Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

256 syf.
7/10 puan verdi
İnsanların çevresine yapabileceği vahşetin sınırı nedir ? İnsanların çevresine göstereceği sevgi ve merhametin sınırı nedir? İkisinin de sınırı yok her halde. Peki insanları vahşet veya sevgi davranışlarına iten sebepler neler olabilir? Çok cevabı var bu sorunun. Biraz daraltalım o zaman. Beş yaşında kız çocuğuna tecavüz ederek ölümüne sebep olan insan müsveddesi nasıl o hale gelir... ? Sadece “ savaş” ve ya “ cinnet” açıklayabilir mi böyle bir insanlık suçunu? Sorularla başladık incelemeye. Kitabı okurken bende oluşan sorular bunlar. Kosinski’nin Boyalı Kuş kitabı çok tartışıldı ya, hep aklımdaydı okumak. Ankara kitap buluşması da vesile oldu, okuduk. Ne okuma ama, kaç kere kitabı elimden bırakıp şöyle bir nefes aldım bilmiyorum. Okumanın zorluğu yazımından değil anlatılandan. Okuyucunun zihninde ve vicdanında büyük yaralar açarak ilerliyor kitap biri biterken diğeri başlıyor şiddetin, zor iş bu yaralarla okumaya devam etmek. Kosinski tartışmalı bir yazar, kimisi roman otobiyografik dese de kimisi çoğunun kurmaca olduğunu söylüyor. Zira anlatılanlar yenilir yutulur türden değil, büyük ithamlar var Avrupa’lı uluslara. Kitapta hiç yer ismi verilmese de buraların Alman sınırı ve Polonya olduğu biliniyor. Haliyle de yalanlanıyor anlatılanlar ve yazara saldırılar yapılıyor. Kim haklı kim haksız bilmiyorum ama bildiğim savaşın çok kötü bir şey olduğu. İkinci Dünya savaşı gibi çok güçlü ve sarsıcı bir savaşın içinde 6-7 yaşlarında güçsüz ve biçare çocuğun, köylerde ve dağlarda hayatta kalma mücadelesinin anlatılması ve bunların otobiyografik izler taşıdığının ima edilmesi çok manidar aslında. Boyalı kuş romanının yaşanmış veya kurmaca olduğu İkinci Dünya savaşında milyonlarca masum insanın işkence gördüğü ve öldürüldüğü gerçeğini de değiştirmiyor. Sistematik olarak katledilen yahudiler, fırınlarda yakılan, bedenlerinde biyolojik deneyler yapılan, yağından sabun yapılan yahudiler ve niceleri. Günümüzde ise bu facianın baş mimarlarından birisinin kitapları okunup bazen de övülüyor!! Ne denilir şimdi. Her yer Yahudi düşmanıyla dolu, öyle ki eline geçse ne yapacak Allah bilir! Siyasilerin hatalarıyla kocaman bir dine mensup kişilerin tümü cezalandırılır mı? Bu ayrımları ne zaman yapabileceğiz acaba... Terör olaylarının çok olduğu bir dönem aile büyükleriyle haberleri izlediğimiz bir vakit, büyüklerimden birisi “hepsini öldüreceksin bunların, tepelerina atom bombası atacan ki bir tanesi bile kalmasın” demişti. Benem de tepem attı, ve biraz da sinirli dedim ki “ Şimdi, şurada beş altı yaşlarından onlardan bir kız çocuğu olsun sende de tüm yetkiler var. Al öldür. Büyüklerinin tüm suçunu ona yükle ve işkence yap hadi. Yapabilir misin ulan!!!”. “Ulan” benim ayıbım oldu, bazen tutamam kendimi. Kimsede çıt yok... Savaş çok kötü, insanlığın vicdanına da aklına da aykırı ya, en kolay çare görüldüğünden çoğu zaman bu yola başvuruluyor. Geri zekalı ve ilkel siyasilerin verdikleri kararlarla milyonlarca insan ölüyor. Milyonlarca insan ve diğer canlılar ve Dünya ölüyor. Yüzyıllardır birbiriyle savaşan Avrupa ulusları ikinci dünya savaşından sonra, savaşın paylaşılamayan enerji ve sanayi kaynaklarından çıktığı teziyle AKÇT topluluğunu kurarak şimdiki Avrupa Birliğinin temellerini attılar. Kim inanırdı ki neredeyse tüm Avrupa’da eşya ve insanlar sınır olmaksızın özgürce dolanabilecek. Paylaşılamayan enerji ve sanayi kaynakları!... Savaşların asıl amacı budur ya bahanesi çoktur. Hiç yazmaya gerek yok, her gün ayrı bir bahane duyuyoruz zaten. İki taraf savaşıyor, iki taraf da ölenine şehit diyor. Tuhaf yahu, çok tuhaf. Diyorum ki, insanlık tarihinde uzun vadede hep iyiye gidiş var, bundan sonra da öyle olacak. Hiç enseyi karartmayalım.Tüm insanlık bir gün, bilimin ışığında düşünce ve ekonomik özgürlüğüne kavuşup refah içinde yaşayacak. Dini ve ırksal ayrımlar, kültürel farklılıklar dünya zenginliği olarak kabul edilecek ve korunacak. Tüm zenginlikler tüm canlılarca paylaşılacak. Çok mu iyimser oldu... Olsun...
