Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Ayşe* yorumladı.
112 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
22 saatte okudu
Beyaz Adama, Yani Bize...
Yaşadığımız Yüzyılın, geçmiş Yüzyılların “GERÇEK ve YÜZE SERTÇE” vuran bir eleştirisidir Erich Scheurmann’ın Göğü Delen Adam’ı… Papalagi, yani biz beyaz adamlar. Dünya’ya ne yaptık böyle? Ne verdik Dünya’ya, ne aldık Dünya’dan. Bizim olmayan evrene BİZİM damgası vurup, yağmaladık değil mi? Her bir köşesine, her bir sınırına, balta girmemiş
Göğü Delen Adam
Göğü Delen AdamErich Scheurmann · Ayrıntı Yayınları · 202013,9bin okunma
··
359 görüntüleme
Ayşe* okurunun profil resmi
Öne Çıkan Yorum
''Sahip olduğumuz şeyler gün geçtikçe bize sahip oldu!'' diyor Palahniuk abim, asıl sorun bu aslında biz hep sahip olmaya alıştırıldık, ihtiyaç dediğin barınma, beslenme, giyinmedir gerisi teferruat ve biz bu teferruatların içinde gün geçtikçe boğuluyoruz. Bu kitabı okuduğumda tokat yemiş gibi olmuştum, keşke okullarda ders kitabı olsa demiştim ama gel gör ki içinde bulunduğumuz kapitalist hükumetler buna izin verir mi ASLA! Sadeleşmeyi öğrenmemiz gerek, sadeleşerek yaşamayı öğrenmemiz gerek tez elden. Ağzına sağlık.
Murat Ç okurunun profil resmi
Aslında incelemede dövüş kulübüne de bir örnek verecektim vazgeçmiştim. :)) Kapitalist düzeni eleştirmek için bile kapitalist düzenden faydalanarak bize ulaşan bir kapitalist eleştirisi. :) Filmin bütçesi çok yüksekti mesela. Ama bu eleştiri mesajını verirken bile yine ondan yararlanıyor ve insanların ceplerini boşaltması karşılığında başarılı oluyor. :) Kesinlikle dediğin doğru. SADELEŞMEyi öğrenmeliyiz. Beğendiğin ve yorumladığın için Teşekkür ederim. :)
pina okurunun profil resmi
harika bir kitap cok ince ama her sayfasi altin degerinde, cok önceden okumustum tekrar okumayi dusnuyorum ilerde. iyi okumalar.
Murat Ç okurunun profil resmi
Kesinlikle çok değerli bir kitap. Herkesin okuyup kendine bir öz eleştiri yapması gerekiyor. Teşekkür ederim.
NigRa okurunun profil resmi
Evet çok çalışıyor az kazanıyoruz ama iphone almasak da çok çalışıyoruz, geçmişe dönüp bir takım istemeleri değiştirme şansımız yok artık, helloo kaçtı tren. İnsanın insandan talebi arttıkça artıyor ve git gide daha mutsuz oluyoruz. Katılmadığım şey ise teknoloji konusu.. Beyaz Adam'ın eleştirmeyi en çok sevdiği şeylerden birisi, zamanımı whatsapp grubunda goygoy yerine 1000k'da bu incelemeyi okumaya harcamak benim tercihim iken, bu incelemeye ulaşma aracım internet. En çok müridi olan din para olmasaydı ve bizler paraya sahip olduğu için ayrıcalıklı hale gelmiş, hayatta kalan kişilerin torunları olmasaydık bugün başka bir dünya mümkün olabilirdi.
