Oscar Wilde kendisi için: 'Hayatımın en büyük dramı nedir, biliyor musunuz? Ben bütün dehamı yaşamıma harcadım; yapıtlarıma yalnızca yeteneğimi harcadım.' demiş.
Söylediklerinde o kadar haklı ki. Yaşantısını okumak, öğrenmek; kitaplarından daha çok ilgimi çekiyor. Bu eserinde de bu öğrenme ihtiyacımın içindeki en merak ettiğim nokta olan Lord
Kitabı,13 yaşında bir erkeğe böyle taze duygular beslemesi çok normal diyip kimi zaman gülerek, ergenlik yıllarımı da zihnimde canlandırarak okudum ilk sayfalarını. Fakat ilerledikçe gördüm ki bu korkunç bir saplantı halini almış, bir kadın olarak en gurur kırıcı şeylerin bile artık göz ardı edildiği bir boyuta ulaşmıştı. Bana göre aşk bu değil, böyle değil, olmamalı da. Aşk dediğin yüceltmeli kadını ve onunla birlikte yüceldiğini hissettirmeli. Günümüzde de sıkça rastlanılan bir durum aslında; seni seveni fark etmemek, hiç olmamış gibi davranmak, bir süre sonra da unutmak... Ama bu kitap çok daha fazlası, günümüzle bile kıyaslanamayacak derin bir tutku. Beni en çok etkileyen ve üzen kısmı ise; Çocuğum öldü dün gece- diye başladığı cümleler ve devamıydı... Kesinlikle tavsiye ediyorum.
İnsan, ''Pardon ama yanlışlıkla özledim'' de diyemiyor ki.
Bir diyebilse... Bir cesaret edip hatırlayabilse özlediklerini çok şey değişecek.
Ama diyemiyor.
''Pardon da, yanlışlıkla özledim. Bir ölüp çıkacaktım'' diyebilmeyi çok isterdik, eminim.
Bir hatırlayıp çıkacağım, söz.
Bugün, kısacık (kısalığına şu an vakıf olduğum) altı yıl
Yıldırım Bâyezid esir düşünce, başlangıçta Timur tarafından iyi karşılandı. Ancak oğlu Çelebi Mehmed tarafından kaçırılmak istenmesi üzerine, güvenlik tedbirleri artırıldı ve Yıldırım demir bir kafese konuldu. Bazı tarihçiler demir bir kafesin olmadığını, bunun bir tahtırevan olduğunu iddia ederler. Daha Osmanlı döneminde yazılan tarih