Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Mehmet Y. yorumladı.
Cengiz Aytmatov Okuma Etkinliği (İnceleme Kısmı)
Bugün 12 Aralık Cengiz Aytmatov'un doğumgünü. Cengiz Aytmatov Okuma Etkinliğimize başlıyoruz. #25489039 İnsan doğar, yaşar ve ölür. Sonra da unutulur gider, en fazla üç kuşak aileniz hatırlar sizi, sonra yok olursunuz. Sevdiğim bir söz var "Seni hatırlayan son kişi de öldüğünde, hiç yaşamamış olacaksın." bu
··
40 görüntüleme
Mehmet Y. okurunun profil resmi
Öne Çıkan Yorum
CEMİLE - Bazı cümleler çok iddialıdırlar çünkü göreceli kavramlar üzerinden konuşurlar. İşte edebiyattaki o iddialı sözlerden birisi de Fransız şair Louis Aragon’un, Cengiz Aytmatov’un Cemile adlı uzun hikayesi için söylediği ‘dünyanın en güzel aşk hikayesi’ cümlesidir. Aragon, bu cümleyi kurduğunda Aytmatov genç sayılabilecek yaşlarda, yazarlık yolculuğunun başlarında bir kalemdir. Aragon, Kırgız bozkırlarında yaşanan bu aşk hikayesine; Cemile ile Danyar’ın sıra dışı aşkına hayran kalmıştır. Onların aşklarını Batının Romeo ve Jülyet’iyle falan kıyaslıyor ve Kırgız gençlerin duygularını çok daha yüce sayıyordu… Velhasıl, ünlü Fransız şair Aragon’un Cemile’yi okuduktan sonra Aytmatov’u keşfetmesi ve akabinde onun eserlerini Avrupa’ya taşıması ,usta yazarın Sovyetler çapındaki şöhreti ve başarısını bütün dünyaya yayma yolunda belki de en önemli adım olmuştur. Peki sahiden de öyle midir? Cemile, dünyanın en güzel aşk hikayesi midir? Bana göre, kesinlikle evet… Sonuçta aşk izafi bir kavram değil midir? Cemile’nin kocası, II. Dünya Savaşı için cephededir. Yaralanmış ve bir hastanede tedavi görmektedir. Ailesine mektuplar yazar ve her mektubun sonunda ‘karım Cemile’ye de selam ederim.’ der. Bu kadar; ne eksik ne fazla… Oysa iki evin gelini Cemile, hem genç hem çok güzel hem de özgün bir kadındır. Aşık olmak ister; aşık olunmak… Aytmatov, Cemile’de Seyit adlı bir çocuğu anlatıcı yapmıştır. Cemile, Seyit’in üvey ağabeyinin karısıdır. Küçük Seyit aslında kendisinin bile aşık olduğu bu güzel kadının, o toprakların sevdalı türkülerini söyleyen; hisli ve sevdalı Danyar’la olan aşklarının tek şahididir. Gelgelelim, Aytmatov’un kalemi o kadar kuvvetli ki, normalde yadırgamamız, belki de kızmamız gereken bir aşk hikayesini bize makul gösterebiliyor. Dolayısıyla ne Cemile’ye ne de Danyar’a kızabiliyoruz yaptıklarından ötürü… Hatta ressam ruhlu Seyit bize hadiseyi öyle bir anlatıyor ki, toplumun aksine ,biz o aşka saygı duyuyoruz. Aytmatov hikayelerinde aşkları anlatırken sıra dışı bir bakış sergilemiştir. Bu, Al Yazmalım Selvi Boylum’da, İlk Öğretmen’de ve hatta Gün olur Asra Bedel’de böyledir. Cemile’de, kelimelerin her şeyi anlatamayacağını söyler ama çok şeyi anlatır Aytmatov… Ve bizi de Cemile’ye aşık eder… ( En azından beni :) ) Kitap bittiğinde son cümleler gibi hissediyorsunuz; Her fırça vuruşumda Danyar'ın türküsü çınlasın! Her fırça vuruşumda Cemile'nin yüreği çarpsın.
