Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gülay

Gülay
@gulayk_
Yaşamaklardan sıkılan*
İstanbul
21 okur puanı
Ağustos 2021 tarihinde katıldı
"Mutluluğumu yitiririm diye kormuşum meğerse... Kendi kendimizle yalnız kaldığımız zamanların mutluluğunu... İnsan gerçekten mutlu olayım derse, üstüne yüklenen sorumluluğun gereğini sonuna kadar yerine getirip kurtulmalıdır. Gerçek hürlük budur bence... Korkuya... Hatta ölüme karşı gerçek direnci veren hürlük!"
Sayfa 264
Reklam
"Bu anda yüzüme vuran darağacı gölgesi, suikast suçlusu olduğumdan değildir Emincim... Büyük suçun gölgesidir bu... Tarihin örneğini yazmadığı kurtlar boğuşmasına girip yenik düştük. Kurtlukta düşeni yemek kanundur."
Sayfa 237
"Bu durum içerde ister istemez bazı alanlarda zengin edeceklerinin işlerini kolaylaştırmak için tekeller kurmaya zorlar hükümetleri... Devlet işletmelerinin zararına katılmadan kaymağını alarak, fazladan pazarı tekel şartları içinde tutarak iş yapanlar, Batı anlamında kapitalist olamazlar. Bunlar ne kadar çok zenginleşirse, devleti o kadar
Sayfa 235

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"...Bu konuda Leo Löwenthal ve arkadaşlarının 1950 öncesinde, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki gazetelerin yayın politikasına ve ortalama Amerikan insanının yaşadığı sorunları duyuran, ama bunların nedenlerini anlamasına yardımcı olamayan habercilik anlayışının antidemokratik bir kültürün oluşumuna bilinçsizce yaptıkları katkıya ilişkin araştırmaları çok ilginçtir. Löwenthal ve arkadaşları yorumsuz/factual habercilik anlayışına dayanan liberal gazetecilik geleneğinin dünyayı sorunlarla dolu bir dünya olarak algılattırdığını; bu sorunların değiştirebilir toplumsal ilişkilerden kaynaklandığını söylemeyi ise yorumculuk saydığı için, bir yığın sorunla karşı karşıya kaldığını düşünen ama bunları açıklayabilecek bilgilenme düzeyinden yoksun bırakılan ortalama insanın yalnızlık duygusuna ve korkuya kapıldığını ileri sürmektedir. Bu durum Löwenthal ve arkadaşlarına göre, bugünkü basının habercilik politikasının tutucu bir radikalleşmeye yol açmasına neden olmaktadır. Sağa yönsemeli radikalleşme ise, baskıcı siyasal hareketlerin toplumda kolay taban bulmasını sağlamaktadır."
Sayfa 58
"Kafamı kaldırdım, Kuzey Denizi’nin üzerinde, gökyüzünde yüzen kara bulutlara baktım ve o zamana kadar yaşamımın akışında yitip gitmiş olan şeyleri düşündüm. Uçup gitmiş saatleri, ölmüş veya yitmiş insanları, bir daha dönmeyecek düşünceleri."
Reklam
"Zenginliğin ve toplumsal statünün gücünü çok erken yaşta öğrenen Chaplin, bunların getirdiği rahatlıklara ulaşmak için epey uğraşmak ve beklemek zorunda kalmıştı. Yarattığı serseri 'küçük adam' karakteriyle, bir yandan mutlu azınlığın rahat ve pırıltılı yaşamının çekiciliğini gösterirken, öte yandan da aynı yaşamın boşluğunu ve anlamsızlığını, bu insanların bencilliğini, acımasızlığını anlatıyordu. 'Küçük adam' ya da Fransızların taktığı ve ülkemizde de kabul görmüş olan adıyla Şarlo, çocuksu bir kıskançlıkla bu yaşama katılmak, uyum sağlamak konusunda büyük çaba sergiler. Üst sınıflara özenen bu karakter, onlardan 'araklanmış' giysileri içinde, yoksulluğun ve küçümsemenin acı gerçeğini cesurca reddetmeye çalışır. Davranışları da bu duruma uygundur. Örneğin Yumurcak'ta Şarlo, parmakları olmayan eldivenini zarif bir edayla çıkarır ve yarı içilmiş izmariti, sigara tabakası olarak kullandığı konserve kutusundan aynı incelikle alır. Zenginlerin arasında kibar olmaya çabalar; ama hep boğazına bir şeyler kaçar ve güç durumda kalır, bastonu sağa sola takılır, bin bir kargaşaya neden olur. Ne denli berbat bir duruma düşerse düşsün, en büyük kaygısı bastonunu arayıp bulmak, melon şapkasını başına geçirip kravatını düzeltmektir. Tüm çabaları ve iyi niyetli girişimleri sonuç getirmez: Hep özendiği çevrenin dışında kalmaya mahkûmdur."
