"Kelimelere ruhunun çekicini indirmeyen şair, tuvale, fırça ve boya vasıtasıyla dış veya iç âlemin şahsi yorumunu veremeyen ressam, gerçek sanatçı olamaz ve kalıcı esere ulaşamaz."
Bir insanın ruhunun da doğum ve ölümleri var. İnsan, daha nice kez doğar ve uyanık durmazsa, nice kez ölür. Dirilişlere ve ölüşlere gebe kalır ruh boyuna. Ve bunun gerçek neşe ve hüznüyle çalkalanır durur. Kalp kararır, ışır. Ruh, aydınlanır, sararır solar. Dışimızda olduğu gibi içimizde de nice geceler ve gündüzler, fecirler ve alacakaranlıklar birbirini koğalar. Bütün mesele, alınyazısını dolduran bütün bu ak ve kara oluşların son hesabında, kârlı çıkmakta.
Kimi zaman çeşitli kültürel eklemeler öykülerin iskeletini bozar. Örneğin, (geçmiş birkaç yüzyılın diğer masal derleyicileri arasından) Grimm Kardeşler'i ele aldığımızda, o zamanın bilge kişilerinin (öykü anlatıcılarının) bazen bu dindar biraderlerin hatırına öykülerini "saflaştırdıkları" yönünde kuvvetli şüphelerle karşılaşırız. Zamanın seyri içinde eski pagan simgeler Hıristiyan olanlarla kaplanmış, öyle ki, bir masaldaki yaşlı şifacı kötü bir cadı haline gelmiş, bir hayalet meleğe dönüşmüş, bir erginleme maskesi ya da peçesi bir mendil olmuş ya da Güzel (Gündönümü şenliği sırasında doğan çocuklara verilen geleneksel isim) adındaki çocuğun ismi Schmerzenreich [Gamlı] olarak değiştirilmiştir. Cinsel öğeler atılmıştır. Yardımcı yaratıklar ve hayvanlar çoğu kez ifrit ve cinlerle yer değiştirmiştir.
Günümüzde Hiristiyanlığın birçok dini töreni ve bayramı vardır ve bunların bazıları güneş temellidir. Bunların arasında en dikkate değer olanlarından biri de Noel'dir. Tylor, "Güneş Tanrısı Mithra'ya tapınmayla bağlantılı olarak 25 Aralık'taki (VIII Kal. Jan.) Romalıların kış gündönümü kutlaması, MS 273 dolaylarında Aurelian tarafından bu şekliyle başlatılmış gibi görünüyor. Bu festival gününe 'Fethedilmemiş Güneşin Doğum Günü' denir. Tarihsel bir gerekçeyle olmasa da sembolik uygunluğu nedeniyle Batı Kilisesi tarafından İsa'nın doğumunun yıldönümü Noel Günü olarak kabul edilmiş ve bu kabul zamanla doğu kiliselerine de geçmiştir. Tarihi bir olay olarak geçerli olan veya devam eden hiçbir eski Hıristiyan geleneği bu duruma dayanak oluşturmuyor," der.