328 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Yelkenleeeer foraaaaa!
Yeni ufuklara açılan yelken değil yelkenler arıyorsanız bu kitabı kesinlikle okumalısınız. Kitabın donanınımı şöyle kısaca özetleyeyim kitabın notlar kısmı yaklaşık 40 sayfa ve bunun %80'inde kaynak olarak gösterilen makale başlıklarına yer verilmiş. Devasa bir araştırmanın süzgeçten geçirilmiş hali. Okumaya başladığınız ilk andan itibaren bir ütopyada yaşadığınız gerçeğiyle aydınlanıyorsunuz. Evet şaka değil gerçek. Şu an bu incelemeyi okuduğunuz alet ister tablet ister telefon ister bilgisayar olsun üçü de 20. yüzyılın başlarının ütopyasıdır. Ütopyayı istemek ütopik değildir... Ütopyayı istemenin en basit faydası (tabi zararı da) bizim "Overton Pencere"mizdeki kabul edilebilirlik çerçevesini genişletiyor olması. "Akıl Almaz" ve "Radikal" dediğimiz şeylerin olabilme ihtimalini bize gösteriyor. Şunu farkettim toplum mühendisliğinde "Overton Pencere"si Türkiye'deki siyasi partiler çok fazla kullanıyor. Gelelim kitabın ana fikrine "Temel Gelir Hakkı". Kitapta zekat kelimesinin 'Z'si geçmezken, kitap sanki zekatı derinlemesine anlatıyor. Ütopya kabul edilen şey M.S. 7. yüzyılda tüm müslümanlara farz kılınmış. Gerçek mana bu benimsenmiş olsaydı şu an yaşadığımız ütopyayı hayal dahi edemiyorum. Yoksulluğun kökü kazınırdı. Yoksulluk bir zeka sorunu değil, nakit sorunudur. Üst sınıfın açgözlülüğünün bir sorunudur. Kesinlikle ve kesinlikle yatırım tavsiyesidir.
Gerçekçiler İçin Ütopya
Gerçekçiler İçin ÜtopyaRutger Bregman · Domingo Yayınevi · 2018145 okunma
Descartes'in söylediği gibi, filozoflar yanlış soruyu sorup durmuşlardı. Bir cismi hareket halinde tutan şeyin ne olduğunu sormuşlardı; bunun yerine onu durduran şeyin ne olduğunu sormak gerekiyordu.
Reklam
Nihayet öldük işte. Şimdi bunun da hiçbir sorunu halletmediğini görecekler.
Öfke Kontrolü üzerine "Tuz ve su" hikâyesi
Hintli bir yaşlı usta, çırağının her şeyden sürekli şikayet etmesinden bıkmıştı. Bir gün çırağını tuz almaya gönderdi. Yaşamındaki her şeyden mutsuz olan çırak döndüğünde, yaşlı usta ona, bir avuç tuzu, bir bardak suya atıp içmesini söyledi.   Çırak, yaşlı adamın söylediğini yaptı ama içer içmez ağzındakileri tükürmeye başladı.   "Tadı nasıl?" diye soran yaşlı adama öfkeyle "Acı" diye yanıt verdi.     Usta kıkırdayarak çırağını kolundan tuttu ve dışarı çıkardı. Sessizce az ilerideki gölün kıyısına götürdü ve çırağına bu kez de bir avuç tuzu göle atıp, gölden su içmesini söyledi.   Söyleneni yapan çırak, ağzının kenarlarından akan suyu koluyla silerken aynı soruyu sordu:   "Tadı nasıl?" "Ferahlatıcı" diye yanıt verdi genç çırak. "Tuzun tadını aldın mı?" diye soran yaşlı adamı, "Hayır" diye yanıtladı çırağı.   Bunun üzerine yaşlı adam, suyun yanına diz çökmüş olan çırağının yanına oturdu ve şöyle dedi:   "Yaşamdaki acılar tuz gibidir, ne azdır, ne de çok. Acının miktarı hep aynıdır. Ancak bu acının acılığı, neyin içine konulduğuna bağlıdır. Acın olduğunda yapman gereken tek şey, acı veren şeyle ilgili duygularını genişletmektir. Onun için sen de artık bardak olmayı bırak, göl olmaya çalış."
Hepimizin de şu ya da bu şekilde travma yaşadığımıza kesinlikle inanıyorum. Kusursuz ana babalar, kardeşler,komşular, arkadaşlar dünyası dışında nasıl olur da böyle şeyler yaşamazdık? Sonra çoğu şeyin bağlı olduğu, bu travmaya nasıl tepki gösterdiğimiz sorusu var: bu travmayı kabullenmemiz ya da bastırmamız ve bunun başkalarıyla olan ilişkilerimizi nasıl etkilediği. Bazıları travmayı kabul edip onu hafifletmeye uğraşıyor, bazılarıysa yaşamlarını travma görmüş başkalarına yardım ederek geçiriyor ve bir de esas kaygısı, ne pahasına olursa olsun kendilerine daha fazla zarar verilmesinden kaçınmak olanlar var. Bunlar acımasız olanlardır ve dikkat edilmesi gereklidir.
Sayfa 52 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Vaksin olunarkən ))
Sonra havalar soyudu. Ah, bu yarpaqları saraldan, qanımı qaraldan payız! Neçə xəngəl qonaqlığı çıxdı əlimdən! Səhər tezdən durub getdim evimizin yanındakı poliklinikaya. Dünəndən elektron növbə götürmüşdüm. İçəri girib gözləmə otağındakı stullardan birində əyləşdim. Nə yalan deyim, həyəcanlı idim. Bir az da qorxurdum. Gözləmə otağında məndən başqa
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.