Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.2
Hepimizin okuması ve okutması gereken bir kitap, Kudüs davamız ve İsrail hakkında bir çok şeyi öğrenebileceğiniz güzel bir eser aynı zamanda. Yazar her yönüyle Kudüs'ü muhteşem tanımlamış ve yıllardır süren bu savaşta neler yapabileceğimizi akıcı bir dille açıklamış. Özellikle günümüzde Kudüs'te yaşanan olayların temelini bilmek açısından okunması gereken bir kitap..
.
. “Bu toprakların bir karışını bile satmam, çünkü bu topraklar bana değil, halkıma aittir. Halkım bu imparatorluğun her karışını kanını feda ederek elde etmiştir? Milletim bu vatanı kanlarıyla korumuştur. Bu toprakları kanlarımızla örteriz de elimizden alınmasına asla izin vermeyiz. O bizden ayrılıp uzaklaşmadan onu tekrar kanlarımızla örteriz. Ben onun hiç bir parçasını veremem. Bırakın yahudiler milyarlarını kendilerine saklasınlar. İmparatorluk parçalandığı zaman onlar, Filistin’i hiç karşılıksız ele geçiribilirler. Bu vatan ancak cesetlerimiz parçalanarak taksim edilebilir. Her ne şekilde olursa olsun bizi parçalamalarına asla izin vermeyeceğim.” II. Abdülhamid
BEYAZ ZAMBAKLAR ÜLKESİNDE Grigory Petrov
TARİHTEN İBRET
Kitaba ilgiyi üstüne çeken bir başlıkla bir bölümle başlanmış Moskova’daki Devlet Tiyatro'sunun duvarlarında oluşan çatlakların bir süre sonra temellerden çatıya uzanarak artmasını zamanında en sağlam bina temeli ahşaptan yapılmasınin ardından gevşek olan zemine kazıklar çakılarak
Kitabı okuduğum yıllarda beni o kadar etkiledi ki Rus edebiyatına olan önyargımı kırmıştı çünkü daha önce okuduğum eserlerin birçoğunda karakter sayısı o kadar fazlaydı ki artık isimleri hafızamda tutmaktan kurguya odaklanamıyordum. Turgenyev bir kişi merkezinde dönemin kuşak çatışmasını oldukça temiz bir anlatımla açıklamış ve nihilizmi romanın içine oldukça güzel şekilde yedirmiş. Benim en sevdiğim 3 romandan ilkidir ve sizlere tavsiye ederim.
Hacmi küçük derinliği büyük olan bir kitap okurken ansiklopedi okuyor hissi oluşuyor. Son derece ağır hemen bitecek gibi değil ama ciddi anlamda çok beğendim. Kapitalizm ve toplum eleştirisini oldukça güzel açıklamış. Kitap bir sosyolojik eserdir diyemeyiz çünkü sosyologların görüşlerini çok fazla barındırmıyor daha çok felsefik yaklaşımlar da bulunuyor nietzsche, platon ( platonun mağarasını izahı çok güzel) heidegger gibi düşünürlerin fikirlerini sunuyor A ya A diye bakmayın derinliğini kavrayın diyor. Her kavrama bir anlam, her anlama bir kavram yüklenmiş. Bir kaç alıntı sunacak olursam;
“ gerek düşünce gerek ilham boşluğa gerek duyar
-Hakikat, diğer her şeyi yanlış ilan ederek kendini ortaya koyar ve kabul ettirir
-Fotoğraf olmuş olana tanıklık eder bu nedenle genel havasında hüzün hakimdir
-kendini ışıklandıran herkes kendini sömürüye teslim eder”
Dört anlaşmanın dördü de her ne kadar "bunlar kolaymış, bilindik şeyler zaten, uyarım bunlara rahatlıkla" diyebileceğimiz şeyler olsa da uygulamada birçoğumuz zorlanıyoruz biliyorum.
Mesela kullandığımız kelimelerin gerçekten geleceğimizi inşa ettiğine inanıyorum ama negatif konuşmadan duramıyordum. Bunu fark ettikçe kendimi sürekli düzeltmeye başladım, bir düzelttim iki düzelttim üç derken yavaş yavaş olumsuz bakmamaya başladım yaşadıklarıma. Hayatım inanılmaz değişti bunu yapınca diyemem ama enerjim modum değişti. Yanımda biri olumsuz konuşunca rahatsız olmaya başladım sonra, acaba daha önce bende başkalarını rahatsız mı ediyordum diye düşünmeden edemedim. Bu kitabın ilk anlaşması... "Kullandığın sözcükleri özenle seç" ... çok güzel açıklamış.
Diğer üç madde de en az ilki kadar etkili anlaşmalar... Bence okuyun, kısa bir kitap zaten. Önemli olan onları uygulamaya geçmek.. ben hala 3.anlaşmayı tam uygulayamıyorum ne yazıkki. Anlaşmayı bozduğum an, kendimi düzeltmeye devam. Bazı kalıplar, alışkanlık edinilmiş tavırlar kolay değişmiyor. Zamanla, azimle, isteyerek...
84 syf.
·
Puan vermedi
Olması gerekeni mucize gibi ele almak…
Wilhelm Schmid’in okuduğum ilk kitabıydı. Yazarın bibliyoterapisel dilinden hoşlandım ve kolayca bir kaç gün içinde okudum. Eğer duygularınızla ilgili iniş çıkışlar yaşıyorsanız ve yoğun duygular içinde zihniniz yol alamıyorsa size duyguların ve insanın kimyasını güzel açıklıyor. Yani olması gereken bağları sevginin ve tutkunun hatta cinselliğin ne şekilde kendinizde konumlanması gerektiğini güzel açıklamış. Bazen bir duygu ruhumuzda yüceldiğinde her şeyi kontrol etmeye daha dikkatli bir algıya sahip oluruz. Bu tetikte olan durumumuzun normalliğini aşkın yapısal ve gündelik yaşamdan bağımsızlığını ruhumuza denk olacak şekilde değerlendirmiş. Kitabın bölümleri ve renklerle ilişkilendirilmesi oldukça hoştu. Aşkın tonları ve iklimleri vardır aşk dinamiktir. Bazen yorar ve bazen zirveye taşır. Tartışmalar ve konuşmaların hatta oluşabilecek kavgaların nedenselliğini kavramanıza ve bir ilişki içerisindeyken kendimizi daha iyi anlamlandırmamıza çok güzel eşlik edecektir. Bana biraz Eric Fromm etkileri geldi cümlelerinde inceledikçe Sevme Sanatı’nı anımsadım. Kitabın iyileştirici ve düzenleyici yanları oldukça yoğun hissettim. İyi okumalar dilerim…
