Hazan Orhan

214 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
23 günde okudu
Anadolu halkı ve Türk aydını arasındaki derin uçurumun yergisidir “Yaban”. İlk bakışta Anadolu köylüsünü küçümseyen anlatımıyla onları eleştiren bir izlenim bıraksa da ilerleyen satırlarda anlaşılıyor ki Anadolu köylüsü içerisinde yaşadığı sert iklim,zorlu hayat koşullarıyla, bu coğrafyanın esiridir aslında ve onları bu esarete mahkum edip savaş
Yaban
YabanYakup Kadri Karaosmanoğlu · İletişim Yayınları · 202144,8bin okunma
Reklam
144 syf.
·
Puan vermedi
·
31 saatte okudu
140 yıl önce kaleme alınan oyun İbsen’in tabiri ile hümanist bir oyun.Bir çoklarına göre de feminist bakış açısıyla yazılmıştır.Fakat yazar hiçbir zaman feminist olduğunu ya da kadın haklarını savunan hiçbir kuruma katkı sağlama amacı gütmediğini söylemiştir,belki dikkat çekmemek için belki de kadın olmanın çok ötesinde insan olmanın gereğinin
Bir Bebek Evi (Nora)
Bir Bebek Evi (Nora)Henrik Ibsen · Agora Kitaplığı · 2012781 okunma
240 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
“𝑇𝑒𝑘 𝑏𝑖𝑟 𝑠̧𝑒𝑦 𝑔𝑒𝑙𝑖𝑟 𝑒𝑙𝑑𝑒𝑛 ,𝑂 𝑑𝑎 𝑜𝑙𝑑𝑢𝑔̆𝑢𝑚 𝑑𝑎𝑙𝑔𝑎 𝑜𝑙𝑚𝑎𝑘,𝑉𝑒 𝑠𝑜𝑛𝑟𝑎 𝑦𝑒𝑛𝑖𝑑𝑒𝑛 𝑜𝑘𝑦𝑎𝑛𝑢𝑠𝑎 𝑘𝑎𝑟𝚤𝑠̧𝑚𝑎𝑘“ “Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği”cümlesindeki tevriye, yazarın verdiği mesajı baştan okuyucuyu yormadan gösteriyor aslında. Yaşamda sınırsız özgürlüğün verdiği kaygı ve bildiğimiz güvendiğimiz sabit gündelik rutinlerimizin hafifliği arasında gidiş
Kendin Olmanın Dayanılmaz Hafifliği
Kendin Olmanın Dayanılmaz HafifliğiFerhat Jak İçöz · Doğan Novus · 2020833 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
160 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
“𝐺𝑢̈𝑣𝑒𝑛 𝑔𝑢̈𝑣𝑒𝑛𝑖,𝑔𝑢̈𝑐̧ 𝑔𝑢̈𝑐𝑢̈ 𝑑𝑜𝑔̆𝑢𝑟𝑢𝑟𝑑𝑢.“ İlerleyen her satırda adım adım gelişen,değişen,dönüşen ve nihayetinde gelişimini tamamlamış bir kişiliğin romanıdır,The Cruise of The Dazzler ve Jack London’ın diğer romanlarında olduğu gibi yine kendi hayatından bi şekilde izler ve yine bir şekilde dalgalar,okyanus,rüzgar ve (bir de bu kitapta bolca yer
Denizin Çağrısı
Denizin ÇağrısıJack London · Can Yayınları · 20182,590 okunma
224 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
“Birine öfkelenme özgürlüğümüz yoksa onu sevemeyiz.” Bu bizim sevmediğimiz her kişiye rahatlıkla öfkelenip öfkemizi rahatlıkla ona yöneltebileceğimiz anlamına gelmiyor.Geleneksel ahlak örüntüleriyle sarmalanmış psikoterapi yöntemleri yılllarca hastaları bu yöntemle tedavi etmeyi tercih edip (Freudun neredeyse bütün okları çocuğa bireyin kendi çocukluğuna çevirdiği psikanalitik yöntem)sadece geçici çözüm üretmiş ya da bi şekilde danışanı şikayeti ile tekrar yüzyüze getirmiştir. Fakat yazar bütün dinlerde yerini bulmuş bu geleneksel yöntemin karşısında durmuş,aneroksiya,bulimia nevroza,hiperaktivite gibi birçok hastalıktan muzdarip hasta örnekleri ile bu hastalıkların aslında ebeveynlerden duyulan samimi sevgi ihtiyacına karşı bi tepki olduğunu,fakat nesilden nesile bu gerçekliği hep kendimizi her şekilde ebeveynlerimizi sevmek zorunda hissettiğimiz için bi çok olumsuz duyguları nasıl bastırarak aktardığımızı ve çareyi ararken de nasıl bu geleneksel yanımıza asla dokunulmadan uyandırılmadan yapılan tedavilere maruz kaldığımızı dile getirmiştir. Bütün bu zincirlenmiş örüntülü hastalıklarının dahi hep -mış gibi davranarak,ama zorundayım yoksa yaşamım boyunca lanetlenirim düşüncelerini zihnimize dayatarak nasıl hayatımızı bilinçli kararttığımızı anlatıyor. Oysa çözüm basitti,gerçekliğimizi kabul etmek,yüzleşmek ve bir anlayanımızın olması.
Beden Asla Yalan Söylemez
Beden Asla Yalan SöylemezAlice Miller · Okuyan Us Yayınları · 20193,169 okunma
Reklam
Reklam
161 öğeden 136 ile 150 arasındakiler gösteriliyor.