Günlerdir, belki de haftalardır güneş ışıklarından önce yola çıkıyorum. Bu yol hep eğitimimle ilgili. Ya uzaktaki staj okuluma yetişmeye çalışıyorum ya üniversitedeki derslere ya da kpss kursuna. Yoğunluk arttıkça, kendim için en ufak bir zaman bile bulamayınca sonunda dünya kokmaya başladığımı farkettim. Bu yoğun tempoda renkler, duygular bir bir anlamını yitirmeye başlamıştı ki kitaplıkta beni bekleyen kitaplardan birini birden elime alıp okumaya başladım. Dışarıda rüzgarın çığlıkları andıran sesiyle, penceresindeki tül perdenin gün ışıklarınının çoğunu girmesini engellediği loş odamda kendimi yatağıma atıp üzerime de yorganımı çekip yeni kitabıma bir kaçamak yaptım. Bir kitaba açtım yorulmuş zihin penceremi. İyi ki aynı zamanda gönlümü de açmışım. Çünkü okuduğum kitap Mustafa Kutlu'nun Yoksulluk İçimizde kitabıydı. Gönül açılmadan okunmuyor Mustafa Kutlu. Bir tiren ve bir sevda, eşya ve sadelik, hırs ve asıl zenginlik, yoksulluk ve benliğimiz, arkadaş ve yalnızlık...Kısacası hayatın kendisi. Ve daha neler neler var... Kitabın sonunda ise birkaç damla gözyaşı, hüzün ve sevinç. Ve iyi ki okumuşum sözü. İyi ki. İyi. Ki. Okumuşum.
.
.
Not2: Mustafa Kutlu iyi ki var!
Not3: İyi ki kitaplar var!
Not4: E sizlerde iyi ki varsınız!
Notun notu: Hepimize kanaat bilir zengin gönüller diliyorum.
Uzatmalı not: Hayırlı geceler! -Son-