Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
Öncəliklə bu kitab haqqında bunu deyə bilərəm ki,80 səhifədən ibarət olub içində bir dünya yatan kitabdır. 1 saatımı aldı,ancaq unuda bilməyəcəyim şeylər qazandırdı mənə. Kitabın gedişatına baxdıqda heç de yad gəlmədi. Çünki indiki zamanda insanların əksəriyyəti də belədir. Sırf xarici görünüşü normal deyil deyə və ya haqqında pis bir şey eşitdiyi üçün başlayırlar alçaltmağa. Gonbulun (Elizabethin) seçdiyi yolu,etdiyi hərəkətlərin əsla tərəfdarı deyiləm. Ancaq birini sevməyə,onun həyatını bəyənməyə bilərik. Özümüzü onun yerinə qoyub "mən olsam etməzdim" deməklə deyil. Hər kəs hər kəsə hörmət etməlidir. Ac olanda Gonbul kömək etdi,
məhkum qalanda Gonbul kömək etdi. Sonda onu fahişəliyinə görə "ağlı olardı etməzdi" dedilər. Həyatda insanlarda belədir, işləri həll olana qədər ən pozğun insan belə gözlərində müqəddəs olur. Sonda isə ağlı olardı etməzdi olur. Gonbula sonda ürəyim ağrıyırdı:( Hər kəsi qınamağa gücləri çatan,hər kəsi alçaltmağdan çəkinməyən insanları qarşınıza qoyaraq bu kitabı oxumaq lazımdır. bəlkə qınamaqdan, alçaltmaqdan əl çəkərlər.
Ara ara içinde güzel hikâyeler bulduğum genellikle bana çok hitap etmeyen bir kitaptı. Özellikle hikayelerin son kısmındaki bağlama dikkat etmek gerekiyor. Bazı hikâyeler de hangi sonuç çıkarıldığını tam olarak idrak edemedim için kitap bana çok çekici gelmemiş olabilir.
19. yüzyıl Fransa'sının bizlere çok tanıdık gelebilecek ve günümüzde karşımıza çıkabilecek bir yönünü, rahatsız edici olabilecek bir konuyu gayet akıcı ve yer yer esprili, eğlenceli şekilde anlatan, bir dünya klasiği olmasına rağmen eğlenceli oluşu ve olay örgüsüyle seçici ve çabuk bıkabilen bir okurun ilgisini çekebilecek edebiyat ziyafetinden bir parçanın bulunabileceği bir kitap
Jean ve Pierre kardeşler fakat nasıl kardeşler ?
Pierre annesinin sırrını öğreniyor.
Güzel bir romandı. Kısa ve akıcı.
Direk fransızca olarak okudum elimde orijinali mevcut olduğu için.
Beğendim.
~~
Jean’e bir adamdan miras düşüyor. Anne babası araştırdıklarında eski arkadaşlarından geldiğini ve o arkadaşları onları çok sevsiği için mirası Jean çoçuklarına bıraktıklarını düşünüyorlar (Pierre ve babası) fakat Annesi nedenini daha iyi biliyor..
Pierre düşünmeye başlıyor neden ona miras gelmediğini, sonuçta Jean kardeşinden daha büyük. Şüphelenmeye başlıyor, araştırıyor ve aslında o adamın kardeşinin babası olduğunu anlıyor. Annesi yıllardır bu sırrı saklamış fakat Pierre bunu fark ediyor ve annesine kötü davranmaya başlıyor.
Jean olayı fark edince, tatsızlık çıkmaması için doktor olan Pierre kardeşine Amerikadan iş buluyor ve onu kendilerinden uzaklaştırıyor yıllardır babası zanneden Mr. Roland fark etmesin diye..
~~
Üzücü bir hikaye..
Kimler yoktur ki Maupassant'ın dünyasında: Köylüler, askerler, masalarında geviş getirip gırtlaklarına kadar kırtasiyeciliğe batmış bürokratlar, genç burjuva bohemler, hanımefendiler, taşra eşrafı, hali vakti yerinde ama gözlerini hırs bürümüş çiftçiler, açgözlü küçük burjuvalar, genelev sahipleri ve fahişeler, denizciler, rahibeler, doktorlar… 19. yüzyılın ikinci yarısında Fransa'da yaşayan hemen herkes, çürümeye yüz tutmuş bir toplum tablosunu tamamlar!
