Ve dönüş biletim kesildi,
Ne bir gam var çehremde,
Ne de derman kaldı dizlerimde,
Götür beni gittiğin yere,
Ne bir saplantı hâli,
Ne de bekleyiş ümidi,
Kalakaldı sonbahara alacaklı
Ertelenen hasatsız ayrılıklar…
"Peki Bahşı, seni anladım. Aşktan korkmanın hayattan korkmak olduğunu da... Razıyım! Gittiğin yere götür beni! İradem sendin, muradım sen ol!"
"Seni pişman etmeyeceğim Kaknuşşam! Senin için yaşayacak, senin için öleceğim. Bundan böyle sen bana azık, ben sana neşe, sen bana hayat, ben sana sevgi... Beraber yürümediğimiz hiçbir menzilim, birlikte sevinmeyeceğimiz tek arzum olmayacak... Konuştuğum sen, konum sen olacaksın..."
"Bundan böyle emir sendendir Bahşı, yapmak benden; sır sendendir, saklamak benden... Güvencim sen olacaksın, sevincim sen; sen sevgim ve sevgilim. Bağım ol bağbanım ol, gülün olayım, bülbülün olayım. İşte sana and; bundan böyle sen oldukça şakıyacak, sensiz susacağım."
Nere gidiyorsun ey bulut, nere?
Dur beni dü götür gittiğin yere.
Tut elimden, tut yukarı çek beni.
Yoldaşlık eylerim, yük olmam sana
Götür, can vereyim kuru bir cana
Su bekleyen topraklara dök beni.
Küçük bir damla say, yağmuruna kat
Yolunu bekleyen dallara uzat
Dilediğin yapraklara tak beni.
Farketmez ha Hazar, ha Yemen olsun
Yeter ki faydalı bir zaman olsun
Her ülkeye, her iklime ek beni.
Kuraklık nerdeyse oraya ilet
Doldur gözyaşımla çölleri göl et
Arada bir, limon gibi sık beni.
İşe yaramazsam yüksel güneşe
Bağla etlerimi tel tel güneşe
İstediğin derecede yak beni.