Boyalı Kuş
Boyalı KuşJerzy Kosinski · E Yayınları · 20184,586 okunma
··
372 görüntüleme
Ferah okurunun profil resmi
Okuyanı bol olsun diye umut ettiğim bir kitap. Hatta yazarının 58 yaşında başına poşet gibi bir şey geçirerek intihar ile hayatına son verdiğini okuduğum zaman ölüm şeklinin tercihi bile bu kitabını okumaya daha da davetkar kıldı.. Yazar kitabı hakkında sonra yaptığı yorumunda "Bugün Boyalı Kuş’un yaratılmasından yıllar sonra onun varlığı için kararsız duygular hissetmekteyim. Geçen son on yıl, romana benim de eleştirel bir gözle bakmama olanak verdi, ama kitabın etrafında koparılan fırtına ve benim kendi hayatımda ve bana yakın olanların hayatında yaptığı değişiklikler, kitabı yazmaya ilk karar verişimi sorgulattı doğrusu. Ben kitabı yazdığımda kendine göre bir tarzı olacağını düşünüyordum ve edebi bir başarının yanı sıra bana yakın insanların hayatlarına yönelik bir tehlike olacağını asla düşünmemiştim. Anavatanımdaki yöneticiler için kitap, aynı yakalanıp boyanan kuşa olduğu gibi sürüden çıkartılıp atılan bir unsur oldu. Kuşu yakaladım, tüylerini boyadım ve serbest bıraktım ama yapabildiğim sadece orada durup kuşun felaketini seyretmek oldu. Eğer olabilecekleri daha önceden görseydim, Boyalı Kuş’u asla yazmazdım. Ama kitap da aynı kahramanı küçük çocuk gibi saldırılara göğüs gerdi. Hayatta kalma güdüsü zincirleri koparıp geçti, insanların hayal güçleri de çocuğunkinden daha fazla tutsak kalabilir mi?" demiş... Yüreğine sağlık incelemen için...
Necip G. okurunun profil resmi
Tek kişilik dev kadro Muzaffer Akar’den yine sarsıcı bir inceleme gelmiş. Sen, ortada hiçbir şey yokken sıradan bir Ankara gezisini geniş katılımlı bir okur buluşmasına çevir, bir yandan zor bir kitap ile İstanbul buluşmasına hazırlan, diğer yandan siteye yarım simit kadar sıcacık öyküler kazandır, üzerine bir de böylesine sarsıcı bir kitaba, böyle bir solukta okunan bir inceleme yaz... Şu sitede birini maaşa bağlamaya karar verseler benim adayım net belli :)) Ben üniversite yıllarında savaşın tam olarak içine girmiş, savaşı yaşamış, yerli yabancı pek çok savaş muhabiri ile tanışıp onlardan gerçek savaş öyküleri dinlemiş biriyim. Hatta bu insanlardan bir tanesi sohbetimizden birkaç yıl sonra bir savaşta öldü. Duyduk ki, bedenine şarapnel parçası isabet etmiş. Buna rağmen, bu kadar gerçekçi kitaplara, filmlere hatta haberlere rastladığımda bir adım geri dururum. Başıma gelecekleri az çok tahmin ettiğim için yüzleşmek istemem onlarla... O yüzden böyle kitapları alıp okumak bana göre biraz da cesaret işidir. Muzaffer okuma sürecini anlatırken, ‘kaç kere kitabı elimden bırakıp şöyle bir nefes aldım bilmiyorum’ diye bir ifade kullanmış. Sadece bu ifade bile nasıl bir kitapla karşı karşıya olduğumuzu anlatmaya yeter de artar bile... Ardından çok doyurucu ve akıcı bir analiz gelmiş ve sonunu muhteşem şekilde bağlamış. Gerçekler ne olursa olsun, kitaplarda ne yazarda yazsın insanı ve insanlığı yaşatacak şeyin en başta ‘bir umut’ olduğu mesajını ben çok sevdim... Daha doğrusu, çok yakın buldum kendime... Kalemine ve emeğine sağlık... Sevgilerimle...