Salih okurunun profil resmi
Çok güzel bir inceleme. Bu arada ben de Cemile'yi okuduğumda "ilk kez bir kitapta kadın karakter beni bu kadar etkiledi" yazmıştım :)
Hercaiokumalar /Ayşe okurunun profil resmi
AYTMATOV’UN MÜJDE GİBİ GELEN HİKAYESİ: “BAYDAMTAL IRMAĞI’NDA” Aytmatov’un tüm kitaplarını döne döne defalarca okumuş bir okur için onun yeni bir hikayesiyle karşılaşmak itiraf edeyim ki çok özel bir duygu. Yıllarca haber alınmamış büyük bir aşktan ansızın mektup almaya benzer bir histi yaşadığım… “Baydamtal Irmağı’nda” başlıklı hikaye bunca yıl nasıl gözden kaçmış, nasıl çevrilmemiş bilemiyorum, ama hikaye tam bir Aytmatov klasiği. Eser, uzunluğuna bakıldığında tıpkı “Cemile”, “Al Yazmalım Selvi Boylum” gibi uzun hikaye yahut “povest” olarak nitelendirilebilir. Hikayenin girişinde Aytmatov’un pek çok eserinde olduğu gibi “çerçeve hikaye tekniği” kullanılmış. İçeriğe bakıldığında hikayenin Aytmatov’un ilk dönem eserlerinin karakteristiğini taşıdığı söylenebilir. Ben eserle ilgili ipucu vermek istemediğim için detaya girmiyorum, ancak “İlk Öğretmen / Öğretmen Duyşen” hikayesini çok hatırlatan bölümler vardı eserde. Hikayede dikkatimi çeken bir başka husus da kadın karakterin detayları. (Mehmet Y. Bey, incelemesinde kahramanın isminin Asya olmasına dikkat çekmişti. Aytmatov’un “Al Yazmalım” hikayesindeki kadın karakterin ismi Asel’dir fakat filmde Asya’ya dönüşür bu isim. Burada ise karakterin ismi Asya.) Asya’nın Aytmatov’un diğer eserlerindeki pek çok kadın kahramandan ayrılan özellikleri var. Asya bir hidrolog (su bilimci) fakat Asya hikayenin başından itibaren idealist, eğitimli, aydın bir kadın olarak karşımıza çıkıyor. Bu bağlamda “İlk Öğretmen”in çeşitli mücadelelerden sonra okuyup profesör olan Altınay Süleymanovna’sını hem hatırlatıyor hem de bazı yönleriyle ondan ayrılıyor. Burada bir başka eğitimli kadın karakter Zarife (Gün Olur Asra Bedel) de hatırlanabilir. Hikayenin erkek kahramanı Nurbek ise bana pek çok açıdan (hırsı, gözü kara halleri, mücadeleciliği) “Al Yazmalım”ın İlyas’ını hatırlattı. Hikayede daha çok dekor olarak kullanılmış gibi görünen bir aşk hikayesi de mevcut. Dekor gibi diyorum, zira Aytmatov “Cemile”, “İlk Öğretmen” ve “Al Yazmalım”da aşkın farklı hallerini öyle zirveye taşıyarak işlemiştir ki buradaki aşk hikayesi dekor olmaktan pek öteye gidemiyor. Hikayenin Asya ve Nurbek dışındaki kahramanları da eser içinde pek etkisi olmayan silik karakterler. Hikâyede iki kartalın kendi aralarındaki konuşması, Aytmatov'un daha sonra yazacağı eserlerinde sıklıkla başvurduğu "hayvan kahramanlara insanî özellikler yükleme" hususiyetini hatırlatıyor. Eserdeki tabiat tasvirleri her zamanki gibi muhteşem. Hikaye bilhassa Aytmatov tutkunları için bir müjde niteliği taşımasıyla bile dikkate değer ve bu bağlamda mutlaka okunmalı.
L Büşra A. okurunun profil resmi
CENGİZHAN'A KÜSEN BULUT-Aytmatov'un bu romanında ,Gün Olur Asra Bedel 'in kahramanlarından Öğretmen Kuttubayev'in nasıl öldüğü anlatılıyor.Cengiz Han ile ilgili bir efsaneyi kaleme almış. Abutalib Kuttubayev, Savaşta esir olmuş, kurtulmuş ama kendi memleketinde düşüncelerinden dolayı mahkum olmuş bir öğretmen. Tansıkbayev, Stalin ve rejimine yaranmak ve kendi mevkisini arttırmak için suçlayacağı kişiler arayan bir sorgu yargıcı. insanların başka insanları kullanarak bir yerlere gelme isteği. Eser kısa fakat sürükleyici bir roman. Yazarın ve çevirenin üslubu da okunmayı güzel hale getirmektedir. Gün Olur Asra Bedel 'i okuduysanız onun tamamlayıcısı kitabi da okumak isteyeceksiniz.
