Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Handan

Handan
@handancrk
Kendin ol; diğerleri çoktan kapıldı.
EMGAH ‍
Rize Ünv
Erzincan
47 okur puanı
Mayıs 2020 tarihinde katıldı
'' .... Çünkü nefislerin özleri birbirine benzer yaratılmıştır. Benzerler birbirine rastlayınca nefis benzerinin güzelliklerini tanımayı ister. Bu istek onda parlak bir nura dönüşür. Nur da benzerine kavuşma yolunu aydınlatır.''
Reklam
Allah'ın dediği oldu : Toplum örgüsü insanı şerefinden mahrum bir konuma yerleştirdi. Ellerimizin mahsulü ürünler bize tekaddüm ediyor. İnsan kendi soyundan gelen ferdlere yabancı kaldığı kadar kendisin de bağlı olduğu soya duyarsız. Yani usul ve füru arasındaki bağ ancak toplum kurumları aracılığıyla kurulabiliyor. Kölelik azad edilebilme imkanı ortadan kaldırılmış şekliyle teessüs etti. Alışveriş sadece insanları zincirleyen malların alımı ve satımı haline girdi. İnsanlar ev diye kendilerini delirtecek mekanları tanıyorlar. Çalışma diye bildikleri şey ne kendilerinin ne de bir başkasının anlam veremediği bir yorulma yolu. Eğlence zamanı sandıkları şey şahsiyet bozukluklarının teşhir edildiği dönemler. Bu çarpık mecburiyetlerin sayısı çoğaltılabilir. Belki her şeyden önemlisi insanların felaketlerini büyük bir telaşla arzulamalarıdır. Dolap böyle dönüyor. Nefret ettikleri şeyler için bütün güçlerini harcamaya hazır insanlar. Eğlencede eğlenmediklerini biliyor, ama buna kendilerini mecbur hissediyorlar. Çalışma alanlarının kendilerine ne büyük tahribat yaptığının farkındalar, ama büyük bir işsizlik korkusu içindeler. Konutlarında aradıklarını asla bulamayacaklarını bildikleri halde evsizlikten ölümcül bir korku duyuyorlar. İnsan ilişkilerinden bunalıma düştükleri halde bu ilişkilerin daha ileri noktalara vardırılması için çırpınıyorlar.
Akılcılık bize dünya hayatının imkanlarından en fazlasını elde ederek hür olmamızın yollarını gösterir. Akıllılık ise çevremizi kuşatan şartların haklı olup olmadıklarını sorgulamaya götürür bizi.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Nitekim ister hürriyet desinler, ister özgürlük sözünü beğenerek kullansınlar onlar için bütün kurtuluş nefsin tatmininden fazlası olamıyor.
Zekanın mevkii ve merkezi konum olarak kalp içsel mekanı sınırları olmayan bir dünya ve sonsuz bir imkanlar evreni sunan içsel bir kutsal mekanı simgeler. O sevgi ile tavlanan bir bilgi mabedi, en kutsal arzularımızın dile getirilebildiği ve Tanrıyla daimi bir mahrem ilişkinin tecrübe edilebildiği mukaddes bir hücredir. İçsel ikametgah olarak insan kalbi, zekanın kendi yurdunu bulduğu ve insanın Tanrıyla mahrem ilişkisinin kendisine en yüksek gerçeklikle ilişkimizin nihai ifadesi olarak hissettirdiği yerdir.
Reklam
İnsan zekasının peygamberi berraklığı özünü ve nesnelliğini hakikatin karakteristiği olan kesinlikle alan bir zihin ifadesini yansıtır. Oysa insan zekasının parlaklığı evrenin ışığı olan sembolik güneşin aysal yansımasıdır.
İnsan zekası öz farkındalığın arka perdesini oluşturan ve bu zekanın içerisinde iş göreceği geliştirilmiş bir ortamla donatılmış düşünümsel bir bilincin güçlü etkisi altındadır. Bu yönüyle o insanoğlunun insan oluşunun Temel ve tanımlayıcı unsurudur ve tesadüfi bir evrimsel sürecin eseri veya beklenmedik sonucu değildir. Derûni etkinliğin en önemli tezahürü olan ve dolayısıyla işteki varlığın doğrudan yansıması olan insan zekası böylece insanların kendi kimliklerine nasıl kuracaklarının odak noktası ve katalizatörü olur. İnsan zekasına bitimsiz spekülasyon dalgalarıyla sürüklenebilen eya tatmin edilmemiş ve belki irrasyonel bir duygunun yakıcı alevleri içerisinde yok olan bir denge arayışıyla oradan oraya savrulan salt bilişsel bir etkinlik olarak mı anlamalıyız ? Matematiksel kesinlikle kapasitesi ile ve sayısız basit olgunun ayrıntısını sürme eğilimi ile günümüz insan zekasının ileri görüşlülüğüne hayranız; fakat eşit derecede ümitsiz Bir tutarlılık ve geleneksel zihin ve zeka anlayışında var olan kesinlikle inayeti arayışı içerisinde kavramdan kavrama atlamak suretiyle zekanın kendi formülasyonlarından hiç tatmin bulmaksızın durmak bilmeyen ve karşılık görmeyen hareket kapasitesi konusunda da endişeliyiz.
