan ne kalır? İnsanların sömürülmesine, açlara, miskinlere, yetimlere, haksızlığa uğrayanlara, bir insan, bir mümin sessiz kalamaz… Gelirimizi nasıl elde ettiğimiz, onu nasıl harcadığımız ve ticarette birbirimizle nasıl ilişki kurduğumuz dinimizin öncelik sırasında en başta yer alıyor. Hiç düşünmeden harcama yapmak, Eğlenceye binlerce lira para yatırmak, miskinlerin yoksulların hakkını gözetmemektir ki bu da günahtır. Kendini düşünmektir. Her gün aç uyuyan BİR MİLYAR insanın hakkına girmektir. Gereksiz harcama ziyan, eğlence aşinası olup para akıtmak ise şeytanın oyuncağıdır. Buralara para akıttığımızda o sektörleri zengin etmiş oluyoruz. Onlar zengin olunca şeytanın işleri toplumda başarı kazanıyor. Ziyan içinde olmak, sürekli tüketmek tatminsiz bir ruh halini getirir. Allah bundan muhafaza etsin. Paris hakkında düşünceler bölümünde Charlie Hebdo saldırısından yola çıkılarak, biz Müslümanların ‘İncinme’ hakkımızın olduğunu belirtmiş Nouman Ali Khan. Bugün aşırı gerici dediğimiz, Hz. Ali’yi şehit etmiş Haricilerin devamı gibi bir zihniyet var. Öldürmeyi kendilerine çocuk oyuncağı yapan caniler. Fakat küçük bir kusur gördüklerinde “Şeriat”a uygun değil diyerek, yakan yıkan, öldüren kara cahil insanlar… Batılıların, Müslümanları genel bir kefeye sokarak “Terörist” yaftasını vurmaları harici zihniyetin dünya Müslümanlarına yaptıkları en kötü tahribat ne yazık ki. İçler acısı bir olay. Müslümanların kötü gösterilmeye çalışıldığı bir dönemde İncinme hakkı daha bir önem arz ediyor. Aslında her mesele için olsa gerek. Kendisine kötü bir şey söylendiğinde ateş püskürmek yerine sükût etmeyi tercih eden kaç kişi vardır? Günümüzün birtakım kötü olayların ana sebebi bir insanın seviyesizliğe karşı seviyesizce bir cevap bulma çabası içinde olmasıdır. Bir cevap vermezse aşağılanacağını düşünür çünkü. Hele ki bir topluluk içindeyse mutlaka cevap vermesi gerekir, yoksa “üstat cevabı yapıştırdı” derler. Böyle bir görüş hakim, insanların seviyesizlik, üslupsuzluk karşısında susarak en büyük cevabı vermesi bir nevi aptallık olarak adlandırılmaya başlandı. Bu çok yanlış bir karar, fakat özgürlük adı altında yapılan hakaretlere karşı kayıtsız kalacağımız anlamına da gelmemelidir bu. Bunları yapmanın bir üslubu, bir adabı muhakkak ki var. Yeter ki okuyalım ve bir şeyleri artık yakından görelim. _______________________________ İçinde yaşadığımız dünyanın çoğu zaman bunaltıcılığı bana öteki dünya kavramını hatırlatır. Vaktime hürmet etmeyi öğretir. İyilik için acele etme içgüdüsü verir. Ahireti hatırlamak insana ister istemez bir aciliyet duygusu verir. Kur’an’ı birkaç kez değil, her zaman okunması gerektiğini hatırlatır. Ne çok şey belirdi böyle! sadece hatırlanmadı, öğrenildi de, “Bu zamana kadar neredeydim?” diye düşünmeme sebebiyet verdi. Allah, Nouman Ali Khan’dan razı olsun. Umarım yaptığınız tefekkürün faydası olur.
Dirilt Kalbini
Dirilt KalbiniNouman Ali Khan · Timaş Yayınları · 201710,1bin okunma
··
3.368 görüntüleme
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Proust incelemelerin bir yana, bu inceleme apayrı bir yana Sergen. Yorumu uzatarak incelemeye gölge düşürmek istemem. Hem Proust okuyorsun hem de Nouman Ali Khan'ın üslubuna güvenip onunla ilgili bu kadar emek verip bir de içindekileri mantık süzgecinde anlatıyorsun. Ne yalan söyleyeyim, bence tam ideal arkadaş tipisin.
Sergen okurunun profil resmi
İdeal arkadaş tipi. :) Epey oldu okuyalı, Nouman bir kitap daha çıkarsa da yine aynı zevkle okurum herhalde. Sadece edebiyat, sadece tarih, sadece felsefe bir müddet sonra bunaltıyor insanı, eksik olduğumuz şeyler muhakkak, yazarak zihindeki parçaları toparlayıp bir nebze kendimizi buluyorsak bu kazanç sayılır. Okuduklarımızın idealini kendimize yansıtsak da iyidir brnce. Tekrar zaman ayırdığın için teşekkür ediyorum, var ol.
