Öyle bir gezelim ki, içimiz hayat dolsun, dedi arkadaşım. Heyheylerim üzerimdeydi. Heyheylerim, yani eleştirici ve tahlil edici yanım. Barbar yanım. Yani ukalâlığım. Anlamak için yüzüne baktım. Acaba ne demek istiyordu? Böyle bir “gezme” nasıl olabilirdi? İçimizin hayat dolması, ne demekti? İçimiz hayat’la nasıl dolacaktı? Niçin hayatiyetle değil de, hayatla? Hayat neydi?
Sayfa 177 - İz yayıncılık. Subat 2017Kitabı okudu
Yalnız içimde müthiş bir boşluk hissi vardı. Hayatımın en dolu, en manalı zannettiğim bir devresi birdenbire boşalmış, bütün manasını kaybetmişti. En tatlı emellerinin tahakkukunu gördüğü bir rüyadan acı hakikate uyanan bir insan gibi içim çekiliyordu. Ona hakikaten dargın değildim; asla kızmıyordum. Sadece müteessirdim. "Bunun böyle olmaması
Sayfa 122Kitabı okudu
Reklam
Şimdi de bu olmuştu. Üç yıl önce, sekiz yıl önce bir şey (ne?) yapmış olsa, bu noktaya gelinir miydi? Bu nokta ney­di ki zaten?
“Hayat dediğin neydi ki zaten; bitecek diye korktuğun kısıtlı vakti, bozuk para gibi harcama telaşı.”
Sayfa 247Kitabı okudu
“Bence tek sorunu … “ Mutsuzluk diyecekti az daha. Fakat mutluluk denen şey de gösterişten, sürdürülmesi imkansız bir durumdan başka neydi, hele ki dile getirmesi bile bu kadar zorken?
Üç yıl önce, sekiz yıl önce bir şey (ne?) yapmış olsa, bu noktaya gelinir miydi? Bu nokta neydi ki zaten?
Reklam
807 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.