Sayfa 120
"Hakkın bununla ne ilgisi var?" diye soruyla cevap verdi bana. "Bakın şu kitaplara." Eliyle küçük ofisinin duvarlarında dizilmiş cilt cilt kitabı gösterdi. "Bütün okumalarım, araştırmalarım bana gösterdi ki hak başka şeydir, hukuk başka şey. Gidin istediğiniz avukata sorun. İsterseniz bunun doğru olup olmadığını öğrenmek için hukuk fakültesine gidin. Sonunda dönüp dolaşıp hep bu kitaplara döneceksiniz. Hukuk kitaplarına."
Sayfa 42
"Tüm insanlık gibi bu iki hanım da makineye bağlı; tek farkla, bunlar makinenin en tepesinde oturuyorlar."
Sayfa 52
"İçinde yaşadığım toplumu, insanların yüzleri üzerinden daha yakından görmeye ve derinlerdeki ürkütücü gerçekleri fark etmeye başlamıştım."
Sayfa 59
"Dalgın olduk mu gerçek benliğimizle davranıyoruz."
Reklam
"...bu öyle yaygındı ki başka türlüsünü bilmiyordum zaten ve ebeveynlerim gibi ben de bunu kanıksamıştım artık. Bu konuda faaliyete geçmek bir yana dursun, sistemin ne kadar adaletsiz olduğuyla ilgili esip gürlemişliğim bile yoktu. Şimdi düşününce, sanırım öfkelenmememin nedeni özgüven eksikliğimdi; üstümde tahakküm kuranların dünya görüşünü benimsemişim."
Sayfa 91
Makalede Hemingway'in yaygaracı dış görünüşünün altında yatan yetersizlik hissini incelemiştik. Kabuğunu sertleştirmiş, kendisini sürekli boks, açık deniz balıkçılığı ve avcılık gibi zor, erkeksi faaliyetlerle meşgul etmiş olsa da General Lanham'a yazdığı mektuplarda kırılgan ve çocuksuydu. Gerçek olana -güçlü ve cesur ordu liderine- hürmet duyuyor, kendisinden "ödlek bir yazar" şeklinde söz ediyordu. Kendisinin yazar kimliğine ne kadar hayran olsam da topluma gösterdiği yüzünden hoşlanmıyordum -fazla sinir bozucu, fazla erkeksi, empati yoksunu ve sarhoştu. Mektuplarını okuduğumdaysa dünyadaki gerçekten dayanıklı ve cesur yetişkinlerin büyüsüne kapılmış, daha yumuşak, kendini eleştiren bir çocukla karşılaştım.
Sayfa 196
"Kendini yaratmak büyük gurur kaynağıdır ama bir yandan da insanda temelsizlik hissi uyandırıyor. Pek çok yetenekli göçmen çocuğu tanıdım, kendilerini bataklıkta yetişen zambaklar olarak görüyorlardı- güzel ama derin köklerden yoksun çiçekler."
Sayfa 13
"Karıncalardan faydalanmak, onları yönetmek, kaba güçle olacak iş değildi. Onları ne aç bırakacak ne çok doyuracaksın. Ne çok yoksul ne çok zengin olacaklar. Onları düşündürmemek için her bir şeyi yapacaksın. Karıncalığın huyunda baş kaldırma, değiştirme, kırmızı sakallı olma huyu vardır. Onlara gece gündüz fil olma düşü kurdurmanın yolunu bulacaksın... Onlara böylelikle karıncalıklarını unutturacaksın..."
Sayfa 114
"Biliyorum, ben de biliyorum şu insan yaratığının her şeyi berbat ettiklerini. Tanrı hiçbir yaratığı onlara benzetmesin. Onlar gibi, tanrı hiçbir yaratığı ölüm karşısında delirtmesin. Biliyorum, onların işi doğumlarından ölümlerine kadar kendilerinden, ölümden, gerçeklerden kaçmak. Ve bu kaçıştan, korkudan dolayı önlerine ne çıkarsa yok etmek..."
Sayfa 79
171 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.