Kitapta, Oğuz Atay'ın anlatım tarzına çok fazla tanıklık ettiğiniz söylenemez. Burada daha yalın bir anlatım tercih edilmiş, kurgusal bir olay anlatılmadığı için bu durum çok normal. Eğer bilime meraklı birisi olsaydım, yada en azından fizikçi olsaydım; okuduğum en iyi kitaplar listesine eklerdim büyük ihtimalle. Kitapta değinilen bilimsel konularda ister istemez adapte olamıyorsun.. (Bundan sonrası kitabı okumak isteyenler için spoiler sayılabileceğinden okuyup okumama tercihini onlara bırakıyorum) Kitabın, okurken keyif aldığım üç bölümü var: Mustafa İnan ile Jale Hanımın mektuplaşma bölümü, Mustafa İnan'ın kelime kökenlerine yönelik yaptığı incelemeler ve kitabın en hüzünlü bölümü olan Mustafa İnan'ın hastalık süreci ve vefatı. Mustafa İnan gerek düşünce yapısıyla, gerek ülke için yaptıklarıyla bundan çok daha fazlasını hakediyormuş. Keşke, tıpkı kitabın yazarı Oğuz Atay gibi, yaşamında değeri daha fazla bilinebilseydi. En üzüldüğüm nokta bu.. Kalemine sağlık Oğuzcum Atay, bize böyle güzel bir insanı tanıttığın için sonsuz teşekkürler