Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir sabah tanıdık bir şehre girerken
Bir sabah tanıdık bir şehre girerken Sıcak ve dost şeyler düşünür insan Tanıdık bir yatak bekler sizi Bir çocuk yüzü gülümser anılardan Dost şehirler, sevgili, anne şehirler Nice acılar, nice mutluluklar yaşadım her birinizde Delikanlı bir sevinçle sokaklarınızdan geçtiğim oldu Kederli günlerim oldu aklımı yitiresiye Sonsuz kareli bir
Sayfa 53 - Tekin Yayınevi - 20. BasımKitabı okudu
28.04.2024
Konuşmak ne kadar tuhaf değil mi? Herkes her şeyi konuşur. Her şeyi konuşur ama ne konuşuyor? Keşke bazen insanlar konuştuğu kadar dinlemeyi de bilse. Herkes herkesi dinleyemez. Dinleyen de zaten anlamaz. Belki çok insan dinler seni ama çoğu da anlamaz. Acı çekmeyen insan anlama yetkisine sahip değildi. Ne kadar çok konuşursan konuş belki seni dinler ama seni anlayamaz. İnsanlar dinlenmek için değil anlaşılmak için konuşurlar. Bazen sevgiden çok anlayış önemlidir. Beni sev, beni çok sev ama beni anlamadığın sürece sevgin beş para etmez. Beni say, bana çok saygı duy ama anlattıklarımı anlamıyorsan, düşündüklerimi anlamıyorsan saygın beş para etmez. Ama işin kötü yanı da şu değil mi zaten: İnsan bazen öyle bir seviyeye gelir ki değil anlaşılmak sadece dinlenmek ister. Hatta bazen dinlenmek bile değil sadece konuşmak ister. Yargılanmadan, sözü kesilmeden, yaptıkları yüzüne vurulmadan sadece konuşmak ister. Ve bazen konuştuğu kişinin bir insan olmasının önemi olmadan.
Reklam
Günümüz insanını ne bilgisizlik ne doğa ne de hastalık öldürecektir. Şimdiki muazzam ve silahlı uygarlığı yok etmekle tehdit eden tehlike yine insanın kendisidir. "O her zamankinden iyi yaşayabilir, ama nasıl yaşaması gerektiğini her zamankinden daha mı az bilmektedir?" İnsan kim olduğunu bilmeden başka bir şeyden nasıl söz edebilir?17
Sayfa 28 - Fecr Yayınları: 811 / 1. Baskı: Mart 2024
Ne tuhaf değil mi? İnsanı yıpratıyorlar yıpratıyorlar, tanınmayacak hale getirene kadar uğraşıyorlar. Sonra dönüp çok değiştin diyorlar. Cemal Süreya
Birden düşümde koltuğa oturmuş durumda tabancayı elime aldığımı ve kalbime, başıma değil kalbime dayadığımı gördüm; oysa önceden kesinlikle tam şakağıma ateş etmeyi düşünmüştüm. Göğsüme tabancayı dayadıktan sonra bir iki saniye bekledim; mum, masa karşımdaki duvar birden hareket etmeye, dalgalanmaya başladı Hemen tetiğe dokundum. Bazen düşünüzde
Sayfa 777 - 778, 779, 780, 781, 782 Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
UZAYLI KOCAKARI (Ursula K. Le Guin - 1976) Menapoz, akla gelebilecek en cazibesiz konu herhalde; bu da ilginç, çünkü menopoz hâlâ bir tür tabu kırıntısına sahip olan pek az konudan biri. Menopozdan ciddi bir biçimde söz etmek, genellikle huzursuz bir sessizlikle karşılanır; alaycı bir atıf ise rahatlamış kıkırdamalarla. Sessizlik ve kıkırdama;
Reklam
deneyim Zehk... " başkalarının hayatlarından ders alın, insan bütün hataları, tek başına yapacak kadar... uzun yaşamıyor. " diyor Tolstoy. biz ne kadar ders alıyoruz?
Çocukluğumuzun ne kadar muhteşem olduğunu hiç fark etmemiştim. İnsanlar bizden o tuhaf Hathawayler diye bahsetmemeleri için hep sıradan olmamızı istemiştim.” üzüntüyle Amelia’ya baktı “Asla sıradan olamayacağız değil mi?” “Hayır canım. Gerçi neden sıradan bir hayat arzu ettiğini hiçbir zaman anlayamadığımı itiraf etmeliyim. Benim için bu kelime yavanlığı işaret ediyor.”
96 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
#AgotaKristof ‘dan okuduğum ilk kitap #ÖnemiYok ; yazarın 1956 yılındaki zorunlu göçünün ardından hayallerinden, çocukluğundan ilhamla yazdığı yirmi beş öyküden oluşan tuhaf,rahatsız edici, absürt ve bir o kadar da dokunaklı bir kitap. Yerinden yurdundan ayrı kalmışlığını, aidiyet duygusundan yoksunluğunu, hayata karşı umudunun olmayışını,
Önemi Yok
Önemi YokAgota Kristof · Can Yayınları · 2023547 okunma
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.