Bu yorum görüntülenemiyor
Süha Murat Kahraman okurunun profil resmi
BEYAZ GEMİ...Güzel bir eser, kaliteli bir yazar ile karşılaşmanın verdiği mutluluğu,onları biraz geç tanımış olmanın verdiği buruklukla birlikte yaşıyorum öncelikle. Başta
Salih
Salih
olmak üzere tüm Aytmatov okurlarına vesile oldukları için teşekkür ederim. Biçimsel olarak kendimce görebildiklerimi söyleyecek olursam: *Roman olarak çok kısa geldi. Bir çırpıda bitti. Bağlayıcılıktaki bu başarıyı olay örgüsünün ve karakterlerin metnin mesajına uygun olarak,anlam bütünlüğünü bozmadan, mükemmel bir uyum ile birleştirilmiş olmasında buluyorum.Okuyucuyu, bu sağlam yapı kitapta tutuyor. *Dil, romanın başından sonuna kadar sade. * “Çiçeklerin gördüğü düşler, yağan karın bir beyaz gece gibi yeryüzünü kaplaması”gibi şiirsel ifadeler mevcut *Betimleyici anlatım kitaba hakim ve çok başarılı. Şöyle bir örnek vermek gerekirse: Bir Boynuzlu Maralın çok hızlı koştuğunu söylemek istiyorsunuz. Muhtemelen birçoğumuz durumu şu şekilde tasvir edemezdi: “...öyle hızlı koşuyordu ki rüzgâr boynuzlarında vınlıyor,ıslık çalıyordu.” Romanın anlam yönünden bende bıraktıklarına gelince...Biz insanoğlu olarak yapıp ettiklerimizle iyiliğin, saflığın adeta katiliyiz. İyilik,duruluk,saflık,merhamet yaşadıkları ölçüde ise yetim ve öksüz. Sahipsiz. İnsanın; geçmişiyle,kutsalıyla kurduğu bağı koparmak üzere and içmiş günümüz dünyası, idealize edilmemiş yani iyiliği ve kötülüğü düşünülmemiş bir gelecek inşa etmektedir. Vicdanların sesine kulak vermeyen bu anlayış insanlığı yeryüzü cehennemine doğru çekmekte. Çantayla konuşan,ağacı okşayarak ısıtan yani eşya ve tabiatla olan ilişkisini rasyonelize etmeden iyilik ve sevgi eksenli kuran insanlar oldukça ümitvar olabiliriz. Bu da adaleti ve ahlakı ne kadar talep ettiğimiz ile ilgili. Destanlarla,masallarla büyümüş;ağaçla,hayvanla,eşyayla konuşarak yaşamış bir atanın devamı olarak manen düştüğümüz uzaklığı sorgulamamız gerekiyor. İyiliğin,saflığın,merhametin,adaletin, ahlakın atası ve nesli onlara sahip çıkanlardır. Özümüz bizi insanlığa taşıyan BEYAZ GEMİ’mizdir. İyi okumalar...
Salih okurunun profil resmi
Çok güzel ve teknik inceleme olmuş. Bu gibi incelemeri okudukça bizde eskiden okuduğumuz kitapları tazelemiş oluyoruz. Teşekkürler
Salih okurunun profil resmi
YILDIRIM SESLİ MANASÇI / KIZIL ELMA / BEYAZ YAĞMUR / BAYDAMTAL IRMAĞI'NDA - Öncelikle Nora Kitaba teessüf ediyorum. Kitabın ilk sayfasında yazarın biyografisinde doğumgünü yanlış yazılmış. Böyle fahiş bir hata inanılmaz, bütün kitaplarında öyle değildir inşallah. Cengiz Aytmatov'dan dört kısa ve güzel hikaye. Aslında bu kitabın espirisi, daha önce Türkçeye çevrilmemiş olan Baydamtal Irmağı'nda hikayesinin ilk kez okurla buluşması, bunun için öncelikle çevirmenler Fatma&Serdar Arıkan çiftine teşekkür ediyorum. Aytmatov'un başeserlerinin hepsini okumama rağmen kısa hikayelerini okumadığım için, bu kitaptaki diğer hikayeler de benim için yeniydi. Sonuçta okunmamış kitap yenidir. Yıldırım Sesli Manasçı hikayesi saldırıya uğrayan Kırgızların ve başkarakterimizin var olmaya çalışma hikayesi Kızıl Elma hikayesi en çok hoşuma giden hikayeydi eşinden ayrılacak bir adamın çocuğu ve bir kızıl elma sayesinde geçmişini hatırlaması ve sorgulamasını anlatan güzel bir hikayeydi Beyaz Yağmur hikayesi kendi ayakları üzerinde durmak isteyen ve bir çocukla tanışıp aşık olan bir kızla annesinin çatışmasını anlatıyor Baydamtal Irmağı'nda hikayesi ise işine kendini çok kaptırıp çevresindeki insanlarla arası bozulan, bazı nedenlerle çalıştığı yeri terk eden ve yolu bir grup insanla -ki bu gruptaki biri Asya- karşılaşan bir adamın içsel mücadelesi ve düşünce ve ruh dünyasının anlatıldığı güzel bir hikaye
