Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
kutopya
kutopya
@hcrataly
Öğrenci
KTÜ
Ankara
25 Aralık 1997
34 okur puanı
Temmuz 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Selamlar çok sevdiğim bir yazar olsan Sinan Akyüz’ün bir başka eseriyle karşınızdayım. Ben Sinan Akyüz’ün kalemine hayran biriyim ama ne yazık ki ‘’İki Kişilik Yalnızlık’’ kitabı kaleminin güçlü olmadığı bir eserdir. Bu benim açından hiçbir şeyi değiştirmez. Hala Sinan Akyüz kalemine hayran biriyim. Kitabın yorumuna gelecek olursak;
Bankacı bir genç kızın ve doktor adayı bir genç adamın bankada kesişen yolları onları hızlı bir evlilik sürecine doğru götürür. Zafer’in mesleği gereği tayini doğuya çıkar. Böylelikle bir anda hayatları değişmiştir. Zehra ve Zafer’in bir kız bir erkek çocukları dünyaya gelir. Zafer ise daima işinde yükselmek için çok çalışmış ve çabalamıştır ve hatta Zafer’in işinde yükselme hırsı aileyi çıkmazlara sürüklemiştir.
Sinan Akyüz, İki Kişilik Yalnızlık kitabında kadın- erkek ilişkilerini, evlilikte meydana gelen sorunları birçok açıdan incelemiştir ve ders niteliğinde gerçek hayattan esinlenen bir hikâyeyi bizlere sunmuştur. Kitabı okurken bazı yerlerde aşırı sinirlenecek bu kadar olmaz dedirtecek ve kitabın sonuna geldiğinizde ‘’böyle bitmemeliydi’’ diyeceksiniz. Herkesin ders alması gereken bir hayat hikâyesi.
Dorian Gray’in Portresi
Dorian Gray’in Portresi
Selamlar Yazılmış olduğu dönemde bir çok eleştiriye maruz kalmış bir kitapla karşınızdayım
Dorian Gray’in Portresi’ni yazdıktan sonra Oscar Wilde, eşcinsellik, ahlaksızlık ile suçlanmıştır. Kitap, masum bir gencin yavaş yavaş günaha sürüklenmesini, egosuna yenik düşerek kendisi ile vermiş olduğu savaşı kaybetmesini konu alıyor. Olaylar başta Dorian Gray olmak üzere dostları Basil ve Henry etrafında şekillenmektedir.
Çok hoşuma giden bir bilgiyi de sizlerle paylaşmadan geçemeyeceğim. Oscar Wilde, “Basil için ben olduğunu sandığım kişi, Henry için dünyanın ben sandığım kişi ve Dorian için ise olmak istediğim kişidir.” diye söz etmiştir.
Dorian Gray, iyi bir eğitim görmüş, ailesini kaybetmiş ve herkesin dönüp tekrar bakacağı kadar yakışıklı bir gençtir. Yakın arkadaşı olan Basil’in yapmış olduğu portresi ile güzelliğinin farkına varan ve Basil’in yanılmasını istemediği Henry ile tanıştıktan sonra vermiş olduğu bir kitap ile Dorian Gray’in hayatı tamamen değişmiştir. Zamanla içindeki iyiliği kaybeden Dorian’ın içindeki kötülük portreye yansımıştır.
Ben kitabı çok beğendim. Yazarın iğneleyen, alaycı bir anlatım tarzı olduğunu söyleyebilirim. Özellikle Lord Henry yapmış olduğu analizlerle mest etti Herkesin mutlaka okuması gereken klasiklerden.
Kitapla kalın
•Kendisinin Efendisi Olmayan Hiç Kimse Özgür Değildir
Selamlar
Oldukça farklı ve bir o kadar güzel bir kitapla karşınızdayım. Felsefik tarzda bir eserdir. Yormadan, kendinize bir şeyler katabileceğiniz ve kısa bir zamanda okuyabileceğiniz bir eserdir. Bir kitap insanın hayatına ne kadar dokunabilirse o kadar hayatımıza dokunabilecek bir eserdir.
Epiktetos, bundan 2000 yıl önce yaşamış bir filozoftur. Evi, ailesi, altında oturduğu çatısı olmayan bir fani. Aklını kullanan her insanın, bu hayatta öyle ya da böyle mutlu olacağını, kendini bulacağını düşünüyor. ‘’Bir şeyin yoksa olmadığına hayıflanma, vermediyse vardır bir hayır diyebil, bu erdeme ulaş ve mutluluğu bulmuş ol’’ diyor.
