Sana sadece “günaydın” dediği halde nasıl da gerildiğin insanlar olmuştur hayatında.
Oysa sadece “günaydın” demiştir, selamlamıştır seni… Ancak nedense kendini coşkulu, tatlı ve iyi hissetmemişsindir. Neden? Çünkü sadece “günaydın” dememiştir de ondan. Bu basit, kısacık sözcüğün içinde seninle alay etmiş, üzerine basmış, eleştirmiştir belki… Gözüne görünmemeni ne çok istiyordur aslında. Keşke oralarda hiç olmasan… Seni her sabah görmekten memnun olmadığını işitmişsindir o “günaydın”ın içinde… halbuki baktığında ne kadarda iyi niyetli bir kelimedir değil mi? Ancak işin büyüsü sestedir. Sesler, niyetler, hisler, temenniler sözcüklerin etrafını sarıp sarmalayan yagmur yüklü bulutlardır. Karşı taraf, üzerine yağan şeyin ne olduğunu anlar ve bilir mutlaka… sesler, sözün kaderini değiştirir. İyi niyetli bir sözün kaderi, olumsuz tecrübelere dönüşebilir.