Herkese merhaba,
Cengiz Aytmatov'un eserlerindeki samimiyet beni o kadar etkiliyor ki, bu zamana kadar okuduğum her kitabının bir veya birkaç yerinde mutlaka ağladım. Adamın yazdıkları içime işliyor, yüreğime kazınıyor sanki! Elveda Gülsarı herhalde en fazla ağladığım eseri oldu.
•••
Tanabay bir çoban. Aynı zamanda at yetiştiriciliğiyle de ilgileniyor. Bu mesleği icra ederken yetiştirmesi için yanına cins bir at veriliyor -onlarda bu at türüne yorga adı veriliyor- , o da bu görevini tıpkı diğer görevlerini yaptığı gibi titizlikle icra ediyor. Tanabay Gülsarı isimli bu güzeller güzeli atı yetiştirirken bir yandan bağlı olduğu siyâsî partinin işleriyle ilgileniyor, bir yandan da gütmeyi üstlendiği hayvanlara bakıyor.
Gel zaman git zaman bu; türünün yüz akı olan Gülsarı'ya iyice alışan Tanabay, atın sırtına binip her yerde onunla övünüp, gururlanıyor. Derken partinin başkanı bir gün ünü dört bir yana ulaşmış bu atı kendisine istiyor ve Tanabay'ın gönlü olmadan elinden alıyor.
•••
Kitapta atın onu yetiştirene duyduğu sevgi, komünizm ve sosyalizm kavramlarının dönemin insanlarına etkisi, güçlü-güçsüz çatışması yer alıyordu. Ama en çok dostluk vardı bu kitapta. Hem hayvana hem de insana duyulan dostluk bağı, mutluluklar, pişmanlıklar o denli iyi anlatılmış, o denli duygusaldı ki anlatamam.
Çok sevdim, çok hüzünlendim ve çok ağladım. Tanabay dostuna veda ederken nasıl üzüldüyse öyle üzüldüm. Çok güzeldi, mükemmeldi! Bu yıl okuduğum en güzel kitaplardan biriydi.
Seni hiçbir zaman unutmayacağım Gülsarı! Elveda Gülsarı!
Okumanızı tavsiye eder, okuyacak olanlara keyifli okumalar dilerim.