Umarım kendinizi bulmanızı, en ufak şeylerle mutlu olmanızı sağlayacak bir kitap olur. Kitapla kalın
Epiktetos - Kendisinin Efendisi Olmayan Hiç Kimse Özgür DeğildirAslı Perker · Destek Yayınları · 20225,1bin okunma
Okur Takip Önerileri
* Yaprak Dökümü
SelamlarBir zamanlar televizyonlarda oldukça popüler olan bir dizinin kitabı olan Yaprak Dökümü ile karşınızdayım
Ali Rıza Bey çalıştığı işinden ayrıldıktan sonra ev halkınının tüm sorumluluğunu oğlu Şevket’in üzerine yıkmıştır. Bu durum sonucunda aile ahlaki açıdan, geleneklerinden uzaklaşmıştır. Fikret’te tıpkı babası gibi gelenekçi bir yapıdadır ancak evin diğer bireyleri batı tarzındaki insanlardır. Hayriye Hanım, Leyla, Necla ve Şevket’ten oluşan ailenin toplumsal değişime ayak uydurma, batı tarzındaki özentilikleri ile aileden her bir çocuk ağacın yaprağı gibi birer birer dökülmektedir.
Yaprak Dökümü Dizisini izlemedim ama az çok aşinayızdır hepimiz. O yüzden kitabı okurken biraz böyle canlandı sahneler kafamda. Şunu söyleyebilirim ki kitap ve dizi arasında oldukça çok fark vardı. Ama öyle bir eser ki 160 sayfadan 174 bölüm dizi çıkacak bir kitaptı. Kitabın akıcı bir tarzı vardı arada bir Arapça kelimelere denk gelsekte soluksuz okunacak kitap olduğunu söyleyebilirim.
Reşat Nuri Güntekin’in yazarlığına hayran kaldım Elimde olan kitaplarını da en kısa zamanda mutlaka okuyacağım. Umarım beğenirsiniz
Eserin adındanda anladığımız gibi bir karanlık havanın söz konusu olduğu ortam söz konusudur.
Kitap ismi ile cezbeden okuduğunuzda tam anlamıyla sonuna kadar keyif alacağınız bir kitap
Bir dükkan düşünün bu dükkanda herkes ihtiyacı olan şeyi alıp gidiyor ama bu dükkanda intihar edebileceğiniz malzemeler satılmaktadır. Zehirler, ipler, bıçaklar ve kişiye özel intihar paketleri… Yani insanlar nasıl isterlerse o şekilde hayatlarına son verebilmektedir. Tüyler ürpertici…
Kulağa çok garip geliyor değil mi? Oysa bu dünya için bu dükkanlar yasal bir şekilde işletilmektedir.
Alan annesi ve babası gibi değildir, bu dünya için oldukça aykırıdır. Alan, hayatı seven, yaşamak için sebepleri olan, sevimli ve güleç bir çocuktur. Ancak ailesi Alan’ın bu halinden hiç memnun değildir. Aile her zaman umutsuz ama işlerine bağlı olarak yaşmaktadır.
Alan ise herkes gibi mi olacak yoksa yıllardır süren düzen değişecek midir?
Konu itibariyle çok farklı bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Ütopik bir eser ve çok ütopik eserleri sevdiğimi söyleyemem. Fakat İntihar Dükkanı benim için çok başka bir eserdi. Ba yıl dım!
Mutlaka okumalısınız
•Anna Karenina
Selamlar size uzun zamandır elimde ve Tolstoy’la tanışma kitabım olan Anna Karenina ile karşınıza geldiiiim
Eser Rusya’nın 1870’li yıllarında toplumda üst sınıflara mensup olan karakterlerin hayatlarını esas alarak toplumun kültürel yapısını, siyaseti ve toprak yasalarını, kadınların toplum içindeki haklarını esas almıştır.
Meyra
* Meyra
Sinan Akyüz, kitabı yazarken Bosna Hersek’e gitmiş ve orada Avrupa’nın, tüm dünyanın üç maymuna oynadığı savaştan, hatta katliamdan geriye sağ kalmış insanlarla konuşarak bizzat savaşı dinlemiş Meyra’yı yazmıştır. Kitabı keşfetmeden öncede Srebrenitsa Katliamını çok araştırıp, okumuştum. Çok etkilemiştir her zaman beni. Okurken nefes almadığımı unuttuğum tek kitaptır belkide.
Nice hayallerin, hayatların son bulduğu, binlerce masum insanın öldüğü, dost bildiklerinin kalleş çıktığı bir savaş, hatta katliam. Düşünsenize komşularınız ya ailenizden bildiğiniz insanların kapı arkasında silahı belinde beklediği, bir fitile baktıkları savaş. NE KADAR DA ACI.