Murat Ç okurunun profil resmi
Neyse ki Apple ile aramda hiçbir bağ yok. Ciğer satma pahasına alanlar düşünsün. :)) Teknoloji konusuna şu açıdan örnek verdim. Mesela bu bizim tercihimiz. Ama öyle bir konumda ki insanlar, her yerde iş ile uğraşıyor. Eve gidiyor hala iş, çocuğu ile ilgilenecek hala iş.. Telefon artık bir iş aracına dönüşüyor. Ben bu konuyu elimin tersi ile itenlerdenim. İş, işte kalıyor ve hiçbir şekilde mesai sonrası hayatıma giremiyor. Engelliyorum bunu. Orada anlatmak istediğim o. Ve hız konusu gerçek anlamda baş belası bir konu. Bazı insanlar MANTIK olarak kabul etmese de en çok müridi ve tapanı olan olan din PARA... Bu dünyadan dönüş var mı? Bireysel olarak evet, toplumsal olarak çok zor. İnsanlar kolay kolay değişmez ve bu hayatlarından kopmazlar. Aslında kitap konusuna da giydiriyor. Hatırlıyor musun o kısmı? :)
2 sonraki yanıtı göster
Osman Y. okurunun profil resmi
Önemli noktalara temas etmişsin, kitapla da birlikte. Sadelikten daha büyük bir zirve yoktur.. Bana göre insan ruhunu en fazla yoran bu sürekli hızlı yenilikler.. Ve en yoğun yaşandığı iki dönem var sanki. Birincisi sanayi devrimi peşine ilk otomobil,tren,uçak, modern silahlar vesaire peşpeşe geldi ve çok büyük yazarlar çıktı o dönemde adeta bir feryat olarak.. İkincisi de internet çağıdır, bu dönemde de "akıllı" aletler telefonlarla birlikte hıza hız katıldı ama bu arada insan "bakmayı" unuttu. "durup bakmak" çünkü bakmak için durmak, durmak için de önce yavaşlamak gerekiyor.
Murat Ç okurunun profil resmi
Kesinlikle öyle. Hiçbir yere yetişmiyorken bile hızla ulaşmak istiyoruz. Evet güzel iki nokta günümüz ve sanayi devrimi. Sanayi devrimi bir anda dünyayı kasıp kavurdu. (Bu topraklar hariç...) sanayi devrimini de bir üst limite çıkaran Hitler Almanyası oldu tabi. Çok hızlıyız. Her şey o kadar hızlı ki, en yavaş olan ise hatta olmamaya doğru giden insan ilişkilerimiz. İnsanlar, insanlardan kaçar oldu. Kaçıyoruz, ben de uzak duruyorum. Sanal ortamda iyi anlaşan grup insanlar bile gerçek hayatta sıkıcı bir görüşme gerçekleştiriyor. Şaka gibi bir durum. Belm istiyoruz bir yerlere. Nereye kadar koşacağız muamma. Ve neleri kaçıracağız bilmiyorum. Teşekkür ederim okuduğun ve değerli yorumunu paylaştığın için.
2 sonraki yanıtı göster
aslixan okurunun profil resmi
1-Papalagi de yoksuldur, çünkü o tam bir "şey" düşkünüdür, "şey"leri olmadan yaşayamaz. (47) 2-Bir Avrupalı'ya sevginin tanrısından söz edecek olsan, yüzünü buruşturur ve güler. Senin düşüncenin yalınlığı ile alay eder. Ama pırıl pırıl bir yuvarlak metal ya da koca bir ağır kâğıt uzatacak olursan, o an gözleri parıldar ve dudaklarının arasından salyalar akar. Onun sevgisi paradır, tanrısı paradır. (36) 3-Zavallı, şaşkın Papalagi'yi bu çılgınlıktan kurtarmalıyız. Zamanını geri vermeliyiz. O küçük, yuvarlak zaman makinelerini parçalayıp, ona, güneşin doğuşundan batışına kadar bir insanın kullanabileceğinden çok daha fazla zaman olduğunu anlatmalıyız.(57) 4- ... Ama Tanrı onlara yine de uzaktır. Tek işi Tanrı'dan söz etmek olanların bile içinde değildir Tanrı. / Tanrı'yı gücendirmeden şunu rahatça söyleyebilirim: Bizler, adaların çocukları, yıldızlara, ateşe taparken, Papalagi'nin şimdiki halinden daha kötü değildik. (98) 5-İnsan yanlızca el, yanlızca ayak ya da yanlızca kafa değildir, bunların hepsi bir bütündür. El, ayak ve kafa bir arada olmak ister. İnsanın yüreği, ancak bütün organları ve duyuları bir arada hareket ediyorsa sağlıklı, mutlu olabilir, yoksa bir bölümü canlı diğer bölümleri öldüyse asla.