-Bir şato düşünün. Kimsesiz sapa bir yerde. Yükesek bir tepede. Giderken yolları sıralı ağaçlar çiçekler içinde. Renga renk heryer. Bahçeye girerken, küçük bir taş köprü altın de berrak nehir akrar. Mis gibi kokar. Şatonun içi de görkemli mi görkemli. Yolları, bahçesi gibi güzel. Bunu adam kendisi tek başına yapmış. Herkes de merak içindeymiş.
Bilmiyorum hepsinden biraz var işte Hayatın her bir karesinden bir damla olarak düşüyorsun Taa içime ... Daha yüzünü görmedim oysa Neye benziyorsun sen Aşk? Nasıl yaşatırsın hayatı? Mutluluğu verir misin karşılıksız? İsyanlarımı dindirir misin sualsiz? Yalnızlığıma melhem olur musun gülüşünle?
Reklam
"İlk günler zorba dört bir yana selamlar ve gülümsemeler dağıtır. Zorba, tam tersi gibi gösterir kendini. Yakınlarına ve halka bol bol umutlar verir… Ona boyun eğmeyecek dik kafalı insanlar görürse haklarından gelmek için savaşa başvurur. Bütün bunlardan ötürü bir zorba her zaman savaş kundakçısı olmak yolundadır. Ama böyle davranmakla
Emekoloji
" (...) Öznel idealizm (idealizm) soyut emeğe (düşünceye) yaslanan güçsüz insanın yapı taşı iken, nesnel-idealizm (materyalizm) somut emeğe (maddeye) yaslanan güçsüz insanın yapı taşı olmaktan öteye geçememiştir. Başka bir deyişle, idealizme göre nesnenin özü, düşünce, yani soyut-emektir. Materyalizme göre ise, öznenin özü, nesne, yani
134 öğeden 181 ile 134 arasındakiler gösteriliyor.