Çağımızdaki akla olan bu güveni, kaynağına ulaşabilmek adına, varlığımızın menbaına doğru götürecek olsak, bulacağımız şey nedeniyle ürkebiliriz. Varlığımızın merkezinde bir gizem varsa, o zaman bu gizemi tanımak adına zihnimiz, zekamız, aklımız,kalbimiz,tahayyülümüz,duygulanımlarımız ve özellikle de kutsal duyarlılıklarımız da dahil olmak üzere elimizdeki bütün araçları kullanmamız gerekir. İnsanoğlunun membaındaki derinliklerde yatan gizem, bizatihi varoluşun gizemidir. Bu gizemin çözümü, kişinin kendi gerçek doğasının ve varlığının bütünlüğünde kendisi olması tecrübesinde bulunabilir.
İsteseniz de istemeseniz de, maddenin dışsa dünyasıyla zihnin içsel dünyası, öyle görünüyor ki birbirleriyle olan bağlantılarını kaybetmiştir: doğal olarak bu demektir ki evren ve evrendeki yerimiz fiilen anlaşılmaz olmuştur. Öyleyse analiz etmek ve bizzat Tanrı'nın bağladığını birbirinden ayırmak, anlaşılan o ki aklın mahiyetini oluşturmaktadır. O halde sadece akla dayanan bir dünya görüşünün geri dönüşü mümkün olmayacak biçimde kırılıp parçalara ayrılacak olmasında şaşılacak bir şey yoktur.
İnsan zihninde, bizi rasyonel zihnimizin durağan ve mantıksal işlemlerinin ötelerine götüren bir şeyler vardır. "Dilediği yere esen rüzgar" gibi zihnimiz belirsiz ve kestirilemez biçimlerde hareket eder. Tahayyülümüz bizi zahiri benliğin ötesine götüren imkanları resmeder; anlama yetimiz tam olarak açıklayamadığımız bir boyuttan doğar. Nihayetinde, kendi gizemli kökenleri olan , zihni aydınlatma, bilincimizi yükseltme kabiliyetlerinin dışında bir izahat ve icraatta bulunmayıp insan kalbinin arzuladığı kesinliği sunan düşüncelere , fikirlere ve çözümlere ulaşırız.
Reklam
Bu eser boyunca modern insanlık, modern zihniyet ve modern bilime atıfta bulunduğumuzda, dünya ölçeğinde egemen olan ve modern çağın hakim dünya görüşünü niteleyen rasyonel,seküler,bilimsel ve giderek bilimci bakış açısından başka bir şeyi kastetmemekteyiz.
Artık ne bildiğimizi sorgulamıyor, bilimsel topluluğun uzman görüşlerini çaresizce kabul ediyoruz.
Berzah da biz dünyanın olduğu kadar Tanrı'nın da suretini yansıtabiliriz. Dünyayla uğraşırken dışa doğru döndüğümüz ölçüde dünyanın bir sureti oluruz; içe doğru döndüğümüz ve daha yüksek melekeleri harekete geçirdiğimiz ölçüde ve Tanrı'nın bir sureti ve O'nun nitelik ve sıfatlarının bir yansıması oluruz.
'' uygarlığımızın aktığı yönün aksinde yaşamaya teşvik eden her şey, bizi gidişatı bozuk sabote etmeye çağıran her şey, erdemdir. Öte yandan, eğer bu sözcüğün bir anlamı varsa, mutluluk: asgarilik ve etkisizlik özleminden, donakalma mertebesine çıkartılmış beride olma özleminden ibarettir. Yegane çaremiz: sadece fiiliyatın meyvesinden
Bilgi, insanda öteki yaratıklarda bulunduğu gibi bulunsa, yani toprağa düşen tohumun yeşermeyi bildiği, arının bal yapmayı bildiği, kuşların kuluçkaya yatmayı, kurtların dolunaya karşı ulumayı bildikleri gibi insan da kendine emanet edilmiş olan bilgiye sadık kalsa idi, o zaman, insan '' bilen bir varlıktır'' dememiz yanlış olmazdı. Çünkü bu takdirde insanın kendi kendine bilgi türettiği gibi bir düşünce kafamızda doğmamış olacaktı.
210 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.