Bu yorum görüntülenemiyor
Necip G. okurunun profil resmi
Merhaba herkese... Burası Cengiz Aytmatov'a özel bir etkinlik sayfası olduğu için farklı zamanlarda yaptığım 3 Aytmatov incelemesini buraya da ekliyorum... Böyle güzel bir okuma etkinliği düzenlediğiniz için tekrar teşekkür ederim Salih Hocam... Herkese keyifli okumalar dilerim... TOPRAK ANA - #25773743 BEYAZ GEMİ - #25039699 GÜN OLUR ASRA BEDEL - #25216838
Mehmet Y. okurunun profil resmi
BAYDAMTAL IRMAĞI'NDA - Benim için çok heyecan verici bir kitaptı. Şöyle ki, Cengiz Aytmatov benim nazarımda her zaman bir numaradır. Onun yerini hiçbir yazarın tutabileceğini düşünmüyorum. Aytmatov’un Türkiye Türkçesine çevrilmiş olan bütün eserlerini, üstelik birkaç defa okumuş birisi olarak girdiğim kitapçıda Nora’dan çıkan bir kitaba gözüm ilişti. Yıldırım Sesli Manasçı, Kızıl Elma ve Beyaz Yağmur hikâyelerinin de olduğu kitapta en sonda Baydamtal Irmağı'nda yazıyordu. Yani kitaptaki dördüncü hikâye Baydamtal Irmağı'nda idi. Önce idrak edemedim; acaba daha önce okuduğum eserlerinden birinin adını mı değiştirmişler diye düşündüm. Mesela Deve Gözü olabilirdi. Sonra açıp göz atınca hem çok şaşırdım hem de çok sevindim. Zira bu daha önce okumadığım, dolayısıyla Türkiye Türkçesine çevrilmemiş eserlerinden biriydi. Hemen satın aldım ve vakit geçirmeden okudum tabii… İnternette kısa bir araştırma yapınca bunun –ilk önce Rakipler zannetmeme rağmen- Asma Köprü adlı uzun hikayesi olduğunu anladım. Aslında ismi Baydamtal Irmağı'nda yerine Asma Köprü olarak kalsa imiş daha doğru olurmuş ya neyse… Sonra, tabiri caizse kutsal bir metin okur gibi, sindir sindire okudum hikayeyi. Sanki Cengiz Aka, bana, bize, Türkiye’deki okurlarına ölümünden sonra okunmasını istediği bir mektubunu yollamıştı. Oysa ki Aytmatov bu eserini yazarlık yolculuğunun ilk döneminde, 50’li yıllarda kaleme almış. Gelgelelim, sonuçta daha önce okunmayan her metin yenidir. Baytamdal Irmağı’nda için öncelikle şunu söyleyeyim, tam bir Aytmatov hikayesi. Onun üslubu, onun bakış açısı ve onun sözleri… Çok bariz… Geri dönüşler, tabiat tasvirleri, insanlık fikri, totaliter rejim tenkidi, vicdan, iyilik, aşk... İpucu vermemek adına fazla bir şey yazmak istemiyorum. Ancak Nurbek adlı bir gencin ihtirası ve iç çatışması ile dönüşümü işleniyor. Açıkçası yine çok beğendim. Eserdeki bir diğer sürpriz ise Asya ismiydi. Zira hikayedeki kızın adı Asya. Al Yazmalım Selvi Boylum’da kızın adı Asel’di ama filmde Asya idi. Meğer Asel gibi Asya ismi de varmış Kırgızlarda. Ben vefatından sonra olsa bile Aytmatov’dan gelen o selamı aldım; Kırgız ellerinin dağ başlarındaki insani mesajı da aldım ve öpüp başımın üstüne koydum. Kitaptaki diğer üç hikayeyi ise daha önce okumuş ve zaten çok sevmiştim.
22 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.