Değerli Samet, eğer benim biradere kibar davranan zatı muhteremler ta baştan kendi kimliğini sunsaydı, kesinlikle sana katılırdım. Öyle yapmıyorlar. Hatta, bu adamların aristokrat sınıftan olmalarıyla alakalı hep bir kuşkusu var biraderin. Galiba bu adamlar için söylenenler yalan, diye düşünüyor. Bu kadar tevazulu yaşamı aklı bir türlü almıyor.
Beni böyle düşünmeye iten bir başka şey ise, İngiliz aristokrat sınıfı içerisinde ırkçılığın hemen hemen sıfıra yakın olması. Bu konuda elimde bir istatistik yok elbette. (Amistad filmini Spielberg'in tavsiye ederim)
Ama, ırkçılığın her daim orta ve alt gelir gruplarında karşılık bulduğunu sen de fark etmişsindir. Çünkü elindekini kaybetme korkusu çok manipüle edilebilir bir şey. Zaten artık aristokrat sınıfı diye bir sınıfın kaldığını söylemek çok zor. Bir kısmı burjuvaziye dönüştü, çoğu da yok oldu gitti. Çünkü, mevcut üretim ilişkilerinde varlıklarını devam ettirmelerine imkan yoktu. Ekonomik dönüşüm, o sınıfı da dönüştürdü. Ama dedim ya, bu konuda elimde bir istatistik yok ve dolayısıyla her an yanlışlanabileceğimi aklımın bir köşesinde tutuyorum.
Zeka eğrileriyle alakalı söylediklerim ise çok daha nesnel diye düşünüyorum. Bu savı destekleyecek çok delil var. İşin garibi bu konuya olumsuz laf eden tek bir bilim insanı bulamazsın. Buna bir filozof olarak Marks da dahildir. Çünkü kapitlizasyon dönemini o da gördü.
Daniel Zhang, Jeff Bezos, Larry Page, Sergey Brin, Nevzat Aydın, Melih Ödemiş gibi insanların aldıkları yolu nasıl açıklayabiliriz sence? Aslında %3 dediğin şey bir sabit olarak kabul edilse bile, bu oranı oluşturan kişiler devamlı değişmektedir. Yani süreç oldukça dinamik. Özellikle üretim ilişkilerinin yeni yol ayırımına geldiği dönemlerde bu dinamik çok hızlı. Peki bu dinamiğin belirleyicisi zeka değilse ne olabilir? Lokomotifin ulaşıma katıldığı ilk dönemleri okumanı salık vermek isterim.
Güzel bir hafta sonu dilerim.