Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mecnun aşk sarhoşu
Gönlümdeki çöle yağmurlar yağdı Leyla beni öperken. Dudaklarımız ayrılıp beynim yeniden kaldığı yerden çalışmaya devam ettiğinde tek bir soru geldi aklıma:"Acaba ağzım kokuyor muydu lan Leyla beni öperken?". "Çok konuşuyorsun ama asla söylemen gerekeni söylemiyorsun. Çocuk gibisin, en ufak bir şeyde hemen küsüp saklanıyorsun." "Arkadaş bu nedir ama ya? Kız daha beni öper öpmez başladı saydırmaya. Sevgili tribi yiyor olabilir miyim ben şu an acaba? Sevgili miyiz onu bile bilmiyorum ki?" "Leyla biz neyiz?" Sordum mu gerçekten de onu ya? Tutamadım valla bir anda patlattım suratına kusura bakma müdür. Müdür? Toparlamaya çalıştıkça batıyorsun farkındasın değil mi? Hee. O niye öyle oldu ki ya? Nasıl yapsak? Olaysız dağılalım istersen. Sen şu ilk şoku bir atlat da öyle görüşelim ne dersin? Valla süper olur. Hadi ben kaçtım o zaman. Babanlara çok selam. Olduuuuğ hadi baaayy.
Sayfa 153 - küsurATKitabı okudu
Hee öyle valla...
Depresyondaki insanlar genellikle ilaçlar tarafından basitçe çözülemeyecek sorunlar altında ezilmişlerdir...
Sayfa 13
Reklam
Hamo, Abuzer’in donup kalmış bir vaziyette aval aval kendine baktığını fark etti. Telefonu alıp masanın üzerine koydu. Abuzer’in gözü hâlâ bu aletteydi. Hamo durumu anladı. — Bunu merak ediyon de mi? — He valla, fotoğraf makinesi değil miydi o? — Bunun adı cep telefonu, Abuzer. — Cep telefonu mu? Demek caddede insanların elinde oynayıp durduğu, kulaklarına götürdüğü bu acayip aletin adı cep telefonu ha? — Hee ya. Bununla telefon ediyon, fotoğraf çekiyon, internete falan girebiliyon, öyle bi’ şey işte. — Nereye giriyon nereye? — İnternete yav. — O ne? — Sana nasıl anlatayım bilmem ki, şey işte internete giriyon, sörf yapıyor, haber okuyon, şarkı türkü dinliyon, film seyrediyon falan filan. Abuzer hiçbir şey anlamamıştı. İnternete girmeyi suya girmek gibi bir şey zannediyordu.
Sayfa 174Kitabı okudu
Bir ara köye yaklaştık. Bütün yatılı durmuştu. Çocuklar bir şeyler kokluyor, derin derin içlerine çekiyorlardı. Yüzlerinde büyük özlem ifadeleri vardı. Sordum: - Ne var çocuklar? - Hoca hanım hele kokla... Köy kokuyor, diye gene koklayarak içlerine çekiyorlardı. Ben kokladım, is ve tezek kokusu... Yüzümü buruşturmamaya dikkat ederek: - Böyle mi kokar köy? diye sordum. Birçok ağız: - Hee, valla öyle. Birisi de bir dana yakalamış getirdi. Hepsi hayvanın başına üşüştü, kimi gözlerini, kimi kulağını, başını, boynunu öperek hayvanı sevgiye boğdular. İçimden, bu hasretin azametine saygı duydum. Bu etkiyle o bahar 125 kuruşa bir kuzu alarak çocukların hasretini gidermek için bahçeye saldım.