Ayşe* okurunun profil resmi
Öncelikle incelemeni çok beğendim, böyle bir tevekkülle inanan insanlara rastladıkça gıpta ile bakıyorum. Ben bu maneviyatı kaybettim, düşünüyorum da kazanmak adına da hiç bir şey yapmamışım. Yazdıklarını okudukça çok eskiden tanıdık gelen bir çok duygu oluştu içimde ve içimde hissettiğim boşluğu neyin iyi edeceğini bilmiyorum. Çevreme, ülkeme, dünyaya baktığımda bu boşluk daha da derinleşiyor. Akıl almaz kötülüklerin olduğu bir dünyada yaşıyoruz, her gün yüzlercesinin cinayet, tecavüz, ölüm haberlerini seyredip aldırışsızlıkla nasıl yaşamaya devam ettiğimizi hayretle izliyorum. Kendimde dahil bu kötülüğün içindeyiz. İç huzuru olmayan milyonlarca ruh olarak, her gün birbirimize teğet geçip aldırışsızca yaşamaya devam ediyoruz. Ben insanların iyileşebileceğine inanmıyorum, dünya istediğimiz şartlar altında çok mükemmel bir yer olsa bile mutlaka türüm yapacak bir kötülük bulur. Öteki dünya varsa şayet ki umarım vardır, belki tüm bu karmaşanın kaos'un neden olduğu açığa çıkar. Kalemine sağlık.
2 önceki yanıtı göster
Sergen okurunun profil resmi
Duygularınızı ne güzel ifade ettiniz... Gün geçtikçe biraz daha dibe vuran, biraz daha insanlık adına eksilen bir dünya var, Dövüş Kulübü'nün tespitleri çok güzeldi hatırlarsınız. Özellikle içinde bulunduğumuz ortam ki gargaranın, dedikodunun cehaletin kol gezdiği bir yer. Tefekkür ve düşüncenin hiçbir önemi yok bu insanlar için. Bu da bilinçsizliği getirir ve bilinçsiz bir insan da hemen her türlü kötülüğü yapmaya hazır duruma gelir. Ben hiçbir Müslüman görmedim ki Hz. Peygamber'in yolunu izlesin de bilinçsizleşerek şaşırsın. İnsanları gözlemleyerek inancı kavramaya çalışmak çok yanlış bir düşüncenin ürünüdür aslında. İslam ve insanların geriliği nezdinde çokça kıyaslama yapılır dine hüküm giydirerek. Yüzyıllarca yıl İslam dininde yaşayan insanlar bilimde, tıpta, astronomide en yüksek dönemlerini de yaşadılar, dünya tarihine damga vuracak insanlar da çıktı aralarından. Hatta birçok şeyin temelini attılar. Fethettikleri bakir toprakları işgal etmediler, barış getirip imar ettiler. Bunlar hep görmezden gelinir. Bugün refah düzeyi yüksek ülkelere baktığımızda en tepede sömürge-manda devletlerini görürüz. İnançsız kesimin çoğu din-insan penceresinden bakar olaya maalesef. Çoğunluğu ateist olan İsveç ve Japonya dünyada intiharın en sık görüldüğü yerlerden. Hayat toz pembe gibi görülse de limansız, yolsuz bir insan hep aynı ayrımı yaşar. Ama kendini ve hayatı sorgulayan, yalnızca düşünen bir insanın içinde cereyan eden şeylerdir bunlar. Diğerleri bitki gibi dümdüz gelip geçer. Bir Müslüman olarak dünyanın ne zaman karanlık kisvesini hissetsem, ne zaman içim daralsa Kur'an okurum. Kötülüğün ve iyiliğin bu dünyayla sınırlı olmadığını her okuduğumda daha iyi bellemiş olurum. Ve inanın sıkıntım gider. Evet anlamını okumadan hem de. "İnanarak yapmanın mucizevi iyileşmesi" denir psikolojide. Her şey bir kılıfa koyulur ya, işte o misalden. Çok teşekkür ederim Ayşe Hanım. Bu meseleye dair söylenecek çok şey var. Umarım ruh dinginliğini bulursunuz, gönülden arzu ederim bunu...
