Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
...Gerçeklikle tanışmadan evvel olup bitmişti her şey. Yüzümüzde hayli gerçekçi bir gülümseme ile yaşıyorduk. Hepimiz genç, dürüst ve heyecan dolu yeni yetmelerdik sadece. Hatırlıyor musun? Yirmili yaşların başında ne hayaller kurardık. Her birimiz parça parça dağılmadan, un ufak olmadan bir kaç yıl öncesiydi. Sonra ne mi oldu, ne oldu sahiden? Bilmiyorum. Sadece gözlerimizi açmış olmalıyız. Biliyorsun dokuz yıl boyunca zihnimi uyuşturmaktan başka bir şey yapamamıştım. Şimdi dönüp bakıyorum da ne geçen zamanı geri getirebilirim ne de başını alıp giden sevgiliyi. Bir sabah umarsızca uyandım sadece. Tanrı ile aramda ki bağları o sabahın gecesinde koparmıştım çoktan. İnancı, duası, yaşama sevinci olmayan bir adamdım artık. Hayır, Tanrıdan kopmuş olmam değildi bütün bunların sebebi. Tanrıdan kopmamın sebebi, olabilir belki bütün hissettiklerim. Her neyse, o sabah daha acı gelmişti tütünümün tadı, bir daha aynı acı tadı alamadım hiç. Öylesine bomboş kalmıştı ki bedenim, ruhumun terk edip gidişini görmeme gerek bile kalmamıştı. Sonra öyle bomboş ve umarsız yaşamaya devam ettim. Elimden gelen tek şey yaşama mecburen devam etmekti. Herhangi bir özlem, tutku, aşk duymadan, hiç bir duygunun açlığını çekmeden geçen yedi yıl. Kendime bakmayı bırakmış, büyümekte olan bedenimin sızlanışlarını duyarsızca reddetmiş ve bolca içer olmuştum. Alkolün sahte düşler alemi, her türlü gerçeklikten daha insaflıydı... Oysa seni tekrar göreceğim aklımın ucundan dahi geçmezdi.
Gökler-yerler-alemler; yani 7 paralel evren ve Evrenimiz yoktu. 100 milyarlarca Galaksi yoktu. Katrilyonlarca yıldızlar yoktu. Karadelikler yoktu. Güneş sistemleri ve bizim "Güneş sistemi"miz yoktu. İnsanlar, cinler, hayvanlar ve bitkiler yoktu. Maddeler-atomlar-elementler yoktu. Protonlar, nötronlar, elektronlar, fotonlar ve çok sayıda
Reklam
Sürekli bir geçmişi yaşamak ve geçmişi yeniden yaratmak aynı şey değildir. Köreltici bir nostalji ve yaratıcı bir hayaller alemi arasında büyük fark vardır. Geleceği öngörebilmek ve tasvir edebilmek için anıların gölgesiyle yaşamak ile ısrarla zamanın dışına düşmüş bir yaşamda inat etmek arasındaki fark büyüktür.
Yaban-cı.
İnsanın kendi şehrinde, ailesi arasında kendini yabancı hissetmesinin ne kadar acı geleceğini, içinde bir ihtiraslar dünyası, bir hayaller alemi, dünyanın en büyük mutluluğunu taşıyor diye serseri sayıldığını görmekten ne kadar azap duyacağını kim sizden iyi anlayabilir?
Sayfa 73 - Varlık Yayınları İst. Nisan/1985Kitabı okudu
Schopenhauer'de, zaman, mekân ve nedenselliğe boyun eğmiş dünya, bir tür rüyalar âlemi gibi bir şeye dönüşür; bizim dışımızda, ama kaynağı kafamızda olan bu imajlar dünyası, bu hayaller dünyası, dünyaya ilişkin çok derinlerdeki bir hakikatin kodlanmış bir şekilde yüzeye yansıması gibi bir şeydir. Bu noktada onun irade metafiziği Hint dinleriyle ve manevi dünyasıyla birleşir. Ama bu metafiziğin içinde Avrupa mistiğinin izlerini de buluruz. Schopenhauer bu mistiğin içinde kendi öğretisinde anladığı ve yorumladığı şekliyle insanın metafiziksel ve dinsel ihtiyacının karşılandığını düşünür. Çünkü salt beyin fizyolojisinden ve materyalist teorilerden farklı olarak bu öğretiler, nesnelerin bambaşka bir organizasyon biçimine, zaman, mekân ve nedensellik ilişkilerince belirlenmiş o düzende yer aldıklarından, çok farklı bir düzenlenişine imkân tanırlar.
Geri110
165 öğeden 151 ile 165 arasındakiler gösteriliyor.