Bu felâketin mikrobunu tayinde kat'î teşhis, riyazî bir emniyetle şudur:
Devrim dedikleri hadisenin ulvî kıymetleri ezip tepelemesi ve ruhları bomboş bırakması yüzünden meydana gelen âfet!... Artık susuz insana gaz içerek nefsini tatminden başka yol kalmamakta; muvazeneli aşk yerine kuduz şehvet, ulvî zevk yerine süflî ihtilâç, hâkim erkeklik yerine mahkûm takallüs geçmektedir.
Bu vaziyette, herşeyden evvel kaybedilen, olanca mâna ve esrariyle kadındır. Dünkü ve bugünkü nesillerin kadına ne gözle baktığını ve onda ne gördüğünü, dünkü ve bugünkü ressamın çizgilerinde açıkça okuyabilirsiniz.
Dünkü kadın, mahfaza içinde mahfaza, perde ardında perde, binbir mefkûreleştirme vasıtasının sakladığı sonsuz bir kıymet gibi, erkek ruhuna nakşedilmiş, çözülmesi gereken bir şifre, bir bilmece, bir sırdı. Bugünkü ise 50-60 kilo, derisi yüzülmüş cılk et ve bütün tılsım nahiyeleri galiz birer maddecik halinde, sadece gaseyan ettirmeye memur bir cîfedir. Böyle olduğu içindir ki, ressamın gözünde, eski muhteşem muamma olmak haysiyetini kaybetmiş ve bıçakla yarıla yarıla boş yere cevheri aranan bir tohum gibi (dekompoze-terkibi altüst) bir mahiyet almıştır.