1 sonraki yanıtı göster
Eylül Türk okurunun profil resmi
Allah sizden de razı olsun, ebeden...Nasıl ümitle okudum tahlilinizi, bizi bu tefekküre ortak ettiğiniz için evvelâ minnettarım. Ben eseri iki ay evvel okudum.İyilikle ilgili şöyle bir cümle vardı eserde; "Eğer hata işlediyseniz, insanlara iyilik yapabilme fırsatını elde edebilmek için yana yakıla aranmanız gerekir." Biz, Allah sevgisinden doğan yoğun pişmanlığı, o pişmanlıkla gelecek olan rahmetin nelere kadir olduğunun muhasebesini ve yese karşı direncimizi yitirdik... Sergen Bey, beni en çok tesiri altına alan bölüm; okçular tepesinde ki Ashab'a Resulullah Efendimizin muamelesi idi.Okuduktan sonra günlerce düşündüm, inanın o aynada kendimi görmek çok çetin bir sınavdı benim için.Rahman'ın Ayet-i Kerime ile Efendimize destek olması, onu teskin edeceğinin sözünü vermesi...Şefkat başka nasıl izah bulur, nasıl aklın kalbine iner... Öfkenin menşei ve onunla başedebilmenin yolları, muazzamdı...Bilgelik ilmin kalp ile bütünleştiği bir lütuf... Son dönemlerde okuduğum ve en çok istifade ettiğim tahlillerdendi... Emeğiniz ziya bulsun...
Sergen okurunun profil resmi
Hepimizden inşallah Eylül Hanım. Etkilenmeniz çok mutlu etti beni, keşke sitede bu tarz okumaları daha sıklıkla görebilsek, ne güzel olurdu. Son zamanlarda ne tarafa baksak hüzün görüyoruz, dediğiniz gibi telafi etme durumu şöyle bir yana dursun, küfrünü görmeyenler, görse bile hafife alanların çoğaldığı o ahir zamanın eşiğinde gibiyiz sanki. Uhud'da "Vahşi kuşlar size saldırsa bile yerlerinizden ayrılmayınız." sözünü unutup ganimetlere koşan ashab da benzer yanılgıya düşmemiş miydi? Her şeyde hafife indirgenen bir dini kendi içinde ılımlı hale getiren ve bunu bağıra bağıra ifade eden sözde alimlerin egosu zemin hazırlıyor aslında bu günahlara... Onlardan kurtulabilmek için de küfrü iyi tanımak gerektiğini anlıyoruz... Naif katkınız için çok teşekkür ediyorum... Geniş yelpazede tefekkürlerimizin artması dileğimle... Var olunuz.
1 sonraki yanıtı göster
Salih okurunun profil resmi
okumam tam 8 dakika sürdü, kim bilir sen ne kadar sürede yazdın. öncelikle emeğine sağlık çok güzel bir inceleme, çok güzel bir yazı. ben Nouman Ali Khan'ı tanımadığım için kitap çok yerde karşıma çıkmasına rağmen pek dikkat etmemiştim ama bu incelemeden sonra en kısa sürede alıp okuyacağım inşallah. teşekkür ederim.
Sergen okurunun profil resmi
Okumaya değer bulduğun için ben teşekkür ederim. Fazla zaman alıyor ama değer yine de. N. Ali Khan'ı Youtube'tan uzun zamandır takip ediyorum, sohbetleri insanı gerçekten etkiliyor. kitabı da okuyun ama sohbetlerini kaçırmayın derim. Şimdiden iyi okumalar.
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Şeyma Öztürk okurunun profil resmi
Kaleminize sağlık, faydalı bir inceleme olmuş. Nouman Ali Khan'ı seminerlerinden tanıyorum. Günümüz insanının, özellikle de gençliğin pek çok sorununa kaliteli çözümler sunuyor. Allah kendisinden razı olsun.
Harun mert okurunun profil resmi
''Günümüzün birtakım kötü olayların ana sebebi bir insanın seviyesizliğe karşı seviyesizce bir cevap bulma çabası içinde olmasıdır.'' ÇOK GÜZEL BİR İNCELEME OLMUŞ. Emeğinize sağlık.
L Büşra A. okurunun profil resmi
Emeğinize sağlık, incelemede yazdıklarınızı okurken uzun uzun düşündüm, Beni etkiledi, inşaallah yaptığımız tefekkürün faydası olur dediğiniz gibi... yalnız hiç yazarın kitabını okumadım,bu zamanlarda böyle kitaplar bulmak çok zor... En çok etkilendiğim cümle "Öğrenmek ve gerçeğe gözlerini kapatmak istemeyen için ne kadar sınırsızca şey var aslında! Yeter ki kibirlenmeden görmek isteyelim" ne kadar haklısınız kibirlenmeden görmeği başarabilsek ne güzel olur... :)
Bi kübb okurunun profil resmi
Elinize sağlık, bu kadar uzun ve güzel bir inceleme yazdığınız, bizimle paylaştığınız için teşekkür ediyorum. Allah sizden de razı olsun..
Sergen okurunun profil resmi
Bilmukabele, teşekkür ederim.
20 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.