(77) Murat senin incelemede yaptığın başlıklar için kendimce uygun gördüğüm alıntıları numaralandırarak yazdım , umarım doğru mesajı vermene bir katkısı olur.Sanırım en uzun yorumumu yapmak üzereyim :) Bu kitabı okumuş olduğum halde daha önce sitede kitapla ilgili yapılmış incelemeleri okumuştum ama okuduğum en iyi inceleme bu okumadıklarım hariç değil :) Kitabı okurken kendimi eleştirmiş, bağımlılıklarımı sorgulamış ve bakış açımdaki açıkları çok net farketmiştim. Yani o an biri çıkıp ben Tuiavii dese onu şef, reis, önder ilan edecek kıvama gelmiştim ki kendine gel aslixan dedim bakış açına , kendine mukayyet ol şimdide Tuiavii’ye mi bağlanacaksın son anda kurtardım kendimi :))) Günün koşullarına baktığımızda çok fazla uyaran var bunların hepsinden kendimizi korumak zor haliyle ama hepimizin hayatlarına birer ölçü gerekiyor buna bütün aklım ve yüreğimle katılıyorum. Ölçü birimimizin ne olması gerektiği konusundaki net bir fikrim yok bence herkes kendi birimini yaratmalı ve kullanmalı. Dilerim günün birinde daha fazla istemeyi bırakır, para, para, para diye yaşamaktan vazgeçer , daha fazla zaman hastalığından kurtulur , yarattığımız tanrılarımızı bir kenara bırakıp Tanrı'nın bizim yaratılışımıza katkı sunmasına fırsat verir ve "biz" olarak yaşamayı öğrenir hem kendimizi hem de toplumun bütününü daha iyi yapmak için uğraşır ve bunu başarırız.. Emeğine sağlık okuduğum şeyden , anlattığından ve verdiğin mesajdan memnunum. :) Teşekkür ederim :)
Murat Ç okurunun profil resmi
Alıntılar kesinlikle çok güzel olmuş, ilk olarak emeğin için teşekkür ederim. Konuların can evinden alıp eklemişsin buraya. :) İncelemeyi beğendin için ayrıca teşekkür ederim. En iyisi veya değil benim için çok önemli değil ama böyle bir yakıştırma yapman gurur okşayıcı elbette. :) Hayatmızda kendi konfor alanımızı yarattık ve ondan kopamıyoruz. Başka bir şey değil. Yoksa bunu başarmış ve bu sisteme sırt çevirmiş çok fazla insan var. Sadece konumuz vazgeçmek. Ama vazgeçmiyoruz. :) Ölçü birimimiz yok, çünkü tüketmeye Alıştık. Özellikle yeni nesil çok anormal tüketiyor. Hiçbir şey yetmiyor onlara hep daha fazla her şeyin daha fazlası. Doğum öncesi anne karnının içine tablet falan koyacağız yakında. :) Tek konu para da değil. Dünya her zaman insana hükmedecek bir şey yaratmıştır kendi kendisine. Mesela piramitler ne kadar güzel gözükür. Ama onun yapım aşaması gerçekten o kadar güzel midir? Başka insanlara zevk veren şeyler, bir diğer insan için zulüm değil midir? Para sadece bazı şeylerin üzerini örtüyor ve kapitalist sistem şunu söylüyor: çalış ve kazan. Paran yettiğince istediğini al. Günümüzden, doğa sistemine dönmek oldukça zor. O yüzden bireyler olarak düşünen insanlar olarak bizler yapabilir miyiz? Ona bakmak lazım. Yaparız. :) ama nereye kadar? Sıkıntılı bir durum aslında. O konfor alanı insanı çok zorluyor. :) Biz olarak yaşamayı biliyoruz ama biz olduğumuzda hemen ötekileştirme çabaları baş gösteriyor ve onlar bunlar şunlar oluyoruz maalesef. :) Teşekkür ederim okuduğun, beğendiğin, değerli ve uzun yorumunu paylaştığın için, çok sağol. :)
1 sonraki yanıtı göster
aslixan okurunun profil resmi
Bunu bekliyordum :)) okuyacam hemen :)
Primadonna okurunun profil resmi
Kalemine sağlık tek kelimeyle süper,özellikle bölümlere ayırman kitabın vermek istediği ana temayı daha iyi vurgulamış.
Murat Ç okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim. Kitap bir mesaj veriyor ve kitabı okumayanlara da ulaştırmak istedim. Umarım başarılı olmuştur. :)
Düş Peşin(m)de okurunun profil resmi
:) ne kadar kısa bir yorum olmuş:) Boş feryatlari okumaktansa iki 1 saati şuraya ayırmak daha mantiklı...
Murat Ç okurunun profil resmi
Bunun daha uzunları da var, bu inceleme yine ucuz kurtuldu, kısa kesmişim. :)) Çok teşekkür ederim değerli vaktinizi ayrırıp incelemeyi okumaya değer bulduğunuz ve beğendiğiniz için.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.