Anlaşılacağı gibi, giderek değişen dünya düzeni karşısında Maupassant'ın karamsar, daha doğrusu dehşet dolu bir bakışı vardır. Burjuva hayatına duyduğu tiksintiyle Romantizm, varolanları olduğu gibi yansıtma isteğiyle Naturalizm ve genel bir eğilim olarak da Realizm karışmıştır hikâye ve romanlarına. Paranın ve maddi değerlerin peşinde koşan burjuva insanının ahlaki sorumluluklarından sıyrılıp “iki ayaklı bir hayvana” evrilmesinden duyduğu korkular kimi zaman Poe tarzında fantastik hikâyeler yazmasına yol açacaktır…
Pierre ve Jean, Maupassant'ın en derinlikli, eleştirel bakışını toplumun ücralarına kadar genişlettiği sarsıcı romanlarından biri...
In this story,there are Marxist theory and also feminism are included: The lady’s
unchosen scenarios that she has been forced to go through, the oppression by men and social
perception towards women, were not equal with men at all.
In my own opinion, i do believe that Jeanne gives the fake necklace to Matilde on purpose. Imagine,
in a such period that social class differences are at top of the world living, and everybody has
prejudices over people due to this issue, you can not really trust a lower class member. Not because
you’d have a legit reason for not to but because the cultural perception wants you to think that way.
So, thinking about Jeanne, a high class member, who is not even aware of Matilde’s absent for 10
years; does it make a sense that she would trust her and share her precious jewelry? We know that is
not possible when you think about this deeply. I think she gives fake jewelry to make fun of her and
to humiliate her even more. Because high social members are people who know and are aware of
what is and is not fake, so she knew that Matilde was going around the party wearing a fake necklace
and everybody will notice it. The attention on her wasn’t because of she was so beautiful and such. It
was because they were humilating her with their gaze. Poor Matilde.
Social class differences are like the pen of our destiny. The author how beautifully and exactly tells
that difficult period was a chaos that continuing in ignorance; Marxism resists against oppressed
weak, poor objectification, alienation, otherness, control and uncontrol classes, majority, unspoken
truth, and hegemony . As known as the author usually uses realism ideologies on his works it is no
surprise!
Podcast: Güzel Dost, Guy de Maupassant
Podcasti dinlemek için YouTube linki:
youtube.com/...2crZxL7Oks&t...
Selam kitapçokseverler. Bu bölümde Guy de Maupassant’ın başarıya ulaşmak için her şeyi mübah gören zihniyeti yansıttığı ve mizah öğeleriyle yüzümüzde gülümseyişler oluşturduğu Güzel Dost romanını konuşuyoruz.
Romanın kahramanı Georges Duroy üzerinden anlatılan Fransa’da İkinci Cumhuriyet dönemine hakim olan her türlü fırsattan yararlanma zihniyetinin yarattığı, Cezayir ve Tunus’un sömürge haline getirildiği süreçte, siyasilerin ve gazete patronlarının nasıl servet sahibi olduklarını, iş dünyası ile siyasilerin karanlık ilişkilerini, Edgar Allan Poe’nun “aslanlaşma” kavramı üzerinden servet ve ikitidar sahibi olmayı, aile kurumunun uğradığı dejenerasyon ve yozlaşmayı paylaşıyoruz.
Keyifli dinlemeleriniz olması dileğiyle.
Sevgiler.
Dostlukların Son Günü adlı, Selim İleri’ye ait eserin ilk baskısı Bilgi Yayınevi tarafından 1975 yılında yapılmış. “1976 yılı Sait Faik Hikaye Armağanı” Ödülü’nü almayı hak kazanmış bu kitap, on altı öyküden oluşuyor.
Bu öyküler kitaplaşmadan önce Yeni Dergide uzun aralıklarla ayrı ayrı yayımlanmış.
Kitaptaki öykülerin her birini beğenerek,
Birbirinden ilginç 14 öykü...
Betimlemelerinin başarısıyla gündelik yaşamın içindeki hayatların güzel tasvirlerinden oluşan , akıcı anlatımlı hikayeler okumak için iyi bir tercih
Ay Işığı. Klasikler içinde okunması oldukça kolay bir kitap.
Yazarın her öyküde okuyucuya sunduğu sonlar, beklenin aksine aslında hayatın sıradan sonuçlardan ve çıkarımlardan meydan geldiğini gösteriyor bana göre.
Severek okunacak başarılı bir öykü derlemesi.
Ünlü öykücü Maupassant ile ilk tanışma kitabım olan Ay Işığı bende oldukça iyi bir izlenim bıraktı. Öyküleri zevkle ve merakla okudum. Öyküler o kadar yalın ve net ki bazen ani bir tokat yemiş gibi oluyorsunuz. Yazar insanın acımasızlığını, iki yüzlülüğünü, duyarsızlığını ve pek çok insani duyguyu öyküleriyle çarpıcı bir şekilde önünüze koyuyor. Öykü okumaktan keyif alan herkese öneriyorum. Ben de kitaplarını okumaya devam edeceğim. İyi Okumalar.