Beynin dünyayı algılama metodu dış dünyadan aldığı maddeye ait bilgileri daha önce algılanan ve hafızamızda bulunan bilgiler ile karşılaştırıp doğru bir isim vermek üzerine kurulu. Duyu organlarından talamusa gelen bilgiler buradan beyin korteksine ulaşır.Korteks saptadığı farklılıkları tekrar talamusa gönderir.Talamustan kortekse giden sinir liflerinin sayısı korteksten talamusa dönenlerin 10 katıdır.Çünkü dışarıdan alınan duyusal bilgiler haliyle farktan daha fazladır.
Sosyal bilimlerde dünyayı algılamaya yönelik benzer anlayış ise Focault'un ötekileştirme teorisidir. Bu teori dünyayı algılamada karşı durumların kendi durumu ile karşılıklı ilişkisinin dünyayı algılamada önemli olduğunu savunur. Örneğin ;bir kişi erkekse kadın olmadığını,Müslümansa Hristiyan veya Yahudi olmadığını söyler. Beyin bilimlerindeki algılama metodunda da bu yatar alınan bilgi var olan bilgi ile karşılaştırılır ve şudur veya budur şekilinde adlandırılır.
Onur Küçükakça
“Olumsuz düşünceler ve eğilimleri çok çabuk kabul etmeye meyilliyiz. Olumlu düşünceler zihnimizi her saniye etkileme gücüne sahipken olumsuz düşüncelerin zihnimizi etkileme oranı bunun on katıdır.”
Herkese merhaba️ Bugün sizlere @rovshan_abdullaoglu tarafından kaleme alınan, @destekyayinlari ndan çıkan ve
Asli celik ve @irade_hacizade nin uğraşları sayesinde çok güzel bir grup ile okuduğumuz Zor Olsa Da Hayat Devam Ediyor isimli kişisel gelişim kitabından bahsetmek istiyorum. Yazarımız psikolojik danışmanlık mezunu ve bu konu üzerine yazdığı bu 27. kitabı. Bu eseri de Azerbaycan’da çok satanlar listesinde. Bu nedenle büyük bir heyecanla kitaba başladım. Normalde çoğu insan gibi ben de kişisel gelişim okumayı pek sevmem. Öyle ki hali hazırda bildiğim şeylerin bana ‘şöyle yap böyle yap’ şeklinde emirlerle ifade edilmesini hoşuma gitmez. Ama bu kitap diğerlerinden çok farklıydı. Söylemek istediklerini hadislerle, ayetlerle, eski veya güncel olaylarla ve ünlü kişilerin hayatlarıyla destekleyerek anlatmıştı yazar. Bu da beni hiç sıkmadı, sürekli elime alıp okumak istedim. Kalemi çok akıcı ve sağlam gerçekten de yazarın. Motivasyon anlamında beni ve okuyanları destekleyeceğini düşünüyorum. Bu nedenle bu alanla ilgili bir eser okumak isterseniz kesinlikle tavsiyemdir. Keyifli günler 🦋 .
.
.
.
.
.
.
#bookstagram #book #bookstagramturkey #bookshelf #zorolsadahayatdevamediyor #likeforlikes #likelike #liketime #like4likes #likeforfollow #likeforlikeback #kitap #kitapönerisi #kitapsözleri #kitapkurdu #kitapokumak #kitaptansözler
1- Dudak hareketleri bırakılmalıdır. Çünkü bu yolla sadece sesli okuma hızının seviyesinde kalınır. Hâlbuki sessiz okuma hızı, seslinin iki-üç katıdır.
2- Kelimeler için değil, fikirler için okunmalıdır; yani tek tek kelimeleri okumak yerine bir çırpıda verilen fikir kavranmalıdır.
3- Her paragraftaki ana fikir sezilmeye çalışılmalıdır.
4- Dikkati sadece okunanı anlamaya odaklamalı; ikinci bir işle; hatta okuma hızıyla dahi ilgilenilmemelidir.
5- Dönüp tekrar okumalar kaldırılmalıdır; çünkü sonra gelen cümle, karanlık kalan yeri açıklayacak yapıda olabilir.
6- Daha çabuk okumaya, kendi kendiyle yarışmaya çalışılmalıdır.
Cahil kişilerin ruhu gübrelenmemiş, sürülmemiş topraklar gibi katıdır. Önyargılar bu ruhlara, kaya diplerinde biten otlar gibi sımsıkı yapışır, inatla büyürler.
"İnsan kırılgan ve naif doğar,
ama ölürken kaim ve katıdır,
On bin türlü ot ve ağaç da böyle,
doğduğunda kırılgan ve naif,
ölduğünde kuru ve serttir.
Kaimlik ve katılık
Ölümün daimi yoldaşlarıdır.
Kırılganlık ve naiflik
hep hayatla birliktedirler.
En kudretli ordular galip gelemiyorsa,
en ulu çınarlar kesilip devriliyorsa
sebebi bundan başka nedir?
Güclü ve ulu olan devrilip gitmeye,
kırılgan ve naif olan boy vermeye mecbur..."
(Yol ve Erdem Öğretileri)
Ben demedim ki:
Bilmemenin sınırı yoktur.
Hayır öyle değil. "Bilginin ötesi yoktur" dediler bana, "hayat kısa ölüm uzundur" dediler bana.
Ben iki dördün yarısıdır deseydim. Hayır öyle değil, dört iki katıdır deyecekler miydi bana?
Hayat ve yaşanmışlıklar deneyimler dizgesi. Yaşanmışlıklar geçip gidiyor ama insana çok şey öğretiyor. Yanlışların, eksiklerin giderilmesi, iyi ve güzel olanların geliştirilmesi birer sonuç. Günümüz karmaşasında iyi ve güzelin, kötü ile çirkinin birbirinden ayırt edilmesi o kadar zor ki. Olumsuzlukların olumlandığı bir dönemden geçiyoruz.