Hasret vurur yüreğime
İçim yanar sızım sızım
Bel bağladım yollarına
Ah dönmedin hayırsızım
Boynum büktüm güller gibi
Dalımda bir deli telaş
Çekip gittin uzaklara
Öldürdün sen yavaş yavaş
Bakıp durdum eller gibi
Ne yar oldun ne arkadaş
Sönmeyen ateşler gibi
Yandırdın sen yavaş yavaş
Çaldın taştan taşa ömrüm
Hep sevdanla dertli başım
Gözlerimden akan Yaşım
Ah silmedin hayırsızım
Şimdilerde bir menekşenin koynunda teninin hasretini çekiyorum.
Ve sen yüreğinin gidiş mahkemesinde, denetim serbestliğiyle bir kalbi katletmiş hayırsızım!
Sensizlik çok zor. Senin adına yazdığım her harf dua ediyorum. Bazen de gözlerime düşüyorsun, bir yağmur gibi ıslatıyorsun yüreğimi. Kalbim seni sevmekten bir türlü yorulmadı.
Bazen diyorum beni sevgime karşı yenik düşür ya Rabbi Düşür ki emanetine karşı sevgim zirvede kalsın.
Yoruldum bahtsız sevdiğim, yoruldum hayırsızım, yoruldum Rabbimin emaneti. Beklemekten yoruldum derken, Rabbimin ayetleri yankılanıyor yüreğimde.
"Sana vahyolunana uy! Ve Allah hükmünü verinceye kadar sabret. Çünkü o, hüküm verenlerin en hayırlısıdır.
(10-109)
"Sonra intihar etmeyi düşündüm. Geri zekalı okulunda yazdığım şiiri hatırladım.
Yeniden yapamam
Zaten hayırsızım
Bileklerim çok ince
Duvarlarsa çok kalın"
Son notası duyulmayan her şarkı, hiç bitmemiş gibi gelir insana, değil mi?
Ey geride kalanım! Yaralarında çoğalıyorken kan; sen, gittiğim yolların benden hesap sormadığını san!
Gitmek; yaralı bir gemi gibi ağır ağır batarak... Gitmek; defolmadan. Gitmek; aksak adımlarla ağırına ağırına, zoruna zoruna... Gitmek; yaralı bir hayvanın kendini sürükleyebildiği yere kadar. Gitmek; daha gelmemişken yolun yarısına.