Bir de Birleşmiş Milletler adı altında “Sizi koruyacağız dostlarınızdan ama silahlarınızı bırakmanız lazım” diyerek sanki alay edercesine hayatlarını güvenceye aldıklarını söylüyorlar ya ama zaten siz değil miydiniz ki bunca masum insana, hayatlarına kıyan?
Bir gün nasip olursa çok istiyorum Bosna Hersek’e gidip her bir karışını gezip, tarihini solumayı.
Kitabı okurken, her bir çığlığı, acıyı, şiddeti iliklerime kadar hissettim. Yazsam daha nice şeyler yazarım. Ama mutlaka okumalısınız. Ben ne kadar anlatsam da okumalı, bu kara tarihi bilmelisiniz.
* Sinan Akyüz’ün bir diğer kitabı İncir Kuşları’da Srebrenitsa Katliamından bahsetmektedir.
•Fahrenheit 451
Kitapların gereksiz, faydasız ve kafa karıştırıcı bir nesne olduğunuz düşünsenize. Hem de ele geçirildiği anda yakılıyor.
İtfaiyecilerin yangın söndürmek yerine yangın çıkardığı, kitapları yaktığı, mekanik tazıların güvenlik aracıyla kullanıldığı, böcek denilen iki tekerlekli ve oldukça hızlı olan bir aracın insanları öldürdüğü ve insanların mezar taşlarında isimlerinin olmadığı bir dünya düşünün. Evet, Fahrenheit 451 tam olarak böyle bir dünyadan söz ediyor. İtfaiyecilerin yapmış olduğu kitap yakma işi ise benim tam olarak kabusum diyebilirim.
Kitabın ismini nereden aldığına gelecek olursak; Kitabın isimleri “İtfaiyeci” ve “Gece Yarısından Çok Sonra” olarak düşünülmüştür. Belli araştırmalar sonucunda kitabın kaç derecede yandığını belirten “Fahrenheit 451” olmasına karar verilmiştir.
Bana göre ince bir düşünce. Sırf bu yüzden bile kitabı okuyabilirdim. Kitap oldukça güzel bir eserdi. Ütopik eser sevenlerin oldukça beğeneceğini düşünüyorum
•Sorgulanmayan hayat yaşanmaya değmez
Kitabı okurken bir solukta okudum. Akıcı ve sürükleyici bir kitaptı ama kitabın sonu hiç beklediğim gibi bitmedi. Soluk bir bitiş vardı yinede okumaya değerdi. Ben severek okudum diyebilirim.
Kitabı okumak için geç kalmışlığın pişmanlığı…
Nerelerde, ne hayatlar yaşanırken, kendi hayatıma şükrettiren kitap.
Kitapta yer yer betimlemeler olsada tam ayarında bırakmış yazar, sıkmamıştı. Öyle konular, öyle hayatları ele alınmış ki insanlıktan her bir zerremle utandım diyebilirim. Kadının değersizleştirildiği ve bu norm haline gelindiği bir ülke. Hayatları kesişen kadınlar ve umutsuzca kadere boyun eğiş.
Bu tarz kitaplar her zaman beni çok etkiler. Bin Muhteşem Güneş, net bir şekilde en beğendiğim kitaplardan biriydi
Mutlaka okumalısınız.
İnsan yaşamı işte ne kadar da önemsiz gibi duruyor öyle. İnsanoğlu hayatı elden gitmeden anlamıyor kıymetini.
Ölüm ise Veronika için hayattan kaçış biçimiyken bir anda yaşamak için dualar etmeye başlamıştı.
Yeter ki insan yaşamak için sebepler bulsun.
Sebepleri olmadığından “Veronika Ölmek İstiyor”du.
•İnanılmaz psikolojimi yoran bir kitaptı ama okumaya değdi diyebilirim.
Ben Sinan Akyüz’ün kitaplarını okurken hem Bosna Hersek’i hem de Bosna Hersek tarihini gezdim. Karış karış ezberledim Bosna Hersek’i. Okuyun, öğrenin Avrupa’nın göbeğinde rezilliği.
Bir Cihan Kafes kitabının devam kitabıdır.
Geçmiş zaman ve şimdiki zaman arasında mekik dokunmuş. Bir Cihan Kafesteki Samire, Yaşar ve Lorin’in yanı sıra kitapta bize yeni karekterler eşlik ediyor.
Hep derim ki; İclal Aydın hep yazsın
