Güzel Tehlike kitabında Michel Foucault, bizi dostumuzun dinlemesi ile doktorun dinlemesi arasında bariz derecede işlevsel farklar olduğunu şöyle anlatır: “Hekim, özellikle de cerrah, ki ben de cerrah çocuğuyum, konuşmaz, dinler. Başkalarının konuşmasını dinler ama ciddiye almak için, ne demek istediğini anlamak için değil, o konuşmada bedensel
hayykitapKitabı okudu
Bir yeri güzel yapan şey içindeki insanlardır. Ve o güzellikleri de ancak yaşayan insanlar görebilir. Benim güzellikten kastım ise: O evde yaşanan anılar, biriktirilen hayaller, kurulan bağlar, hissedilen duygular ve söylenen sözlerdir. Bu güzellikler de yalnız aynı evin içinde yaşayan insanlar arasında bulunur. Onlara özeldir bu güzellikler. Ve yalnız onların tatması gerekir bu güzelliği.
Reklam
Ailede hasarlı bireyin olması, sadece aile bağlarını onarmakla kalmaz, aynı zamanda diğer aile fertlerinin hayatlarında başarı ve bereket vesilesi olur; onlara ilahi destek ve yardımların ulaşmasını sağlar; onların başına gelebilecek başka türlü musibetleri önler. Tirmizi'de geçen bir rivayete göre Resulullah Efendimiz (sav) "Sizler, zayıflarınız sebebiyle yardıma ve rızka mazhar kılımıyorsunuz "buyurmuştur. Hadis âlimlerine göre buradaki 'zayıflarınız sebebiyle' ifadesinden üç şey anlaşılabilir. Birincisi 'onların aranızda olmaları sayesinde', ikincisi 'onların bakımını ve görümünü yapıyor olmanız sebebiyle' ve üçüncüsü 'onların duaları bereketiyle'dir. Nesai'de geçen bir rivayete göre de Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah bu ümmete zayıfları sebebiyle, onların duaları, namazları ve ihlasları hatırı için yardımlarda bulunur." Zayıfların, hastaların ve musibetzedelerin ibadet ve duaları daha halis ve ilahi kabule daha yakındır. Onların içinde bulunduğu zor durum ve makbul duaları sayesinde diğer aile fertlerinin üzerindeki bela ve zorluklar kaldırılır. Konuyla ilgili bir başka hadis şöyledir: "Şüphesiz kişiye bakmakla yükümlü olduğu kimselerin ihtiyacı ölçüsünde Allah'ın yardımları erişir." (Camiussağir, Hadis No. 2120).
Sayfa 125Kitabı okudu
Destek tesellisi
Güzel Tehlike kitabında Michel Foucault, bizi dostumuzun dinlemesi ile doktorun dinlemesi arasında bariz derecede işlevsel farklar olduğunu şöyle anlatır: "Hekim, özellikle de cerrah, ki ben de cerrah çocuğuyum, konuşmaz, dinler. Başkalarının konuşmasını dinler, ama ciddiye almak için, ne demek istediğini anlamak için değil, o konuşmada bedensel bir arızanın, organik bir hastalığın belirtilerini bulmak için dinler. Hekim dinler, ama muhatabın sözünü delip geçerek onun dilsiz hakikatine ulaşmak için dinler. Hekim konuşmaz, eylemde bulunur, yani dokunur, araya girer. Sarf ettiği sözler, teşhis ve tedaviyle ilgili kısacık değinilerden ibarettir. Hekim tek kelimeyle hakikati söylemek ve reçeteyi yazmak için konuşur. Dolayısıyla hekim nadiren konuşur. Hiç şüphe yok ki söz, klinik tıp pratiğinde işlevsel olarak çok değersizdir. "Musibetler içerisindeki insanın da kendisini dinlemesi, başına gelenleri yorumlaması esastır. Ancak kendini dinleme ve başına gelenleri anlama etkinliğinde kişi kendine dost mu yoksa hekim mi olacaktır? Bir diğer taraftan Rabbimiz de bizi daima dinler, ama O'ndan isteyip bekledik lerimizi mi, yoksa istemeyi ve dilemeyi ihmal ettiğimiz gerçek ve sözsüz ihtiyaçlarımızı daha önemser?
Sayfa 117Kitabı okudu
Bağımsız Türk Devletlerinin İdari Düzeni Sevindirici mi? Bağımsızlık almış olan Türk devletlerinin Rusya'dan tamamen kopup kopmadıkları hakkında bir iki sahife önce yazmıştım. Fakat bu Türk devletleri Ruslardan tam kurtulsalar bile, çekecekleri sıkıntı uzun zaman devam edecektir. Bu sıkıntıların başında hazinelerinin bulunmamasıdır. 1920
Bkz; Tokayev Kazakistan'ı...
Rusya daha elini Türk devletlerinden tam olarak çekmiş değildir. Hudut boylarında ve memleket içindeki kışlalar hâlâ Rus asker ve ordu birlikleriyle doludur. Bir devletin kendi ordusu bulunmadığı halde, eski sömürücüsünün ordusu bulunur ve onun hudutlarını bu yabancı ordu denetlerse, o memleket tam olarak istiklaline kavuşmuş olamaz.
Reklam
100 öğeden 51 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.