Papalagi'nin sözde mutluluğu kendinin olsun. Ama bizim güneşli kıyılarımıza taş kutularından (evler) dikmeye kalkıştığında hepsini başına yıkmalıyız. Mutluluğumuzu taştan kutular, gürültü, duman ve yarıklarla (caddeler) yok etmeye çalıştığında karşısına dikilmeliyiz.
"Epikurus da 'Ölüm bizi ilgilendirmez.' diyordu. 'Var olduğumuz sürece ölüm ortada yoktur; ölüm geldiği anda da biz artık yokuz.' (Bu açıdan bakarsak, kimse kendi ölümünden dolayı acı çekmez.)"
Sonunda bitirdim diyerek başlamak istiyorum çünkü bu yıl okumakta zorlandığım en zor kitaplardan biriydi. Hayatımın en duygusuz döneminde okumaya çalıştığım için kitap beni sürüklememiş olabilir tabii ki.
Dili gayet şairane ve betimlemeler çok başarılı. Fakat konu itibariyle beni etkileyemedi. Kitap çok burjuva koktu bana açıkçası. En azından benim yaşamak isteyebileceğim aşk, bu aşk değil. Her şeye rağmen beni asıl şaşırtan durum ise kitabın yazıldığı döneme göre ideolojik olarak daha ileri olmasıydı. Bu fikre sahip olmamı sağlayan ise kitaptaki hemen göze çarpan "feminizm" vurguları oldu. Jane Austen kadın karakterler çizmesiyle ünlüdür zaten. Bu kitapta da çizdiği karakterler çok başarılıydı. Özellikle Elizabeth'in duygusal geçişleri güzel ayarlanmıştı.
Yani kısacası aşk romanlarını seviyorsanız okumanız iyi olur. Ama benim gibi yanlış zamanda okumayın sakın. :)
Gurur ve ÖnyargıJane Austen · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202376,4bin okunma
Anlayabildiğim kadarıyla Beyaz Kale'de Orhan Pamuk'un kısacık bir romana sığdırdığı düşüncelerin yanı sıra anlatmak istediği temel mesele, Doğu-Batı kültürleri ve bu kültürlerin bireylere yüklediği kişiliklerin aslında çok yapay olabileceğidir.
Romanda iki temel karakterimiz var: Hoca ile Venedikli köle. Olaylar Venedikli kölenin ağzından