Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Geçen hocamızın babasının 7'sinde Asuman hoca diyordu ki hatta vefatının daha defnedilmeden evvelde hemde 7'sinde hep aynı konuyu dile getirdi. İlkini zaten anlatmıştım egoistliğimizden öyle istediğimizden bizimle yaşasın diye birini yaşatmaya çalışıyoruz... Bu son sohbetinde de yaşaması hayırlı ise yaşat ölmesi hayırlı ise ölsün gibi
Çocuğunuz; – Varsın, bir çivi bile çakamasın ama dersleri iyi olsun. – Varsın omuzlarda cenaze taşıyanlara bön bön baksın ama matematiği düzgün olsun. – Varsın evin çalan telefonuna cevap veremesin ama notları yüksek olsun. – Varsın eve gelen misafirlerinizle üç kelime konuşamasın ama fen lisesine gitmiş olsun. – Varsın ağlayan bir çocuk görünce
Reklam
Seni sevmeme izin verdiğin için teşekkür ederim...
Merhaba sevgilim :). Bugün çok özel bir gün ve dahası yarın çok çok daha özel bir gün. Nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Seninle bize ait günlerin konuşmasını çok çok erken yapmıştık aslında. Sen takvimine not almıştın, bense birkaç kez unutup 17 Mart tarihinde sonsuza kadar aklıma kazımıştım. Senden saklı bir şeyim olmadığı için bunları anlatmamda
Beni kırdığın yerden seni de kırmışlar, duydum. Güçlü gözüktün değil mi ilk öğrendiğinde? İnsanlardan uzaklaşır uzaklaşmaz bir köşede oturdun, gidemedin. Dakikalar sonra gözyaşlarının yerde bıraktığı izleri izledin değil mi anlamsızca? Ayağa kalktığında başın dönmüş olmalı. Eve gittiğinde ilk kime bağırdın doğruyu söyle, merak ediyorum. Bu
Çocuk mu, robot mu yetiştirmek istiyorsunuz?
• Çocuğunuz; – Varsın, bir çivi bile çakamasın… ama, dersleri iyi olsun. – Varsın, omuzlarda cenaze taşıyanlara bön bön baksın… ama, matematiği düzgün olsun. – Varsın, evin çalan telefonuna cevap veremesin… ama, notları yüksek olsun. – Varsın, eve gelen misafirlerinizle üç kelime konuşamasın… ama, fen lisesine gitmiş olsun. – Varsın, ağlayan bir
HIRÇIN KELEBEK
Güneşi doğduracak mısın? Isınırım. Güzel gülüşün şerefine yanarım, Verecek misin ortalığı velveleye? Sana nasıl vurgunum diye ... Bugün en güzel gökyüzünü giyin, Bugün dünyamı değiş sevgili.
Reklam
Bir kitapçı olmayı istiyorum. Evim olsun,herkes bilsin. İçeri girdiğimde kitap, kahve kokusu karışsın. Her kitaba bir çiçek düşsün. Sandalyeler olmasın ama pek, yerlere oturursun. Eskileri hatırlayalım, geleceği düşünelim. Birbirlerini bulsun gençler, yaşanmışlıklarını anlatsın ihtiyarlar. Notlar bıraksınlar onca söze, hayata tanıklık etmiş okurlar. Ve ben, izleyeyim her ânı, yeni insanlar tanıyayım,tanıdıklarımla buluşayım, sevdiğimle konuşayım. O huzurlu evde, hep kendimi bulayım. "Kitapçıların ve çiçeklerin bazı özellikleri olmalı Olric. Gelişigüzel insanlar bu mesleklerin içine girmemeli. Kitaplar ve çiçekler özel bir itina isteyen varlıklardır."
Içinde öyle bir umut taşı ki onu senden kimse almasın. Gözlerin hep gülsün, mutluluğu sende arasınlar, ama onu öyle bir yere sakla ki gerçekten isteyen bulsun.
Kalbinin neden ağrıdını biliyorum. Niye hüzünlü baktığını da. Ayağın bir yere çarptığında, tırnağın kırıldığında aslında neye ağladığını biliyorum. ‘Buna mı üzüldün’ diye seni hafife aldıklarında gerçekte neye üzüldüğünü de biliyorum. Bunlar senin için hep bir bahane değil mi? Asıl içini kemiren, geceni sabah ettirmeyen uğradığın haksızlıklar. ‘Ben bunları hak etmedim’ lerin birikmişliğinin bir sansürü sadece gözyaşlarına başka sebepler sunmanın. Anlıyorum seni. Bende yağmuru kalkan ettim kendime, şemsiye hiç taşımam mesela. Islanmayı çok sevdiğimden değil aslında. Ağladığım belli olmasın, gözyaşlarımla karışsın yağmurun suyu diye. İnsan özgürce de ağlayamıyor değil mi ? Ne acı. Halbuki gülerken hiç düşünmeyiz kalabalığı. Niye güldün demezler çünkü. Ama ağladığında mutlaka bir soran olacak ve sorulduğunda daha bir hatırlayıp gözyaşlarını tutamamaktan korktuğun için saklayacaksın. Kuytu köşelerde ağlayacaksın. Odanın kapısını neden kitlediğinin gerçek izahını asla yapamayacaksın ailene. Ağlamak güçsüzlük göstergesidir diye oluşturdukları puta biz neden taptık acaba? Oysa ben de, sen de çok güzel ağlarız aslında. Öyle güzel ağlarız ki hatta, sanki bir sanat icra ediyormuşuz gibi kalabalıklar alkışlarlar gururla..
Halbuki gülerken hiç düşünmeyiz kalabalığı. Niye güldün demezler
Kalbinin neden ağrıdını biliyorum. Niye hüzünlü baktığını da. Ayağın bir yere çarptığında, tırnağın kırıldığında aslında neye ağladığını biliyorum. ‘Buna mı üzüldün’ diye seni hafife aldıklarında gerçekte neye üzüldüğünü de biliyorum. Bunlar senin için hep bir bahane değil mi? Asıl içini kemiren, geceni sabah ettirmeyen uğradığın haksızlıklar. ‘Ben bunları hak etmedim’ lerin birikmişliğinin bir sansürü sadece gözyaşlarına başka sebepler sunmanın. Anlıyorum seni. Bende yağmuru kalkan ettim kendime, şemsiye hiç taşımam mesela. Islanmayı çok sevdiğimden değil aslında. Ağladığım belli olmasın, gözyaşlarımla karışsın yağmurun suyu diye. İnsan özgürce de ağlayamıyor değil mi ? Ne acı. Halbuki gülerken hiç düşünmeyiz kalabalığı. Niye güldün demezler çünkü. Ama ağladığında mutlaka bir soran olacak ve sorulduğunda daha bir hatırlayıp gözyaşlarını tutamamaktan korktuğun için saklayacaksın. Kuytu köşelerde ağlayacaksın. Odanın kapısını neden kitlediğinin gerçek izahını asla yapamayacaksın ailene. Ağlamak güçsüzlük göstergesidir diye oluşturdukları puta biz neden taptık acaba? Oysa ben de, sen de çok güzel ağlarız aslında. Öyle güzel ağlarız ki hatta, sanki bir sanat icra ediyormuşuz gibi kalabalıklar alkışlarlar gururla..
155 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.