Bugün bunu ilk okuma şerefine nail olduğum için gerçekten onur duydum desem yeridir. Her ne kadar, sabah müthiş bir baş ve eklem ağrısı ile kalkmış olsam da, emin ol sonuna kadar okudum ve senin kalemin ile konuya göstermiş olduğun ilgi, alaka ve hassasiyeti az çok biliyorum. Gerçekten çok iyi hazırlanılmış, ama malum sebepten ötürü geç kalmış bir inceleme olmuş olsa da, bir geldi pir geldi diyebilirim. Ben ne anlatmaya çalışsam da, burada olanları zaten bizlerin tekrar geçmesi değil önemli olan! Asıl mesele, böylesi önemli bir hadiseye olaya vakıf olmayan diğer okuyucuların ilgi göstermesi ve okuması, konu hakkında da ayndınlanması diyebiliriz.
Ben her iki esere de inceleme olarak hak tanıdım ve her ikisini de, zamanım el verdiğince detaylıca okudum. İlk öncesinde Stefan'ı okuyan bir Türk, tezi ve kitabı kaleme alanın oyununa çok çabuk düşebilir!!! Yazar bunu kalemi ile çok ustaca beceriyor ve adeta okurun milli kimlik duygularını okşayarak, onu meselenin üzerinden yüzeysel geçebilmek ve unutturmak adına, güzel sözler aracılığı ile resmen hipnotize ediyor. Konuya hakim olmayan birisi de, bu Türk değil, bir başka milliyet de olabilirdi; adeta, "ben burada neler okuyorum ve bir Avrupalı ya da akademisyen Cambridge ve Harvard aracılığı ile benim liderimi, kanaat önderimi övüyor" algısına kapılıyor.
Yazılacak, konuşulacak, daha evveliyatında analiz edilerek ortaya dökülecek o kadar hadise var ki, ama önemli olan, burada bu konuyu gerçekten ciddi anlamda takip edecek parmakla sayılı kişileriz. Bu asla her hangi bir okur arkadaşımı küçümsemek ya da ona saygısızlık etmek olarak algılanmasın lütfen! Sağ olsunlar, onlar bizlerin yazdıkları bu detaylı incelemeleri keyifle okuyor ve takip ediyorlar. Ben onların da böylesi bir araştırma ve gayret içerisinde olmalarını çok, ama çok isterdim. Ama herkesin ilgi alanı ve becerisi farklı olduğu için, şimdilik çekirdek kadro olarak işe bizler devam edeceğiz gibi görünüyor. :))
Bu arada, bu inceleme on üç Word sayfasından ibaretttir ve okuyup zahmet eden herkese ben de buradan teşekkürü borç bilirim. Aydınlanacağız ve bunu tekrar hep birlikte başaracağız.
Şu iki güzel sözü ile ne güzel de tanımlamıştı bu meseleyi Gazi Mustafa Kemal Atatürk: “İnsanlığın düşmanı cehalet; cehaletin düşmanı eğitimdir.” ve "Yenilmesi gereken en büyük düşman, cehalettir."
Tekrar emeğine, yüreğine ve kalemine sağlık! Kalemin keskin, okurun bol ve bu dava da yoldaşımız bol olsun!