Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gülay

Gülay
@gulayk_
Yaşamaklardan sıkılan*
İstanbul
21 okur puanı
Ağustos 2021 tarihinde katıldı
"Bu durum içerde ister istemez bazı alanlarda zengin edeceklerinin işlerini kolaylaştırmak için tekeller kurmaya zorlar hükümetleri... Devlet işletmelerinin zararına katılmadan kaymağını alarak, fazladan pazarı tekel şartları içinde tutarak iş yapanlar, Batı anlamında kapitalist olamazlar. Bunlar ne kadar çok zenginleşirse, devleti o kadar
Sayfa 235
Reklam
"...Bu konuda Leo Löwenthal ve arkadaşlarının 1950 öncesinde, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki gazetelerin yayın politikasına ve ortalama Amerikan insanının yaşadığı sorunları duyuran, ama bunların nedenlerini anlamasına yardımcı olamayan habercilik anlayışının antidemokratik bir kültürün oluşumuna bilinçsizce yaptıkları katkıya ilişkin araştırmaları çok ilginçtir. Löwenthal ve arkadaşları yorumsuz/factual habercilik anlayışına dayanan liberal gazetecilik geleneğinin dünyayı sorunlarla dolu bir dünya olarak algılattırdığını; bu sorunların değiştirebilir toplumsal ilişkilerden kaynaklandığını söylemeyi ise yorumculuk saydığı için, bir yığın sorunla karşı karşıya kaldığını düşünen ama bunları açıklayabilecek bilgilenme düzeyinden yoksun bırakılan ortalama insanın yalnızlık duygusuna ve korkuya kapıldığını ileri sürmektedir. Bu durum Löwenthal ve arkadaşlarına göre, bugünkü basının habercilik politikasının tutucu bir radikalleşmeye yol açmasına neden olmaktadır. Sağa yönsemeli radikalleşme ise, baskıcı siyasal hareketlerin toplumda kolay taban bulmasını sağlamaktadır."
Sayfa 58

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Kafamı kaldırdım, Kuzey Denizi’nin üzerinde, gökyüzünde yüzen kara bulutlara baktım ve o zamana kadar yaşamımın akışında yitip gitmiş olan şeyleri düşündüm. Uçup gitmiş saatleri, ölmüş veya yitmiş insanları, bir daha dönmeyecek düşünceleri."
"Zenginliğin ve toplumsal statünün gücünü çok erken yaşta öğrenen Chaplin, bunların getirdiği rahatlıklara ulaşmak için epey uğraşmak ve beklemek zorunda kalmıştı. Yarattığı serseri 'küçük adam' karakteriyle, bir yandan mutlu azınlığın rahat ve pırıltılı yaşamının çekiciliğini gösterirken, öte yandan da aynı yaşamın boşluğunu ve anlamsızlığını, bu insanların bencilliğini, acımasızlığını anlatıyordu. 'Küçük adam' ya da Fransızların taktığı ve ülkemizde de kabul görmüş olan adıyla Şarlo, çocuksu bir kıskançlıkla bu yaşama katılmak, uyum sağlamak konusunda büyük çaba sergiler. Üst sınıflara özenen bu karakter, onlardan 'araklanmış' giysileri içinde, yoksulluğun ve küçümsemenin acı gerçeğini cesurca reddetmeye çalışır. Davranışları da bu duruma uygundur. Örneğin Yumurcak'ta Şarlo, parmakları olmayan eldivenini zarif bir edayla çıkarır ve yarı içilmiş izmariti, sigara tabakası olarak kullandığı konserve kutusundan aynı incelikle alır. Zenginlerin arasında kibar olmaya çabalar; ama hep boğazına bir şeyler kaçar ve güç durumda kalır, bastonu sağa sola takılır, bin bir kargaşaya neden olur. Ne denli berbat bir duruma düşerse düşsün, en büyük kaygısı bastonunu arayıp bulmak, melon şapkasını başına geçirip kravatını düzeltmektir. Tüm çabaları ve iyi niyetli girişimleri sonuç getirmez: Hep özendiği çevrenin dışında kalmaya mahkûmdur."
Sayfa 120
Reklam
"Hakkın bununla ne ilgisi var?" diye soruyla cevap verdi bana. "Bakın şu kitaplara." Eliyle küçük ofisinin duvarlarında dizilmiş cilt cilt kitabı gösterdi. "Bütün okumalarım, araştırmalarım bana gösterdi ki hak başka şeydir, hukuk başka şey. Gidin istediğiniz avukata sorun. İsterseniz bunun doğru olup olmadığını öğrenmek için hukuk fakültesine gidin. Sonunda dönüp dolaşıp hep bu kitaplara döneceksiniz. Hukuk kitaplarına."
Sayfa 42
"Tüm insanlık gibi bu iki hanım da makineye bağlı; tek farkla, bunlar makinenin en tepesinde oturuyorlar."
Sayfa 52
"İçinde yaşadığım toplumu, insanların yüzleri üzerinden daha yakından görmeye ve derinlerdeki ürkütücü gerçekleri fark etmeye başlamıştım."
Sayfa 59
565 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.