-Ben hem yörürün hem de verürün.
-Ne verürsün?
-Vergi deyi Tatar'a buzağıları virdük, beygirleri virdük, kazları virdük, gardaşları virdük; Torpak Ana'ya bubayı virdük, halayı virdük, teyzeyi virdük; eşkıyaya malumuzu virdük, aşımızı virdük ama anacuğumla ben hep yürüdük. Yürüdük ama hepsünü de virdük.
-Ama Karagöz kardeş, şimdi burdaki esnaf efendiler daha iyi bilürler, alışsuz verüş olmaz.
-He biz de öyle dedik. Çoğalak dedük, şeherli olak dedük... (...) Sorarım size, nedir bu yörüklerin halü? Niden hep bizden alınur? Sizinki aluşverüş de bizimki niye hep verüş? Bizde neden alış eksüktür?