Muzaffer Akar okurunun profil resmi
Necip, şimdi utandım ha. Bir de kıskandım senin yorumun benim incelemeyi gölgede bıraktı, ayıp bir şey yahu. Çok ince ve samimisin, şu site o kadar güzel dostlarla tanıştırdı ki beni anlatamam. Dur seninle çok işimiz var daha. Şöyle bir düşününce kaç kişiyiz birbirini çok az tanımasına rağmen birbirini anlayabilen. Dostum dedim sana ya, altı doludur o kelimenin. Var olasın değerli dostum.
2 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
İpek Demirer okurunun profil resmi
Güzel bir inceleme olmuş kaleminize sağlık. Bu etnik ayrımlar, bu kendinden olmayanı yok etme çabasını aptalca buluyorum. Fakültede bir dersimizde ismi "Barış" olan bir hocamız Josef Mengele diye bir caniden bahsetmişti bütün ders boyunca onun Yahudiler üzerinde yaptığı, özellikle de ikiz bebekler ve çocuklar üzerinde yaptığı insanlık dışı deneyleri anlatmıştı. Ağlayanlar bile oldu o derste ki nasıl ağlamasın insan. "Bana kızmayın bunları bu şekilde size anlatıyorum diye sizin narin duygularınız incinmesin diye bazı acı gerçeklerin üstünü örtecek değilim. Görüyorum ağlayanlar var. Ya put gibi tepkisiz ya da normal karşılayarak dinleseydiniz bu dersi ? O zaman ben ağlardım. Siz de umut var. " dedi. Bence de umut var. Bu olanları görmezden gelmeyip ders çıkaranlarda umut var.. Uzattım yine kusura bakmayın artık.
Muzaffer Akar okurunun profil resmi
O ne güzel uzatma oldu. Değil mi ya, umut var gerçekten. Sağolasın.
Bu yorum görüntülenemiyor
Metin T. okurunun profil resmi
Kosinski'nin anlattıkları bir çocuğun gözünden midir, bu çok tartışılır. Aslında her şey oldukça berraktır. O yaşlardaki bir çocuk anlatılan şeyleri asla kurgulayamaz. Bu anlamda kitap tamamen olgun bir yaşın bir yeraltı edebiyat romanı kurgusudur diyebiliriz. Otobiyografik asla değildir yani. O kesitler ise, anormal toplumsal koşulları insancıkları da anormal yapar, diye okunabilir. Irkçılığı ne güzel yasakladılar mesela. Bu konuda uluslararası yasaların işlemesi de fena sayılmaz. Bir şu savaşı yasaklayamadılar ya, yazıklar olsun. Ama, ben inanıyorum ki, mutlaka olacak bir gün. Ve senin dediğin gibi, enseyi karartmamak lazım :)))) Yüreğine sağlık Muzafferim.
Hatice okurunun profil resmi
öncelikle elinize sağlık güzel inceleme olmuş.. medeni bildiğimiz tek dişi kalmış Avrupa ülkeleri.. sömürge ve köleleştirme zihniyeti ilk oralardan başlamadı mı?? savaşlar üstelik.. Heidi nin neden ayakları çıplaktı diye bir yazı ile karşılaştım diyebilirim isviçrenin alp dağlarındaki melanetlerle.. ne diyebilrim ki.. insanlık suçu her daim işleniyor işlenmeye devam ediyor.. kan davası gibi bişey..Almanlar Yahudileri kestiler fırında yaktılar bedelini Filistinliler ödüyor!!
Nesrin A. okurunun profil resmi
Bir miniğin trajedisi bile dehşete düşürürken bizleri, istatistiksel verilerle olayları küçümsediğimiz doğrudur. Yeni Dünya düzeninde savaş yapılırken ki "ulvi" amaç 'haksızlığa, adaletsizliğe, zulme dur demek; peki nasıl? Fillerin altında ezilen çimler misali oynanan oyunun kırılan, parçalanan oyuncakları var. O ulvi amaç için, yitip giden pırlantalar, yaşanmamış yaşamlar var. O 'göremediğimiz büyük oyun'dan dolayı maruz kaldığımız sürekli kötülük aşılayan fikirler var. Çok iyimserce yazdıklarınız Muzaffer Bey, kaynaklarımızı bitirip soyumuzu tüketene kadar savaşacağız.
Bu yorum görüntülenemiyor
Gülümse okurunun profil resmi
Bencede olsunn... İyilik, iyiliği getirecek, ütopik gözüksede iyilik bulaşıcı bir hastalık olacak ve bir gün iyilik kazanacak. Kaleminize sağlık... incelemenizden güzel bir kitap seçtiğimizi düşünüyorum. Acilen okumaya başlıyorum.
Muzaffer Akar okurunun profil resmi
Aaaa okumadınız mı? Çok ayıp.. teşekkürler görüşmek üzere.
19 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.