8 ya da 9'una bilet baktım. Hatta, oradan, hem de Kayseri üstünden Kapadokya'ya giderim diyordum. “İnsanlar plan yapar ve tanrı onlara güler,” diye Gabo, Yüz yıllık yalnızlık'ta mı diyordu? Haklıymış.
7'si akşamı geldi vergiciler. İkisinin toplamı 300 kg vardı billahi. "Oturun," dedim. Oturmadılar. Vır vır vır, zır zır zır, dediler. Öyle mi efendim, dedim. Şunu bunu ve onu acil getirmelisin. Ve sen de olmalısın, dediler. Ben, siz, dedikçe onlar, seeen, sen, ne hikaye adammışsın be, diyorlardı.
Masayla koltuğumun arasındaki mesafe kısaldıkça mideme ağrılar giriyordu. Baktım olacak gibi değil, soyundum, masmavi mayoyla kaldım. Şaşkınlar. Şaşırttım onları. Masanın üstüne çıkıp lacivert sulara daldım.
Nefesimi tutmadım. Ciğerlerimi lacivert suyla doldurdum. Yunuslarla beraber yüzdüm. Fırtınaya yakalanmış bir sandala yardım ettik. Midyelerle konuştum. Balıklarla şarkı. Yerime döndüğümde yoklardı. Bir kağıt bırakmışlar. 13 şubat 2018 sabah 9:00'da sen ve muhasebeciyi bekliyoruz, diye.
Listede olmamak kötü be. Sebep olanlar utansın.