Nereden gelirse gelsin dağlardan, kuşlardan, denizlerden, insandan, hayvandan, ottan, böcekten, çiçekten. Gelsin de nereden gelirse gelsin! Bir hişt hişt sesi gelmedi mi fena. Geldikten sonra yaşasın çiçekler, böcekler, insanoğulları…
Toplumumuzda “akıl sağlığı” kavramı büyük oranda bireyin sistemin ihtiyaçlarına uygun olarak davranma ve bunu stres belirtileri göstermeden yapma düzeyine göre tanımlanır.
Vicdanımız başkalarına verilen acının hiç farkına varmaz, ta ki bize de acı verdiği bir noktaya ulaşana dek. İstisnasız her olayda, bir başkasının acısına tamamen ilgisizizdir, ta ki onun çektiği acı bizi rahatsız edene dek.
Kitle uysal bir sürü gibidir, başında bir efendi olmadan yaşayamaz. İtaate karşı öylesine bir susamışlık içindedir ki, ortaya çıkıp kendisini efendi ilan edecek herkese içgüdüsel bir boyun eğişle karşılık verir.
Bir gün en yaşlı (ve en ürkütücü) kâhin, deveciye neden bu kadar gelecekle ilgilendiğini sormuştu:
“Bir şeyler yapabilmek için” diye yanıtlamıştı deveci. “Ve olmasını istemediğim şeyleri tersine çevirmek için.”
“O zaman bu senin geleceğin olmaz ki.” diye yanıtladı kâhin.